1914 yılında başlayan 1. Dünya Savaşı, arkasında yüzbinlerce ölü ve yaralı bıraktıktan sonra 1918'de sona ermiştir.

30 Ekim 1918 tarihinde imzalanan Mondros Mütarekesi'ne göre, ülkemiz işgal edilmeye başlanmıştır.

Mustafa Kemal Paşa, 19 Mayıs 1919 günü Samsun'a ayak basmış ve o andan itibaren, ülkemizin geleceği için düşmanlardan kurtarılması için büyük bir mücadele başlatılmıştır. Her il ve ilçede 'müdafaayı hukuk' cemiyetleri kurulmuş olup halk, bu cemiyetler vasıtasıyla düşmana karşı direnmeye başlamıştır.

1. Dünya Savaşı sonrasında Kastamonu işgal görmemiş; ancak Kurtuluş Savaşı'nın insan kaynağı ve diğer lojistik desteklerin büyük bir kısmı bu bölgeden sağlanmıştır.

Kastamonu Müdafaa-i Hukuk Hanımlar Cemiyeti tarafından Zekiye Hanım'ın başkanlığında bir miting gerçekleştirilmiştir.

Bu miting kadınlar tarafından tarihte ilk defa yapılan kadınlar mitingi olmuş, tarihte yerini almıştır.

Kastamonu Kadını mevcut yönetimin artık kendilerini ve vatanına sahip çıkmadığını görmüş, Atatürk'ün yanında yer almışlardır.

Anadolu ilk uyanışın önderliğinde kadınların çok önemli bir yeri vardır.

Miting tertip komitesi başkanı Zekiye Hanım, meydanı dolduran kadınlara şöyle seslendi:

'Hanımlar! Büyük felaketlerimiz önünde evlatlarımızın, kardeşlerimizin kanıyla suladığımız yurtlarımızın işgaline, kardeşlerimizin felaketine susacak mıyız- Hayır hanımefendiler! Mağlubuz, silahımız yok, fakat göğsümüzde imanımız, Allah'ımız var. İşte biz de imanımıza ve Allah'ımıza istinaden haksızlara haksızlıklarını yüzlerine vurur ve cihan huzurunda ilan ettikleri adaleti talep ederiz.'

Kastamonu'da 10 Aralık 1919 yılında düzenlenen ilk kadın mitingi sonrasında Padişaha, Sadrazama, İngiltere Kraliçesi'ne, ABD Başkanı Wilson'un eşine, Fransa Cumhurbaşkanı Poincare'nin eşine telgraflar çekilmiş yapılan işgaller ve zulümlerden bahsedilerek bu işgallerin durdurulmasının gerekliliğinden bahsedilmiş, işgaller kınanmıştır.

10 Aralık 1919 çarşamba günü Darülmuallimat (Kız öğretmen okulu) bahçesinde üç bin kadar ziyade Kastamonulu kadın bir araya gelmiş; ülkemizin işgalini ve yapılan insanlık dışı vahşetleri şiddetle protesto etmiştir.

Atatürk'ün kadınlar hakkında söylediği birkaç sözü...

- Ey kahraman Türk Kadını, sen yerde sürünmeye değil, omuzlar üzerinde göklere yükselmeye layıksın.

- Dünya da her şey kadının eseridir.

- Kadınlarımızın genel görev ve çalışmalarda paylarına düşen işlerden başka, en önemli, en hayırlı, en faziletli bir ödevleri de 'iyi anne' olmalarıdır.

- Milletin kaynağı toplum hayatının esası olan kadın ancak faziletli olursa görevini yerine getirebilir.

- Bizim sosyal toplumumuzun başarısızlığının sebebi, kadınlarımıza karşı gösterdiğimiz ilgisizlikten ileri gelmektedir. Yaşamak demek faaliyet demektir. Bundan dolayı bir sosyal toplumun bir organı faaliyette bulunurken diğer bir organı işlemezse o sosyal toplum felçlidir.

- Kadınlarımız erkeklerden daha çok aydın, daha çok verimli, daha çok bilgili olmak zorunluluğundadır. Gerçekten ulusun anası olmak istiyorlarsa böyle olmalıdırlar.

- Toplumdaki başarısızlığın sebebi, kadınlarımıza karşı gösterdiğimiz ihmal ve kusurdan doğmaktadır.

- Büyük başarılar, değerli anaların yetiştirdikleri seçkin çocukların yardımıyla meydana gelir.

- Kadınlarımız eğer milletin gerçek anası olmak istiyorlarsa, erkeklerimizden çok daha aydın ve faziletli olmaya çalışmalıdırlar.

Kastamonu'n ölümsüz Türk Kadınlarından iki örnek...

Şerife Bacı (Ö. 1921)

Şerife Bacı, Kurtuluş Savaşı'nda yaşlı kadın ve erkekler ile birlikte İnebolu'da bulunan cephaneleri Ankara'ya götürülmesinde çocuğu ve kağnısıyla yer alırken kış şartları nedeniyle Aralık 1921'de donarak öldü... Anlatılan odur ki, cephane ıslanmasın diye battaniyesini bebeğine değil cephaneye sarmıştır..

Halime Çavuş

Kastamonu'da doğan, anne-babasının 'kızım gitme' şeklinde yalvarışlarını dinlemeden mücadeleye katılan Halime Çavuş, uzun yıllar Halim Çavuş zannedildi. Kurtuluş Savaşı'na giderken erkek kılığına girdi, erkek gibi tıraş oldu, saçını kazıttı ve kimseye kadın olduğunu söylemeden Türk askerinin arasına karıştı. Mühimmat taşımada birçok görev yaptı. