İnsanlar... Onları anlamak belki de dünyadaki en zor şey. Akıllarını okumak, kalplerinden geçenleri bilmek hiçbir zaman mümkün olmadı. Ve hiçbir zaman mümkün olmayacak. Bunun hakkında ne kadar kitap yazılırsa yazılırsın, tezler sunulursa sunulsun, bazen bizi anlayabilmek ve davranışlarımızı kestirebilmek oldukça güç bir durum... Çünkü hiçbirimiz aynı değiliz, kimimiz bir diğerinin bir sonraki davranışını bilemediği gibi düşüncesini de önceden bilip kestiremez.
Bazısı o kadar yoğun ve kalbiyle bir yaşar ki... Bazısının ise dolu olduğunu düşünürsün ve görürsün ki, sadece düşünmüşsün! Kimi sadece susar, sadece izler. Kimi önüne gelen herkesin arkasından konuşur. Bazıları gerçekten iyidir, gerçek iyiliği sana hissettirir. Bazısı gerçekten kalpsiz ve çıkarcıdır... Bazıları sadece minnet ve temenni doludur. Bazıları ise nankördür. Kendi çıkarını düşünür. Kimisi senin için dua eder, sana gelen iyi şeyleri kendine gelmişçesine sevinir. Kimisi senin için sevinmez, kendisi için üzülür. Kimisi adaletli ve hakkaniyetlidir. Kimisi kim ile konuşsa ona hak verir, çıkarları doğrultusunda yaşar.
Kimi vardır iyilik yapman bile gerekmez. Kimi vardır ona sonsuz iyilik yaptığın sürece seninle iyidir. Bir kere yapmadığın takdirde senden kötüsü olmaz. Hep iyilik yap bir gün yapma, tüm iyiliklerin sıfırlanır. Kimisi vardır yediği kabı boş çevirmez. Kimisi vardır yediği kaba tükürür.
Birileri vardır samimi, açık yürekli ve alçakgönüllüdür... Birileri vardır seni yedek futbolcu gibi hissettirir. Takım kaptanı ona yüz vermeyince hemen sana döner. Ama takım kaptanıyla arası düzelince, senin yedek olduğunu hissettirmekten çekinmez...
Kimisi vardır yüzüne dosdoğru konuşur, kimisi vardır arkandan iş çevirip yüzüne melek olur. Kimisi vardır, gerçekler can bile yaksa sana söyler. İyiliğini ister... Kimisi vardır gerçekleri söylemekten acizdir çünkü korkaktır. Kimini enine boyuna eleştir, gıkı çıkmaz, bunu bir ego meselesi yapmaz. Kimini eleştir sana düşman olur, kavga çıkarır... Kimi vardır, canını senin için ortaya koyar, hakkını savunur, azar işitmekte olsa ucunda seni düşünüp tartışmaya girer... Kimi vardır, birisi ona iyi, sana kötü davrandığında seni takmaz, ama kendisi kötülüğe maruz kaldığında, kıyamet koparır. Saatlerce konuşur. Ama seni dinlemez, hep kendini dinletir...
Kimileri, birileri ya da bazıları...
İşte insanlar böyledir.
İnsanlar ya da zamanla evrime uğramış, insancıklar...
Ne olursa olsun, hayat şartları neyi elverirse versin, kimseye kötülük yapmak aklımın ucundan bile geçmez. Hep birilerine 'insanlığım' dokunsun isterim. Ne yapıyorsam çıkarım için değil, sevdiğim içindir. İçimdeki yaşça küçük ama ruhen büyük insanın sözlerine kulak veririm her zaman. Asla ve asla birinin yüzüne söylemeyeceğim şeyi arkasından konuşmam. Muhakkak tartar, söyleyemeyeceğim şeyi söylemem. Yapmayacağım şeyi de yapmam. Kalben rahatlığım bundandır belki de. Doğruyu söyleyen dokuz köyden kovulsa da ben onuncu köyü arar bulur yine o köyde doğruları söylerim...
İşte hep o ''onuncu köy'ü'' arayıp bulamayanlar. Ya da bulup sığınanlar. Kendinizi yalnız, dışlanmış ve kötü hissetmeyin. Siz kalbinizle yaşayan, onunla düşünen, iyi niyetli ve sadece dürüstlük peşinde, adalet peşinde olan insanlarsınız... Çünkü bizler insanız, bizi o köylerden kovan ise insancıklardır...