Sahte Mesih Sabetay Sevi'nin Karadağ Ulgin'deki Türbesi.

Aktüel'de çalışan bir ekibin dergide haberleştirdiği dosyalardan KAVALA ortaklığıyla derlediği (İlki Mart'95'te birer hafta arayla çıkan) Aktüel Dergisi'nde çalışanların derlediği 2001 yılında ilk baskısı yapılan 'Derin Devletin Peşinde' kitabında,F-16 uçaklarına Elektronik Harp Sistemleri üretimi için LORAL‒ MİKES şirketinin kuruluşu anlatılıyor:

* (SAGEB/SSM kurulmadan önceki sene) 1984 yılında Türk Hava Kuvvetleri, F-16'lara uçakları füzelerden koruyacak, füze radar sinyallerini karıştıracak bir elektronik harp sistemi takılmasına karar verir. Batık banker Enis Eryılmaz, 'kozmik' gizlilikteki proje daha ihaleye çıkmadan, LORAL'in ALQ-178 sisteminin seçileceği duyumunu alır. Bu firmanın temsilciliğini alır.

* (SAGEB/SSM'in kurulduğu) 1985 yılında Eryılmaz, temsilciliği 'Türk Hava Kuvvetleri sistemi alırsa bir milyon dolar ödeyeceğiz' yazılı senet karşılığı KAVALA Grubu'na devreder. Senette Osman Kavala ve Zeki Türkkan'ın imzası vardır. Belgeyi yayımlayan Hürriyet, Eryılmaz'ın (Hava Kuvvetleri'nin) F-16 danışmanı Engin Arıkan'ın yakın arkadaşı olduğunu yazar.

* Hürriyet gazetesi, Semra Özal'ın kardeşi Mehmet Yeyinmen'in [1]KAVALA Holding tarafından iki kez İsrail'e davet edildiğini, Yeyinmen'in ALQ-178 hakkında Başbakan Özal'a verilmek üzere rapor hazırladığını yazar.

* 17 Aralık 1987: KAVALA Holding, LORAL'le birlikte 150 milyon sermayeyle MİKES'i kurar. Hisselerin yüzde 33.33'ü LORAL'e aittir. (Derin Devletin Peşinde, Açan–Yedig s.293)

Burada dikkati çeken husus, SAGEB/SSM'in bu ilk elektronik harp projesi için Türkiye'de KAVALA firmasıyla ortaklaşa MİKES'i kuran imalatçı LORAL firması Amerikan olduğu halde İsrail'in devrede olmasıdır. F-16'ların elektronik savaş sistemlerinin Türk gereksinimlerine uydurulması için ihale açılınca, Amerikan LORAL firmasının Türkiye temsilcisi KAVALA Grubu da ihaleye katılır. İhaleyi kazanmaları üzerine KAVALA ile LORAL taahhütlerini gerçekleştirmek için MİKrodalga Elektronik Sistemler AŞ. (MİKES) adıyla yeni bir şirket kurarlar. MİKES, işin başında Türkiye'nin F-16'lar üzerinde yapmasını istediği bütün değişiklikleri yerine getirme taahhüdünde bulunur. Ancak Amerikan şirketi bilgisayar yazılımında istenilen değişikliklerin yapılmasına izin vermeyince, MİKES ile Türk yetkililer arasında sert tartışmalar yaşanır.' (Stratejik İttifak: Türkiye-İsrail İlişkilerinin Öyküsü', Alptekin Dursunoğlu, Anka Yay. 4.Basım s.260-261) 1986'da açılan F-16 modernizasyonu (Spews-1) ihalesini Aralık'88'de kazanan (daha 1 yıllık) MİKES firması, 'Proje bitmeden şirket sermayesinin tümü millileşecek' sözü vermişti. Projenin 60. ayında (Eylül 1994) şirketin üçte ikisi, son ayında (Mart 1996) tamamı yerli ortağa devredilecekti. 'Millilik'te amaç F-16'ların 'beynini' uçaklara ABD'den bağımsız savaş yeteneği kazandırabilecek bir kuruluşa teslim etme arzusuydu. Böylece sistemlerin ve bilgisayar yazılımlarının 'milli' nitelikli bir şirketçe yapılması sağlanarak programlama şifresi (source code) millileştirilecekti.

