Seninle bir uçurumun kenarındayız. Sisten göz gözü görmüyor. İleriden gelen mavi ışıklara dalmış bana hikayeni anlatıyorsun. O an ne olduysa seni görebiliyorum. Sisler bir giz perdesi gibi aralanıyor. Sen gözlerimin içine bakıyorsun. O an anlıyorum ki sonsuza kadar bakmak isteyeceğim gözlere sahipsin. Yıllardır oradaymışız da hep birbirimize öylece bakıp duruyormuşuz gibi hissediyorum. Yanına yaklaşıyorum. Soğuğa rağmen o kadar sıcaksın ki... Cebinden bir kağıt parçası çıkarıyorsun; 'İşte bu benim hikayem! Artık senin. Bizim' diyorsun. O anda sana aşık oluyorum. Hikayeni ellerime veriyorsun. Çantamdan çıkardığım kalemle başlıyorum hikayemizin sonunu getirmeye. Bizi yazıyorum. Sonumuzu. Bir anda kalemi elimden alıp kağıda küçük bir not ekliyorsun,
'Ölene kadar seninleyim'
Gülümsüyorum... Hayatımda olmadığım kadar mutlu oluyorum. Başımı sıcacık omzuna yaslıyorum. Sanki kalbin çıkmış ve kulağıma dayanmış bana aşkını ilan ediyor gibi. O an dünyadaki tüm mutlulukları elimin tersiyle itip küçük ama mutlu dünyanın kahramanı oluyorum. Bundan büyük bir mutluluğu ömrümce düşlememiştim.
Ne o an geçiyor ne sabah oluyor, ne de birbirimize bakmaktan bıkıyoruz. Öylece orada durup kağıttaki mutlu sonumuzu yaşıyoruz.
'Yan yana ve sonsuza dek...'