7 Haziran 1945'te, Celal Bayar, İçel milletvekili Refik Koraltan, Kars milletvekili Fuat Köprülü ve Aydın milletvekili Adnan Menderes'in imzasıyla Türkiye'de hürriyet ve demokrasi sahasında ciddî adımlar atılmasına ilişkin CHP Meclis grubuna adına 'Dörtlü Takrir' denilen dört imzalı bir önerge verildi. Takrirde;
'1. Milli hakimiyetin en tabii neticesi ve aynı zamanda dayanağı olan Meclis murakabesini, Anayasamızın yalnız şekline değil, ruhuna da tamamıyla uygun olarak tecellisini sağlayacak tedbirlerin aranması.
2. Yurttaşların siyasi hak ve hürriyetlerinin, daha ilk Teşkilat-ı Esasiye Kanunumuzun gerektirdiği kullanılabilme imkanlarının sağlanması.
3. Bütün Parti çalışmalarının, yukarıdaki esaslara tamamıyla uygun bir şekilde yeni baştan tanzimi.'
İsteniyordu. Menderes ve arkadaşlarının ihraç edilmesi üzerine Celal Bayar'da karara karşı çıktı. Demokrat Parti'nin temeli atıldı.
Bundan sonra özellikle sağ partiler başta olmak üzere 'Dörtlü Takrir' yol haritası oldu. Meral Akşener de MHP'de bunu yaptı. Ahmet Davutoğlu da Ak Parti'de bunu yaptı. Ali Babacan da bunu yapacak. İstanbul seçiminden sonda CHP içinde de böyle bir durumun olacağı gözüküyor.
Önce manifesto, sonra tekrar manifesto ve parti yönetiminin ihracı beklenecek. Ak Parti'de yapılacak her şeyin Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ı millet gözünde yıpratmaya yönelik yapılacağının işareti de veriliyor.
Son olarak Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) 75. Genel Kurulu'na katılmak için TOBB Ekonomi ve Teknoloji Üniversitesi Sosyal Tesisleri'ne giden TBMM Başkanı Mustafa Şentop'a yapılan yenilir yutulur değil.
Türkiye'nin 2. Adamı Başkan Şentop'u kapıda Ankara Valisi Vasip Şahin ve TOBB yönetim kurulu üyeleri karşıladı. TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu karşılama heyetinde yer almadı. Kapıdan içeri girmeyerek makam aracına geri binen Şentop 'Mesele şahsım değil Meclis'in saygınlığıdır' demişti.
Olaydan Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın sonradan haberi oldu. Gelen bilgilere göre Şentop'u tebrik etti. TOBB'da yapılanları kendisine yapılmış sayan Erdoğan oldu olası dik duruşu sever. Hele hele Ali Babacan'ın PR ve veri çalışmalarını TEPAV'ın yaptığı bilgisi epeydir Külliye'yi rahatsız eden bir husustu. Türkiye İttifakı derken 'Bir gece ansızın çıkan bir kanun ile' başkanlıklara veda edecekler arasında bu olayla birlikte sayın Hisarcıklıoğlu'nu da görürseniz hiç şaşırmayın.
Tekrar siyasete dönelim: Ak Parti içinde 'esas oğlan kim?' olacak sorusunu genelleme yaparak yaymak gerekir. Siyasetin esas oğlanı kim olacak ?
Devlet bir onarım sürecine girmek istiyor. Dini hayat başta olmak üzere yeniden toplumun dizayn edilmesi gündemde. İhale CHP'ye mi yoksa Ak Parti içinden oluşacak/oluşturulacak yeni bir harekete mi verilecek?
Ekrem İmamoğlu'nu belediye başkan adayı yaparak Türkiye'nin değerleriyle bütünleşmek isteyen Kemal Kılıçdaroğlu anlaşılıyor ki bu işlere kafa yormasının yanında pratikte yapıyor. 'Ben talibim' diyor. Eylem planını Tivnikli ailesiyle, dolayısıyla Erenköy cemaati ile başlattı.
Peki, nedir Becerikli Abdullah (Tivnikli) işi?
Dönemin CHP Grup Başkanvekili Kemal Kılıçdaroğlu 2008 yılında Türk Telekom'un satış sürecindeki yolsuzluk iddialarını gündeme getirmişti. 'Türk Telekom'un özelleştirilmesi sırasında Kılıçdaroğlu, Hariri ailesine ve bu aileye ait Oger Telekom'a büyük katkıları olduğu ileri sürülen Abdullah Tivnikli'nin, AKP hükümeti üzerinde büyük bir etkiye sahibi olduğunun' söylendiğini aktarmış, Oger Telekom'un yüzde 35'inin Saudi Telecom Company'e satılmasında Tivnikli'nin ön planda olduğuna ilişkin Suudi Arabistan medyasında yer alan haberi gündeme getirmişti. Erdoğan, Tivnikli, Hariri ve Saudi Telecom'un 2 yetkilisinin yer aldığı fotoğrafa da yer verilen haberi gazetecilere gösteren Kılıçdaroğlu, 'Kendisine bazı çevrelerce 'Becerikli Abdullah da denilen Tivnikli'nin, Türk Telekom hisselerinin önemli bir miktarını başkaları adına yediemin olarak muhafaza ettiğinin söylendiğini ileri sürmüştü.