16 Şubat 1994: MİKES'in sermaye arttırımı sırasında LORAL'le mahkemelik olan Kavala Grubu,dava sonuçlanmadan, hisselerini Destek AŞ'ye devreder. (Osman Kavala, 'MİKES şirketinin yönetiminden 1994 yılında ayrıldıktan sonra, yirmi yılı aşan bir süredir, savunma sanayii alanında başka bir faaliyetimiz ya da girişimimiz olmadı. Kavala Holding olarak Savunma Sanayii Müsteşarlığı (SSM) ile davalık da olmadık' iddiasında bulunmuştur. Hasan Öztürk, 'Kissinger aklına karşı millet seferber oldu', Yeni Şafak 20.12.2016 Salı) Destek AŞ sahipleri Zafer Şahin ve Engin Arıkan, bir yıl sonra, Genel kurmay'a, (yüzde 22.26 oranındaki) hisseleri satın almak için gerekli paranın LORAL'den kredi olarak aldıklarını açıklarlar.

Gündem (Strateji Grubu Haber Bülteni olarak ilk sayısı 15 Ocak 1995 tarihinde yayınlanan Gündem, 15 günde bir ayın 1'i ve 15'lerinde çıkmıştır) ve Aktüel'in Ocak-Mart 1995 sayılarında, MİKES Genel Müdür Yardımcısı Engin Arıkan'ın 'güvenlik kleransı'nın iptal edildiği, (F-16'lardaki ALQ-178 elektronik harp) sistemin verimli çalışmadığı yazılır. Genelkurmay soruşturma açar. Rapor iddiaları doğrular. Genelkurmay 2. Başkanı Ahmet Çörekçi, raporu belgelerle birlikte Hava Kuvvetleri Komutanı Halis Burhan'a gönderir.(Derin Devletin Peşinde Açan-Yedig: s.294 )Arıkan'ın kleransı Genelkurmay'ca ikinci defa iptal edilir. MİKES'te % 50.02 hissedar LORAL dolaylı yoldan toplam % 72.28 hisseyi kontrolüne geçirmiştir. (Derin Devletin Peşinde, Açan–Yedig s.289)

Görüldüğü gibi, Hava Kuvvetleri'ne bu projede danışmanlık yapan Arıkan, aynı dönemde KAVALA Şirketler Grubu ile de yakın ilişkiler içerisindedir. KAVALA Grubu'nun Ankara Temsilcisi olan Zafer Şahin'le birlikte kurdukları Destek A.Ş. adına KAVALA'nın MİKES'te ortağı olan Engin Arıkan, KAVALA'nın MİKES'te çalışanı durumundadır.

08.03.1995 tarihinde Edirne Milletvekili Hasan Basri Eler tarafından verilen Yazılı Soru Önergesine (7/6390), dönemin Millî Savunma Bakanı Mehmet GÖLHAN verdiği 17.04.1995 tarihli cevapta; MİKES yönetim kurulunda Teknik ve Teknoloji Transferi denetleyicisi olarak görev almadan önce Engin Arıkan'ın şifahi olarak (!) bildirildiği SSM bu görevlendirmede bir sakınca görmediğini, daha önce kleransı iptal edilen Arıkan'a ikinci defa yeniden klerans verilmesinde mahzur görülmediği, SSM ile LORAL-KAVALA-MİKES arasında imzalanan Sözleşme çerçevesinde LORAL hisselerinin tamamen Türk tarafına devredilmesi taahhüt edilen takvim gibi hususlar belirtilmiştir. Gölhan'ın cevabındaki özellikle çok kritik bilgiler içeren 4 maddede aynen şöyledir:

'Hv.K.K.lığındaki görevinden ayrıldıktan sonra KAVALA hisselerini temsil eden yönetim kurulu üyeliklerinden birine getirilen Engin Arıkan'ın, basından öğrenildiği kadarıyla, LORAL Corporation'dan temin ettiği kaynakla KAVALA hisselerinin bir kısmını sermaye artırımı yoluyla şahsen alması ile ilgili olarak, sözleşmeye taraf olan LORAL Corporation veya KAVALA Yatırım A.Ş. tarafından Savunma Sanayii Müsteşarlığı'na herhangi bir bildirimde bulunulmamış olup, MİKES'in hisse dağılımındaki bu değişiklik Savunma Sanayii Müsteşarlığı tarafından sözleşmenin bir ihlali olarak değerlendirilmiş ve bu konuda ilgili sözleşme hükümleri uyarınca her iki tarafa Savunma Sanayii Müsteşarlığı'nın 27 Mart 1995 tarihli yazısı ile gerekli bildirimlerde bulunulmuştur. Diğer taraftan, hisse dağılımındaki bu değişiklik nedeniyle KAVALA firmasının, LORAL Corporation'ı mahkemeye vermiş olduğu hususu da basın kanalıyla öğrenilmiştir. LORAL Corporation ve KAVALA Yatırım A.Ş.'ne, Savunma Sanayii Müsteşarlığı bildirimine cevap vermek üzere 30 günlük süre tanınmış olup, taraflardan alınacak cevaplara göre sözleşme çerçevesinde gerekli prosedür uygulanacaktır.

