Gerek toplumların örgütlü aygıtı olan devletler arasındaki eşitsizlik, gerek bireyler arasındaki eşitsizlik, nüfus artışı, çağın olanaklarının gerisinde kalan yaşam koşulları, katma değerin adaletsiz dağılımı ve sömürü düzeni sosyal sorunların artmasında önemli rol oynamaktadır. Küreselleşmenin etkisiyle daha yoğun yaşanan sorunlar, hızlı artan dünya nüfusu ve doğal çevrenin yok edilmesi tehlikesi gibi endişeler tüm toplumları doğru çözümler bulma yolunda arayışlara itmekte ve faaliyetlerini yerine getirirken kurumları birçok kesimin isteklerini göz önünde bulundurmaya ve tüm paydaşlara karşı sosyal sorumluluk anlayışına zorlamaktadır.

Günümüzde kamu kaynak kullanımı sosyal alanlarda azalırken gitgide sosyal konular pazar fonksiyonları tarafından devir alınmış ve sosyal hizmet yetersiz kalmıştır. Bu bağlamda toplumsal sorunların çözümüne dair fırsatları değerlendirebilmek için yenilikçi, kalıcı ve sürdürülebilir çözümlere ihtiyaç duyulmaktadır. Bu noktada yenilikçi anlayışla yeni bir sosyal bakış yaklaşımı gelişmeye başlamıştır. Bu yeni sosyal bakış ile birlikte, toplumların alışagelmiş davranışlarının dönüştürülerek sosyal değişimlerin sağlanabileceği ve sosyal sonuçları olan girişimlere ihtiyaç ortaya çıkmaktadır.

Ortaya çıkan model ihtiyacının giderilmesinde sosyal sorumluluk bağlamında kişisel veya kurumsal sorumluluklar üstlenilerek giderilir. Gerek kişisel gerek kurumsal sorumlulukların giderilmesinde sosyal girişimcilik faaliyetlerinden yararlanılır. Sosyal girişimcilik genellikle kar amaçsız kuruluşlar aracılığıyla giderilir.