Tarih nedir?
'Tarih, toplumun geçmiş yaşamıdır. Onun halini ve geleceğini belirleyen en güçlü faktördür (Halil İnalcık). Tarih, dünü anlatan, bugünü açıklayan, yarına ışık tutan bir öyküdür ve her zaman öğreticidir(Server Tanilli).'
Atatürk diyor ki: 'Tarih, hayal ürünü olmaz. Tarih yazmak, tarih yapmak kadar önemlidir. Yazan, yapana sadık kalmazsa değişmeyen gerçek, insanlığı şaşırtacak bir mahiyet alır Atatürk).'
Tarihsel olaylar, yaşanmıştır, inkar edilemeyecek derecede gerçektir. Ünlü İngiliz devlet adamı Winston Churcill, tarih için şöyle diyor: 'Ne kadar geriye bakarsanız, o kadar ileriyi görürsünüz.' İtalyan İslam tarihçisi Leon Caetani de 'Tarih ilerisini görmeyenler için acımasızıdır' diyor.
İleriyi görebilmek, geleceğimize doğru yön verebilmek için tarihimizi ve genel tarihi doğru okumak, doğru öğrenmek gerekmektedir. Üzülerek belirtelim ki toplumumuz okuma konusunda duyarlı değildir. Hele tarih konusunda sadece kulaktan dolma bilgilerle yetinmektedir. Böyle olunca da yalan yanlış bilgilerin peşinden koşmaktadır. İşin en üzücü tarafı da kendine olan güvenini yetirmektedir. Söz gelimi toplumumuzun bazı kesimlerinde 'Osmanlı torunuyuz' sözü oldukça revaçtadır ama 'Osmanlı' bir ulus adı değil, bir aile adıdır. Bu ailenin geçmişi Osman Bey'in yönetimi ele almasıyla başlar. Oysa Türk tarihi ve Türkçe insanlık tarihiyle eşittir. Demem o ki kendi geçmişimizin nereden başladığından habersiz görünüyoruz.
Azerbaycan'da Kredo gazetesinde 17 Mayıs 2014'te Gazanfer Kazımov'un yazdığı 'Rockefelller'in İtirafları ve Dünya Medeniyetinin Kurucusu Türklerin Bedbahlığı' adlı Makalede Rockefeller'in, Türkler ve Türkiye hakkında söylediklerine yer verilmektedir. Rockefeller'e göre Türkiye, coğrafi bakımından çok önemli bir ülkedir. Bu yüzden Türklere bırakılacak kadar önemsiz değildir. Medeniyetin kurucusu ve beşiği olarak Türkleri kabul edemeyiz. Aslında Türkler, tarih kitaplarını açıp okusalar, gerçeği görecekler ama Türkler için duyduğuna inanmak yeterlidir. Okumak onlara çok zor gelmektedir. Ben de bugüne kadar en medeni ulus olarak İngilizleri görüyordum. Türk tarihini ve Türk medeniyetini öğrenince konuyu değiştirdim.'
Emperyalist uluslar, Türkleri tarihten silmek, Türkiye topraklarına egemen olmak için yüz yıllardır çabalamaktadır. Bunda da neredeyse başarılı oluyorlardı. Son yüz yıl içinde Türkleri Balkanlar'dan Türk kıyımı yaparak attılar. Birinci Dünya Savaşı'nda, Osmanlı vatandaşı olan Ermenileri kışkırtarak, ayaklandırdılar, Ermeni Devleti kurduracaklarına dair yalan söylediler. Doğu Anadolu'da köyleri, kasabaları yakıp yıktırdılar, Türklere karşı soykırım uygulattılar. Söz gelimi Van'da bir gecede 15 bin insanımızı katlettirdiler. Osmanlı Devleti, kendini güven altına almak amacıyla Ermenilere tehcir uygulamak zorunda kaldı.
Anadolu'da Türkleri yok etme eylemleri sürerken, Kafkasya'da, Azerbaycan Türk halkını da yok etmek, Türkleri oradan da sürmek amacıyla İngiliz, Alman, Rusya desteğinde Türklere karşı uygulanan Ermeni mezalimi ve Türk kıyımı, en vahşi biçimde sürüyordu.