Ebubekir Tivnikli, Abdullah Tivnikli, Mehmet Görmez, Hasan Kamil Yılmaz ve Rahmi Yaran
Sonra bıçak gibi kesildi bu iddialar. Tivnikli, %55'i özelleştirilen Telekom hisselerinin %14'üne sahip bir isimdi. Finans bankacılığının yanında özellikle Körfez (Katar) sermayesine yakınlığı, onun Ak Parti içindeki nüfusunu güçlendirdi. Onun esas gücü Erenköy Cemaatinden ileri geliyordu.
İstanbul Müftüsü Prof. Hasan Kamil Yılmaz, vefat eden Abdullah Tivnikli ile ilgili Gerçek Hayat dergisinde şunları yazıyor:
'Fahreddin ve Abdullah Beyler, çocukluk çağından itibaren aile çevresinde dini bir eğitimle yetiştiklerinden İstanbul'a geldiklerinde dindar kimlikleri öne çıkıyordu. Gençlik dönemlerinde her iki kardeş Milli Mücadele Birliği hareketi içerisinde yer almışlardı. İstanbul'a gelince Üsküdar Sultantepe'de ikamet ediyorlardı. İki kardeş, ailenin daha önceden tasavvufi muhitlerle olan yakınlıkları sebebiyle tasavvuf tarafına ilgi duydular. Merhum Musa Topbaş ve Osman Nuri Topbaş ile aynı muhitte yaşıyorlardı. Fahreddin Bey, Osman Nuri Topbaş'ın büyük kızı ile evlenerek damadı oldu. 1981 yılındaki bu izdivacdan sonra Fahreddin Bey'i ve dolayısıyla Abdullah Bey'i daha yakından tanıma imkanı elde ettim.'
Abdullah Tivnikli'nin Cağaloğlu'ndaki Topbaş Han'da Hak Yatırım'da Korkut Özal'ın önderliğinde Al Baraka Türk ile başlayan özel finans bankacılığı çalışmaları Kuveyt Türk ile devam etti.
İstanbul Müftüsü Prof. Hasan Kamil Yılmaz'ın şu ifadesine dikkat çekelim:
'Abdullah Bey, daha sonraki süreçte Ehli Sünnet vel Cemaat kaygısı taşıyan, lüzumsuz mezheb kavgalarından uzak ama İslami algıyı önemseyen, modernist savrulmuşluğa fırsat vermeyen İslam alimi yetiştirme hedefini gerçekleştirmek için aralarında Hayreddin Karaman, Raşid Küçük, Recep Şentürk, Adem Ergül ve benim de bulunduğum İslami Araştırmalar ve Eğitim Vakfı'nın (İSAR) kurulmasına öncülük etti.'
Kılıçdaroğlu'nu Tivnikli Ailesiyle İşadamı Barıştırdı
Kemal Kılıçardaroğlu'nun 'Becerikli Abdullah' çıkısına karşı 2008 yılında ilginç ilişkilerinde gündeme geldiğini belirtelim..
Dönemin Telekom Yönetim Kurulu Üyesi Emin Başer, merhum Turgut Özal'dan dolayı yakınlık kurduğu Abdullah Tivnikli'ye karşı CHP grup Başkanvekili tarafından yapılan saldırıdan duyduğu rahatsızlığı dile getirmiş, 'Abdullah Tivnikli bu konuyla ilgili seninle konuşmak istiyor' demişti. Tivnikli, işadamı ile görüşmeye geldiğinde Kemal Kılıçdaroğlu'nun kendisine yönelik sert tavrından vazgeçmesini, bu konuda ikna edilmesini istiyordu.
Devamını işadamından dinleyelim:
'Abdullah Bey, Kılıçdaroğlu ile görüşmede kayıt alabilmem için teyp bile getirmişti. Bana uzatınca şiddetle karşı çıktım. 'Ben istihbaratçı mıyım? Ben böyle bir şey yapmam' deyip aracı olamayacağımı söyledim. Teyp işinden vazgeçip, özür diledi. Ben de randevu alacağımı söyledim.'
İşadamı, Kılıçdaroğlu ile 3 kez görüştü. İlki Kılıçdaroğlu TBMM CHP Grup Başkanvekilliği döneminde iken odasında gerçekleşti..Diğer iki görüşme ise belli aralıklarla halka açık lokantada yapıldı. İkinci görüşmede düşünmek için süre isteyen Kılıçdaroğlu üçüncü görüşmeye geldiğinde karar vermişti. Bu konuda Telekom konusunda, Tivnikli konusunu konuşmayacağına söz verdi. 2008 yılından bu yana Telekom konusunda bir kelime bile etmemesinin nedeni ise bütün bu gündeme getirilen iddialar ile gündeme gelen görüşmeler.
