Takvimlerin 18oo’lü yıllarını gösterdiği zamanlar…
Okullarda not sistemi yok!
Usta çırak ilişkisine dayanan bir eğitim sistemi mevcut…
Eğitimciler tek tek öğrenci yetiştiriyorlar ve mümkün olduğu kadar fazla sayıda öğrenci ile çalışarak daha çok para kazanmanın peşindeler çünkü öğrenci sayısının düşmesi, az para kazanmak anlamına geliyor. Ne kadar çok öğrencin varsa o kadar çok kazanıyorsun… Eğitimin temeli ve öğrenciye puan vermek fabrikalarda parça başına ücret ödeme mantığı gibi işliyor.
Öğrencinin dersi öğrenmiş olmasının tek kriteri hocasının kanaati oluyor.
Öğrenci mezun olduğunda işverene ders aldığı öğretmenin ismini veriyor.
İşe girişlerde tek ölçü kişinin ders aldığı hocası…
Hoca, “bu çocuk iyi derse” tamamdır.
Öğretmen meşhur birisiyse işe girişler de o kadar kolay oluyor.
Bu nedenle öğretmenler, öğrencileriyle bire bir ilgilenmek zorunda olup en iyi şekilde öğrenciyi yetiştirmek gibi bir çabaları var.
*
Yani elinde bir ders kitabın var, işleyeceğin konular belli, sınıfta anlatıyorsun, sınavlar yapıyorsun; başarılı olanlar geçiyor, yapamayanlar sınıfta kalıyor gibi bir durum yok.
“Ben dersi anlatırım, anlayan öğrenci anlar, anlamayan anlamaz” diye de bir mantık yok!
Öğretmek zorundasın!
Dersi ve öğrenciyi sevmek zorundasınız, çünkü sevmezsen öğretemezsiniz…
*
William Farish…
1759 doğumlu olan İngiliz kimyager…
Cambridge Üniversitesi’nde özel ders veren, öğrenci başına ödeme alan bir eğitimci…
Sanayi Devrimi günlük hayatın her alanını etkilemeye başlamış, Farish yeni fikirler ve yenilik yapmak için bir uğraş içindedir.
Fabrikalarda uygulanan parçaya not verme sisteminden esinlenerek, bu uygulamayı eğitim alanına taşımaya karar veriyor.
Parça başına ücret, parça kalitesine göre puanlama ve ayırma işlemi Farish’in çıkış noktası oluyor. Ayakkabı üretiminde ürüne verilen dereceleme sisteminin öğrencilerin başarısını değerlendirilmesine uyarlıyor.
Önceleri aklında tuttuğu bilgileri bu defa kâğıtlara yazmaya ve not tutmaya başlıyor. Bu sayede daha fazla öğrenci kabul eden Farish, üniversite dışındaki öğrencilerle de çalışmaya başlıyor. Artık her öğrenciye ait bir not verdiği kâğıdı vardır. Başarısına göre herkese not vermeye başlıyor. Not sayesinde artık bir öğrencinin dersi anlayıp anlamadığını tespit etmek için öğrencilerden soruların yanıtlaması istiyor.
*
Tarihte ilk defa Farish, fabrikalarda uygulanan yöntemden esinlenerek “not verme sistemini” icat etmiş oluyor.
*
William Farish üniversite düzeyinde ilk yazılı sınavı yapan, Dünya’da okullarda not verme sistemini başlatan ve yazılı sınavı icat eden ilk öğretmen olarak tarihe geçiyor.
*
Not sistemi öncesi, bir öğrencinin dersini öğrenip öğrenmediği hocasının sorumluluğundadır.
Not sistemi ile öğretmenin öğretme zorunluluğu yerine, öğrencinin öğrenme zorunluluğuna dönüşmüş oluyor. Ve bu sistem, eğitim sistemine seri üretimi getirip, tek tip öğrenci yetiştirme anlayışının temellerini atmış oluyor ve devam ediyor…
Ve yüzlerce yıldır her şey değişmiş olup, değişmeyen tek şey sistem eğitim sistemi olmuştur.
Eğitimde ilerleme ve değişim olmamıştır tüm Dünya ’da…
Değişim olmuş olsa, bugün hala başta Antik Yunan filozoflarının eserleri okutulmazdı.
Yiyeceklerimiz daha doğal olurdu,
Yapılarımız daha sağlam yapılırdı…
İnsanlar birbirine daha saygılı olurdu, saygı arttıkça sevgide artmış olurdu; şiddet ve kaba davranışlar silinip giderdi. İnsanlık tarihine baktığımızda her şeyin değiştiğini sadece insanın değişmediğini görmüş oluruz.
İYİMSERLİĞİN GÜCÜ
Buraya aldığım bu anekdotta muhteşem. Bunu her öğretmenin kendine görev edinmesi, farkındalık yaratmasını sağlayacak dersi alması son derece önemli.
Öğretmenlerimizin okuması gereken bir ders…
Bir okul müdürü, yeni başlayan bir eğitim-öğretim yılının ilk kurul toplantısında öğretmenlerine şöyle seslenir;
"Arkadaşlar bu yıl son sınıflarda çok özel bir sınıf oluşturdum. Not ortalamaları yüksek, zeki öğrencileri 8-C sınıfına topladım. O sınıfta dersi olan arkadaşlar bu konuya dikkat etsinler."
Ders yılı biter sene sonu öğretmenler kurulunda sınıfların başarı durumları değerlendirilir…
8-C sınıfı öğrencilerinin başarılı yüksek not aldıkları görülür.
Müdür, öğretmenlere bu başarının sebebini sorar.
Öğretmenlerden biri, okul müdürüne sene başındaki sözlerini hatırlatır ve sınıfın zeki öğrencilerden oluştuğunu söyler.
Müdür gülümser ve herkesi şaşırtan şu cümleyi söyler:
"8-C sınıfını kura ile oluşturdum. Sanıldığı gibi notu yüksek ve zeki öğrencilerden meydana getirilmedi."
Bu defa öğretmenler, o sınıfa dersi olan öğretmenlere bakar.
Öğretmenlerden biri: "O sınıfa branşında daha başarılı olan öğretmenler gönderildi." der.
"Hayır”, der müdür,
"O sınıfa derse giden öğretmenleri de kura ile belirledim."
Herkes şaşırır.
Bu durum karşısında öğretmenlerden biri, okul müdürüne bu başarıyı kendisinin neye bağladığını sorar.
Okul müdürünün cevabı şaşırtıcıdır:
"İyimserlik ve olumlu düşünme. Siz 8-C'deki öğrencileri çalışkan ve zeki kabul ettiniz. Öyle davrandınız. Dersleri daha özenli anlattınız. Not verirken iyimser oldunuz ve başarı ortaya çıktı."
[Aşk Yazarı Mustafa Çifci®- Temmuz 2024]
Notlar:
Kaynak: https://en.wikipedia.org/wiki/William_Farish
Not: Yüzyıl nasıl hesaplanır? İçinde olduğumuz yılın ilk iki rakamına +1 eklediğimiz zaman kaçıncı yüzyılda olduğumuz bulunur. Örneğin; 2019 yılına 20+1= 21. Yüzyıl olmaktadır.
Yazarın Notu: “İyimserliğin Gücü” internet ortamında ulaştığından çevirinin kime ait olduğu bilgisi bulunmadığından bende özür dileyerek yazamadım.]