(http://www.tbmm.gov.tr/tutanaklar/TUTANAK/TBMM/d19/c084/tbmm19084100.pdf)'

Şunu da belirteyim 1994-95 yıllarında ortaya çıkan tüm bu çarpık gelişmeler yaşanırken Vahit ERDEM ve Veysel YAYAN SAGEB/SSM'in başındadır.

'Neden ASELSAN değil de MİKES?' sorusuna değil, 'MİKES'e nasıl ve kim?'sorusuna kilitlenmekte yarar vardı. Proje SSM'nin gençlik çağına rast geldiği için seçimde Hava Kuvvetleri'nin etkisi daha büyük olmuş, sözleşmeyi ise SSM yönetmişti. Bu nedenle SSM ilgilileri bu projeyi hazmedememişler ve MİKES ile hep sürtüşme içinde olmuşlardı.

Bu kararın verilmesinde bir eski Hava Kuvvetleri Komutanı'nın (Org. Halis Burhan'ın) MİKES'e destek olduğu konuşulmaktadır. Önce KAVALA (Grubu) için çalışan, sonra MİKES'teki KAVALA hisselerini bir şekilde ele geçiren 'Sevda Cenap And Müzik Vakfı' Onur Ödülü Gümüş Madalyası sahiplerinden Zafer Şahin ve büyük destekçisi Sefer Ulusoy ile Org. Halis Burhan arasında güçlü bir hemşehrilik ilişkisi olduğu da ileri sürülüyordu.

MİKES'in Genel Müdürü olan Pertev Cinalioğluda bu kapsamda değerlendiriliyordu.(Aksiyon 02.03.2002 'Hava'dan bir evlilik düştü!, Adnan Öksüz)Cinalioğlu deyip geçmeyin.28 Şubat cuntasının SSM'de Müsteşar Yardımcılığı görevine getirdiği halde AK Parti'nin göreve devam ettirmesi nedeniyle en uzun süre bu görevde kalan Faruk Özlü'nün yıllar sonra Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı döneminde Osman Kavala'nın adamı olarak karşımıza çıkan Pertev Cinalioğlu'dur. SSM'in ilk projelerinden birisi F­16'larına takılacak 'Elektronik Harp' sistemleri olup, bu amaçla (Akyurt/Ankara'da) kurulan ABD'li Loral ile Kavala Holding ortaklığı MİKES şirketinin yerli ortağının patronu Osman Kavala şirketin başına Genel Müdür olarak Pertev Cinalioğlu'nu geçirmişti. Yaptığım araştırmaya göre Cinalioğlu SSM kurulmadan önce 1983 yılında HAVELSAN'da çalışmış. Hatta HAVELSAN'ın 1983 yılında eğitim için ABD'ye gönderdiği 12 kişi arasında Pertev Cinalioğlu'nun yer aldığını da kayıt altına alalım.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Türkiye için milli prestij projesi olarak hassasiyetle takip ettiği 'yerli otomobil' projesinde adeta sabotaj niteliğindeki ilginç bir bağlantı dikkatimizi çekti ?

Ülke Tv Genel Yayın Yönetmeni ve Yeni Şafak Gazetesi yazarı Hasan Öztürk 21.03.2017 tarihli Yeni Şafak'taki yazısında 'F-16 uçaklarını modernize edenkişi, aynı zamanda HDP'nin 'Başkan yaptırmayacağız' sloganının mucidi, Birgün gazetesini finanse eden ve adı 'Kızıl Soros'a çıkmış' kişi olarak takdim ettiği Osman Kavala hakkında daha önce 4 yazı yazarak [2](Akşener‒Demirtaş‒APO‒BirGün gazetesine yakınlığıyla ilgili) bazı iddialarda bulunduğunu ve Kavala'nın verdiği cevapları yayınladığını, ancak Birgün gazetesiyle ilişkisi dahil bazı iddialara tam cevap alamadığını belirtti. (Hasan Öztürk Yeni Şafak gazetesinde sırasıyla şu yazıları kaleme aldı: 31.05.2016, 'Sizce Osman Kavala bugünlerde ne yapıyordur'; 03.06.2016, 'Osman Kavala: Akşener ile teyze çocuğu değiliz ama…'; 07.06.2016, 'Osman Kavala'ya sorduğum sorular havada kaldı ama…'; 18.12.2016, ''Kissinger aklı'na karşı uyanık olmak' yazılarını yazmıştı)

