Karanlık rüyaları doğurur, rüyalar ise bilinçaltımızın bize oynadığı kurnaz bir oyundur. Gecenin kör karanlığında kan ter içinde uyanmak ve rüyana geri dönmek için hiç yalvardığın oldu mu? O an tüm çıkış yolları kapalıdır ve bilincimiz adeta uzay boşluğunda sallanır gibi olur. Gördüğün rüyayı hatırlamak istersin. Bazen başarılı olursun bazen tam tersi. Bazen rüya gibi yaşar kabus gibi uyursun. Belki hiç uyuyamaz, dışarıdan duvara yansıyan ağaç dallarını kafanda farklı şekiller olarak canlandırırsın. Bazen öyle bir gerçek yaşarsın ki, tüm rüyalara bedeldir. Ama tıpkı bir rüya gibi geçip gitmiştir. Bazen bir fırtına eser tüm gerçekliğini de rüyalarını da kaybedersin oracıkta. Dünyan allak bullak olur, kendine bakamazsın, anılarına bakamazsın. Kal diyemez ama gidemezsin de. Karmaşıktır. Her şey, herkes. Dünyan sıkış tıkıştır, üzerine gelir her şey. Seni karanlık bir oda da sıkıştırır. Gözlerini açsan aklını kaybedersin, açamazsın. Karanlıktan korkarsın ama yine de seni gizemiyle cezbeder. Seni kendine çeker. Aşina olursun, için ürperir ama yine de seversin o ürpertiyi. Oturur beklersin, rüyaların karanlık dünyan da uçuşup gider yerini kabuslar alır ve sen 'sen' olmaktan kaçıp gider bir kabusa inanıp ömrünü çürütürsün. Hep içinde bulunduğun karanlığın çıkış noktasını ararsın. Yolun sonunda bir ışık görmeye çalışırsın. O karanlığa alışmışsındır ve yolun sonundaki o parlak ışığı görsen de görmemezlikten gelirsin. Çünkü rüyalarını kaybetmişsindir. ''Hani karanlık rüyaları doğururdu?'' dersin. Sen rüya görmek istemezsen, gerçekliğin iğrenç görüntüsüne inanıp kabuslarınla yaşarsın. Hem biraz rüya görüp düş kurmanın kime ne zararı olmuş ki? Ama illa ki o karanlıkta ömrünü çürütecek, ışıkları görmezden gelecek ve yaşamına bu karanlık çukurda son vereceksin. Ruhun karanlıkta... Karanlık dünyana ışığın bile yok. Tek kandığın şey beş belki altı adet mum... Onları alıp hepsini teker teker yakıyorsun. Aradan biraz zaman geçiyor ve içlerinden bir tanesi sönüyor. Ve sen bir tanesi söndü diye sinirlenip hıncını diğer mumlardan çıkartıyorsun. Yaptığın ne kadar doğru? Kim vazgeçmiş yapraklarını döküyor diye ağaçtan? Kim güzel bir rüyadan kaçmış? Ve her güzel şeyin sonu olduğunu bile bile yaşamış insanoğlu. Bunları göze alarak. Şimdi sen çıkıp tek bir mum için tüm mumları söndürebiliyorsun ve güzel bir rüya görmemek için uykusuzluğu tercih ediyorsun. Ben artık uyumadan rüya görüyorum ve hiçbir şeyi kabuslarıma bağlamıyorum. Bağlayamıyorum çünkü cümlelerimi sana.. ne seni, rüyalara.. ne rüyaları gerçekliğe, ne de gerçekliği bir kabusa... Ben ışığı görüyorum hatta görmek istiyorum. bunu gerçekten istediğim için görüyorum ve ona doğru gidiyorum. Karanlığın beni zerre kadar cezbetmiyor.
23:55/12 Mayıs/Balkon/Gözlerim ay'ı arıyorken