Baş, boyun bölgesinin en sık görülen kanseri gırtlak kanseridir. İlk belirtisi ses kısıklığıdır. Boyunda şişlik oluşması, yutma zorluğu, boğazda takılma hissi, nefes darlığı, kulak ağrısı ve ağızdan kan gelmesi diğer belirtiler arasında olduğunu belirten Kulak Burun Boğaz Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Yavuz Selim Yıldırım, gırtlak kanserinin gırtlağın her bölgesinde görülebileceğini, en sık görüldüğü bölgenin ise ses telleri olduğunu söylüyor.

Özellikle 2 haftayı geçen ses kısıklıklarında ayrıntılı bir şekilde muayenenin gerektiğine vurgu yapan Yıldırım, 'Ses tellerinin çalışmadığı, boyunda şişlik olduğu, açıklanamayan kulak ve boğaz ağrılarında mutlaka ileri görüntüleme yöntemleri ile ayrıntılı muayene etmek gerekir' diyor.

Gırtlak kanseri ses tellerin üst kısmında yerleştiğinde daha geç belirti verebileceğine dikkat çeken Yıldırım, açıklamalarını şöyle sürdürüyor:

'Bu bölgede ses bozulmadığı için hastaların şikayeti genellikle boğazda takılma, yutkunma ve boğaz temizleme şeklinde yaygın semptomlar görülür. Gırtlak kanseri ses tellerinin altında yerleştiğinde bazen ilk belirti nefes darlığı olabilir.

Ses tellerinde yerleşen tümörler yavaş yavaş gelişir ve giderek yayılan bir şekilde ses telinin tümünü tutarak ses tellerinin dışına taşımaya başlar. Erken tanı hayat kurtarıcı rol oynar. Geciktiği takdirde gırtlak sisteminin tamamını almak gerekebilir boğazda kalıcı delik açmak zaruri olabilir.

Gırtlak kanserine neden olan etkenler arasında en yaygın bilinen sigaradır ama bunlar içerisinde genetik yapıda büyük rol oynar. Kansere genetik yatkınlığı olan kişilerde üzerine risk faktörleri eklendiği zaman daha çabuk kanser gelişebilir. Yani genetik yatkınlığı olan bir kişi sigara içtiğin zaman daha çabuk kanser ortaya çıkar ama genetik yatkınlığı olmayan bir kişi sigara içtiği zaman daha geç ortaya çıkar.

Bir diğer en önemli etkenlerden bir tanesi de alkol, tütün ürünleri ile birlikte kanser sürecini daha da hızlandırır. HPV virüsü olarak bilinen etken de baş boyun kanserlerinın gelişiminde önemli rol oynar. Kişinin beslenme düzeni özellikle proteinden zengin beslenmek kızartma, kırmızı et ve işlenmiş gıdalarda risk taşır. Zehirli gazlara maruziyet ve uzun süre bu zehirli gazlı ortamlarda tenefüs akciğer kanseri ile birlikte gırtlak kanseri riskini de belirgin derecede artırır.

Gırtlak kanserinde tanı hastanın hekim tarafından muayene edilip şüpheli dokudan parça alınmasıyla kesin olarak konur. Kötü görünümlü dokular hekimleri ve hastaları şüphelendirmelidir. Özellikle risk faktörlerinin varlığı ve şikayetlerin uzaması gırtlak kanseri riskini akla getirmelidir. Endoskopik muayene sonrası gerekli durumlarda bilgisayarlı tomografi ve MR ile de ek görüntüleme ile ayrıntılı tanı konabilir.'

Gırtlak kanseri tedavisinde en belirleyici rol kanserin anlaşıldığı zaman olduğunu ifade eden Yıldırım, erken tanının öneminin altını çizerek açıklamalarına şöyle devam ediyor:

'Geç kalınmış kanserlerde daha geniş bir alan bundan etkilenir. Erken tanı konursa gırtlak fonksiyonları etkilenmeden kolay bir şekilde tedavi edilmiş olur. Erken tanı konulduğu zaman lazer ile ses tellerindeki kanser alınarak ses kalitesi korunmuş olur. Daha ilerleyen durumlarda ağız içerisinden endoskopik yol ile lazerli yöntemi uygulayarakdan ses kalitesi kaybedilir, ancak fonksiyon korunarak tedavi edilmiş olur. Erken evre tümörlerde en yüz güldürücü sonuçlar cerrahiyle alınır. Gırtlak dışına taşmış tümörlerde organ koruyucu fonksiyonu daha önemli olan radyoterapi -Işın tedavisi ve kemoterapi- ilaç tedavisi de gırtlak kanserileri tedavisinde yer alır. Boyuna ve yemek borusuna yayılmış gırtlak tümörlerinde, multidisipliner yaklaşım ile hastalara öncesinde konsey yapılarak tedavilerin artıları ve eksileri tartışılıp her hasta üzerinde en uygun tedavi yöntemi seçilir ve uygulanır.'