Hasan Öztürk fikri takibi hiçbir zaman kaybetmiyor. 21.03.2016 tarihli Yeni Şafak gazetesindeki yazısında 'Her taşın altından çıkan adam olarak Osman Kavala'nın parmak izini çok ilginç bir yerde buldum.' diyordu:

'65'inci Hükümet kurulduğunda Bilim ve Teknoloji Bakanlığı'ndan Milli Savunma Bakanlığı'na geçen Fikri Işık'tan sonra Osman Kavala 'yerli otomobil projesi'ne el atmış. Bir önemli adamını projede önemli bir yere getirtmiş…./…Allah'tan Cumhurbaşkanımız Erdoğan'ın çok önemsediği yerli otomobil projesinin akıbetini sorgulaması neticesi, Osman Kavala'nın önemli adamı o önemli pozisyondan alınmış. Şimdi soru şu: Osman Kavala'nın 'başkanlık sistemi'ne olan bariyeri ortadayken… Siyaseti dizayn etme merakı ortadayken… İmralı ve HDP ile ilişkileri ortadayken… Meral Akşener projesindeki aktivasyonu ortadayken… Nasıl olur da Türkiye'nin çok önemsediği 'yerli otomobil' projesinde bir şekliyle yer almasına müsaade edilir? Aklım almıyor..! Haksız mıyım?'

Bu yazı üzerine, Sanayi ve Teknoloji Bakanı olan Faruk Özlü, Hasan Öztürk'ü telefonla arayarak açıklama yapıyor. (Hasan Öztürk 21.03.2017 Cuma günlü Yeni Şafak gazetesindeki köşesinde açıklamayı şu şekilde aktarıyor):

'Bilim ve Sanayi Bakanı olduktan sonra 'Yerli otomobil projesi' ile ilgili geniş çaplı bir araştırma yaptığını ve neticesinde de üretim tekniği bakımından 'yeni model'e geçildiğini söyledi. 'Nedir o model' diye sorduğumda, 'Yerli otomobil projesi Fikri Işık beyin döneminde TÜBİTAK'ta başladı. Yani tamamen devletin bir projesi olarak başladı. Ben işin mahiyetinin teknolojik değil ticari bir iş olduğuna inanıyorum ve işin öncülüğünü özel sektörün yapması gerektiğini düşündüm' dedi. Yani 'yerli otomobil' yapmak teknolojik değil ticari bir faaliyettir mantığı Bilim ve Sanayi Bakanlığı'nda hakim olmuş… Yeni üretim tekniği olarak da ticari kaygılar ön plana çıktığı için TÜBİTAK'tan alınıp özel sektöre verilmek istenmiş. Aslında tam da meselenin nirengi noktası burası'

Öztürk; 'Kızıl Soroz lakaplı Osman Kavala'nın bir adamının bu projeye nasıl dahil edildiği' sorusunu yönelttiği Bakan Özlü şu şekilde cevap veriyor:

'Sizin yazınızda konu ettiğiniz Osman Kavala ve adamına gelince. Osman Kavala'yı tanımıyorum. Sanırım kastettiğiniz isim Osman Kavala'nın daha önce ortak olduğu firmada genel müdürlük yapmış olan Pertev Cinalioğlu. Pertev Bey, ODTÜ mezunu iyi bir mühendis ve kontrat uzmanıdır. Ben kendisini İsveç firması ile yapılan kontratları incelemek üzere görevlendirmiştim. Kendisine sordum 'Osman Kavala'yı tanıyor musun' diye, o da bana 1990'da MIKES hisselerinin devrinde (F-16 uçaklarının modernizasyonunu yapan Osman Kavala'nın şirketi) bir kez gördüğünü söyledi. Ben bu projeyi önemsiyorum, ayağıma hiç sıkar mıyım? Ama TÜBİTAK'taki bazı arkadaşlar tezvirat yapıyorlar. Pertev Cinalioğlu'nu önce TÜBİTAK MAS'ın başına getirdim, tezviratlar yüzünden sonra da görevden aldım. İşin aslı budur.'