Birinci Dünya Savaşı sonunda, ağır koşullu Mondros Ateşkes Anlaşması imzalatılarak ülkemizi işgal ettiler, Bir taraftan Ermenileri kullanırken diğer taraftan Yunanları maşa olarak seçtiler, Anadolu'da büyük toprak vaadinde bulundular, bu kez de Yunan güçler Anadolu'da Türk kıyımına başladılar.
Balkanlardan başlayıp, Anadolu'da ve Kafkaslarda Türklere karşı girişilen yok etme eylemleri, Türk halkı için felaket günleriydi. Atatürk, bu felaket günlerinin, kara günlerin, Türkü yok etme planlarının yazılıp anlatılmasını istemiştir:
'Öğretmen hanımlarımız, öğretmen beylerimiz, şairlerimiz, ediplerimiz, yazarlarımız ulusa bu felaket günlerini ve onun gerçek nedenlerini açık ve kesin olarak söyleyecekler; yazacaklar. Bu kara günlerin dönmemesi için dünya yüzünde medeni ve asri bir Türkiye'nin varlığını tanımak istemeyenlere, onu tanıtmak zaruretinde olduğumuzu ihtar edeceklerdir ASD II, s. 48).
Değerli okurlarımız, Atatürk'ün verdiği bu yazma, anlatma görevini yerine getirerek, Türk ulusunun yaşamış olduğu felaket günlerini, kara günlerini yazan, şairlerimiz, yazarlarımız vardır. Bunlardan biri de Araştırmacı ve Eğitimci Yazar Sayın Mehmet Dağıstanlıdır.
Mehmet Dağıstanlı, BEN KARA FAATMA romanıyla Kurtuluş Savaşı günlerinde gerek zararlı çetelere gerekse Yunan güçlerine kaşı mücadele eden ulusal kadın kahramanlarımızdan Fatma Seher'i anlatır. YANIK DERE 1915 –Erzurum- Romanı ile Doğu Anadolu'da Ermenilerin yaptığı katliamları, yıkımları, kıyımları en çarpıcı ve açık biçimde gözler önüne serer. Anlatılanlar, hayal ürünü değildir, kişiler, olaylar, yerler gerçektir ve yaşanmıştır.
Yeni çıkan BABAM NEVRUZ'DA GELMEDİ romanında ise 1918 yılı içinde Kafkaslarda, Azerbaycan'da, Batum çevresinde Ermenilerin Türklere karşı işledikleri kıyımı, vahşeti, bir aile dramını ve Nuri Paşa Kumandasındaki Kafkas İlam Ordusu'nun başarısını dile getirir. Burada anlatılanlar da hayal ürünü değildir.
Tarihi yazanlar, tarihi yapanlara sadık kalmadıkları için Ermenilerin Yunanların, Emperyalist güçlerin yaptıkları katliamları, kıyımları tersine çevirerek sözde Ermeni soy kırımı yalanını üretmişler ve dünyayı da buna inandırmışlardır. Emperyalist güçler, Türkleri tümüyle ortadan kaldırmak için akla gelmedik yöntemlere başvurabilmektedirler. Uydurulan bu yalanların büyük taraftar bulmasının bir başka nedeni de bizim kendi tarihimize, tarihi yapan kahramanlarımıza ve değerlerimize sahip çıkmayışımızdır. Kendin inanmazsan başkasını nasıl inandıracaksın ki?... Söz gelimi bir Atatürk, Cumhuriyet karşıtlığı sürüp gitmektedir. Oysa başta Atatürk olmak üzere silah arkadaşlarını baş tacı etmemiz gerekmektedir. Bakın ABD'li tarihçi Mc Carty ne diyor?
'Atatürk olmasaydı, Türk, belki Özbekistan'da olurdu ama Trakya'da ve Anadolu'da kalmazdı. Yüz yılda tüm civar büyük coğrafyadan sürülmüş ve katledilmiş Türklerin Konya Ovası'ndan sürülmeleri ne kadar sürerdi? Ne Türk ne de Türkiye kalırdı. Mustafa Kemal sadece ülkeyi değil, Türk neslini de kurtarmıştır.'
Elbette, Türk ve cumhuriyet düşmanları, emperyalist güçler, Atatürk'ü sevmezler. Güzel yurdumun güzel insanları, Türklüğümüze, tarihimize, Atatürk'e, Cumhuriyetimize ve onun kazanımlarına, Türkçemize sahip çıkalım. Tarihimizi doğru okuyup doğru anlayalım ki daha önce yaşanmış felaketler bir daha başımıza gelmesin.