Abdullah Tivnikli'nin 6 Kasım 2018'de vefat etmesinden sonra Gürsel Tekin ile taziye ziyaretinde bulunan Kılıçdaroğlu 2019 yılının Mayıs ayının başında Kartal'daki bir marina'da demirleyen yatta tekrar Tivinikli ailesine başsağlığı dilediği haberleri ortaya çıktı.
Kılıçdaroğlu gerçekten başsağlığı diledi dilemesine de bu mesaj bu sefer Erenköy Cematine, büyüklerine yapıldı. Çünkü Erenköy cemaatin büyümesinde büyük maddi katkıları bulunan Tivnikli ailesi operasyonel gücünü sürdürüyor.
Şu anda Türkiye'de cemaatler arasında, özellikle Nakşibendiler içinde en diri ve geniş yelpazeye sahip tek cemaat Erenköy Cemaati. Cemaatin her yıl yapılan yıllık kongresi diye nitelendirebileceğimiz bir toplantısı da yaklaşıyor. Ramazan ayı içerisinde Kadir Gecesi'nde muhterem Osman Nuri Topbaş Hocaefendi'nin katılımıyla Türkiye'de bütün il sorumluları, ileri gelenleri bir araya geliyor. Marina'daki görüşmenin Ramazan ayının içinde bu toplantıdan önce yapılması çok önemli.
Yazımın başında 'Devlet bir onarım sürecine girmek istiyor. Dini hayat başta olmak üzere yeniden toplumun dizayn edilmesi gündemde' demiştim. Oradan devam edelim. Dini hayatta onarım sürecinde Anadolu İslamı yeniden diriltilmek isteniyor. Bu da bir cemaatin lokomotifliğinde yapılacak. Buna en uygun şehirli/kentli İslamı temsil eden Erenköy Cemaati...
İslami Araştırmalar ve Eğitim Vakfı (İSAR) ne amaçla kurulmuştu? Yukarıdaki yazıyı yeniden hatırlayalım: 'Ehli Sünnet vel Cemaat kaygısı taşıyan, lüzumsuz mezheb kavgalarından uzak ama İslami algıyı önemseyen, modernist savrulmuşluğa fırsat vermeyen İslam alimi yetiştirme hedefini gerçekleştirmek.'
15 Temmuz sonrası boşlukta kalan dini hizmetlerin, yurt dışı okul projelerinin pek çoğu Erenköy cemaati eliyle yapılıyor. 15 Temmuz sonrası bürokrasiden, işadamlarından, meslek kuruluşları, STK'dan önde gelen isimlerin cemaate gidip gelmeleri, fotoğraf çekinmeleri oldukça hızlandı ve aşikar hal aldı. Bu arada Süleymancıları unutmamak gerekiyor. Ekrem İmamoğlu'nun çocukluk yıllarında Süleyman Hilmi Tunahan'ın 'Kur'an talebelerinden' biri olduğunu unutmamak gerekli.
Ekrem İmamoğlu Kuran Kursunda.
Elbette, yeni döneme Kılıçdaroğlu talip. Ancak esas oğlan ise Ekrem İmamoğlu... Bu işe talip olan diğer bir isim ise Ali Babacan...
Babacan ile ilgili işler o kadar sessiz ve derinden yapılıyor ki Ak Parti içinde bir çok milletvekili ulaşmak için aracı kullanmak zorunda. Bu nedenle Ankara'da ünlü bir kuyumcu siyasetin aranan ismi oldu.
Bütün bunlar olurken Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın eli armut toplamayacak. Cemaatleri kanlarındaki alyuvarlara kadar yakın tanıyan Erdoğan, İstanbul'da bir fire vermeden kamp kuruyor. Ramazan ayı nedeniyle, tarikat büyüklerine, cemaatlerin ileri gidenleriyle görüşmeler, ziyaretler yapıyor. Yeni dönemde parti içindeki dalgalanmalara karşı bir çok önlem almanın peşinde. Yeniden il başkanı gibi heyecanla, 1994 yılında 'Tamam inşallah' diyerek kazandığı İstanbul Belediye Başkanlığı stratejiyle çalışıyor.
Şiir okudu diye İstanbul Belediye Başkanlığı mazbatası elinden alınan Erdoğan'ın başına gelenleri 22 yıl sonra Ekrem İmamoğlu yaşıyor. Dün Erdoğan için proje diyenler bugün Ekrem İmamoğlu için proje diyor. Ali Babacan da bundan nasibini alıyor tabi. Ne diyelim? Projesini projelendirdiğimin projesi karşısında milletin projesi nedir? Onu hep birlikte göreceğiz.