Osman Kavala ile Kavalalı Mehmet Ali Paşa, her ikisinin de kökeni Kavala'ya (Selanik) dayanıyor. Kavalalı kim, yerli Soros olarak bilinen Osman Kavala'nın Osmanlı'nın başına bela olan Kavalalı Mehmet Ali Paşa ile bir yakınlığı var mı ?

Savunma sanayiindeki Rifai yapılanmayı görünür kılan isimlerin başında Osman Kavala geliyor. Osman Kavala ile Kavalalı Mehmet Ali Paşa, her ikisinin de kökeni Kavala'ya (Selanik) dayanıyor. Osmanlının son iki yüzyılında karşımıza çıkan Kavalalı ailesinin aslında 'Mısırlı' olmadığı görülür. Osmanlı'nın son iki yüz yılında neye el atsanız karşınıza bu aile çıkar; Osmanlı reformu, masonluğun ilk örgütlenişi, Jön Türkler, İttihatçılar, siyasal İslamcılar, liberalizm, lüks hayat, köşkler, konaklar, araba sevdaları ve Fransız lobisi. 'Parsimony.net' forum sayfasına yazan Arpad Manas, (Kavalalı) Mehmed Ali Paşa'nın Sabetayist /Yakubî olduğunu belirtiyor. İlginçtir; Ahmet Safi'nin 'Dönmeler Adeti' kitabına göre Selanik Valisi Hüsnü Paşa'nın Selanik'te Sabetayistlerin merkezi olarak bilinen bir eve yaptırdığı baskında Kavalalı Mehmed Ali Paşa'nın Yakubi cemaatine hediye ettiği bir kılıç bulunuyordu. Kimse tam emin değil ama Kavalalı Mehmed Ali Paşa'nın büyük dedesi Konya, dedesi Osman Ağa ise Edirne doğumlu. Babası İbrahim Ağa Kavala'da hem yolların güvenliğinden sorumlu hem de tütün tüccarı. Okuma yazma bilmeyen ve tütüncülük yapan Mehmed Ali baba mesleğine Fransız Yahudi tütün tüccarı Leon'un yanında başlıyor.

Fransızlar Mısır'a girince Osmanlı ordusu Serdarıekrem Yusuf Ziya Paşa komutasındaki orduyu Mısır'a gönderdi. Bu orduya Kavala'dan 300 kişi katıldı bu askerlerden biri de Kavalalı Mehmed Ali'ydi. Çocukları, torunları Osmanlı'nın başına bela oldu. Sebil ür-Reşad dergisinin finansörü Abbas Halim Paşa, Kavalalı Mehmed Ali Paşa'nın torunu Abdülhalim'in oğluydu. Abbas Halim Paşa'nın ağabeyi ünlü bir isimdi ittihat ve Terakki'nin en sert döneminde dört yıl (1913-1917) sadrazamlık yapan Said Halim Paşa Sadrazamlıktan önceki görevi İttihat ve Terakki Cemiyeti genel sekreterliğiydi; yani öyle sıradan bir ittihatçı değildi. İlhami Soysal'in iddiasına göre (İlhami Soysal, 'Dünyada ve Türkiye'de Masonlar ve Masonluk', 1978, s.380) , İslamcı Sebil ür-Reşad dergisinin finansörü ve yazarı Sadrazam Said Halim Paşa aynı zamanda masondu (Dünyada ve Türkiye'de Masonlar ve Masonluk', 1978, s.123-124). Abbas Halim Paşa, derginin isim babasıydı. Basın tarihinin en uzun ve etkili fikir yayın organlarından Sebil ür-Reşad'ın mali kaynağı Kavalalı ailesiydi.

Cumhuriyet Türkiye'sinin fikir dergilerinden Birikim'i de çıkaran İletişim Yayınları'nın sahibi Kavalalı ailesi de 'Mısırlı' Kavalalı ailesi gibi Kavala'dan (Selanik) ve her iki aile de tütüncüydü (Soner Yalçın, 'Beyaz Müslümanların Büyük Sırrı (I)', Doğan Kitapçılık, I. Baskı, Haziran 2016s.121).

Allah aşkına 2005 yılında Kürt sorunu için aydınlar dilekçesiyle gündeme gelen ve Başbakan Erdoğan tarafından kabul edilen Aydınlar heyet üyelerinden biri Osman Kavala değil miydi? İş adamı Kavala, devlet kadrolarını bir dönem yöneten Nafiz Can Paker'in başında bulunduğu TESEV'in Yönetim Kurulu üyesi olarak oradaydı.