0
Arabuluculuk, tarafların kendi çözümünü üreterek masadan kalktıkları bir süreç. Bu nedenle anlaşma halinde tüm taraflar kazanıyor.
Olaya işçi-işveren uyuşmazlıkları bakımından yaklaştığımızda ise kazanan tarafların başında işveren geliyor. İş davalarının istatistiklerine bakmak bile bu sonuca ulaşma için yeterli.
İşverenin "Davada" Kazanma İhtimali: Yüzde 18,1
Adalet Bakanlığı istatistiklerinde iş davaları bakımından en güncel ve ayrıntılı veriler 2016 yılına ait. İstatistiklerde; zamanaşımı, yetkisizlik, feragat gibi nedenlerle davanın reddi ile tam veya kısmen davanın kabulü kalemlerine yer verildiği gibi davanın sulh olma ve başka adli birime gönderilme gibi diğer nedenlerle sonlanması da bulunuyor. Durum karmaşıklaştırılmadan davanın kabulü ya da reddi bakımından incelediğinde, işçinin kazanma oranının çok fazla olduğu açıkça görünüyor.
Örneğin, en çok karşılaşılan iş davası türü olan alacak davalarında 2016'da verilen kararlardan 19.582'si işveren lehine davanın reddi yönünde olmuş. İşçi lehine davanın kabulü yönündeki karar sayısı ise 73.240. Yani işçinin kazandığı dava sayısı işverenin kazandığı dava sayısının yaklaşık 4 katı.
Tespit davalarında ret kararı sayısı 11.027 iken, işçi lehine kabul kararı sayısı 27.332. Tazminat davalarının ise 2690'ı reddedilirken 11.200'ü kabul edilmiş.
Özetle işçi lehine sonuçlanan dava sayısının kat kat fazla olması, tüm iş davası türlerinde söz konusu. Zaten tüm iş davalarının toplamında, davanın reddine yani işverenin lehine karar verilme oranı yüzde 18,1 (Adli İstatistikler, 2016).
İşverenin Kabusu: Sürpriz "Davacıklar"
İşverenin kazanma ihtimali düşük olduğu gibi, uyuşmazlığın mahkemeye taşınması halinde birden fazla "davacıklar" da doğabiliyor. Örneğin işçi, tazminat ve alacak davalarını birlikte ve ayrı ayrı açabiliyor. Veya işçiye belli bir miktarda ödeme yapıldıktan sonra, ödemenin eksik yapıldığı gerekçesiyle sonradan sürpriz davalar çıkabiliyor. Ayrıca işçinin alacağına kavuşabilmek için ücretin gerçekte ve bordroda farklı olduğu iddiasıyla cezai işlem yapılması talebinde bulunduğu da sıkça görülüyor.
Yani olay mahkemeye taşındığında işverenin kendisini güvende hissedebilmesi mümkün değil.
Arabuluculukta Sürpriz Yok, Tam Hukuki Koruma Var
Oysa arabuluculukta; harçlar, bilirkişi ve diğer dava masrafları olmadığı gibi tüm meseleler birkaç saat içinde çözülüyor. Üstelik "tam bir hukuki koruma" sağlanıyor. Çünkü anlaşma metni, arabulucunun da imzasıyla kesinleşmiş mahkeme kararı niteliğini kazanıyor. En önemlisi de üzerinde anlaşılan hususlar hakkında taraflarca dava açılamıyor (Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu md. 18/5).
"Gizlilik" Olması Büyük Avantaj
İşveren için arabuluculuğun bir başka avantajı da "gizlilik ilkesi" ile yürütülmesi. Buna göre, arabuluculuk faaliyeti çerçevesinde sunulan bilgi ve belgeler ile diğer kayıtların gizli tutulması gerekiyor. Taraflarca aksi kararlaştırılmadıkça kural olan bu gizlilik, arabulucuyu ve taraflar ile sürece katılan diğer kişileri bağlıyor. İhlali halinde ise hapis cezası yaptırımı olabiliyor.
Böylece her arabuluculuk süreci ayrı ve gizli ilerlediğinden, diğer uyuşmazlıkları bağlamıyor ve sonuçlar birbirine emsal olmuyor.
Kısacası, belki de iyi bilinmemesi nedeniyle temkinli yaklaşılan arabuluculuğun işverenler için çok sayıda avantajı bulunuyor. Önyargısız incelemesinde ve uygulamasında fayda var.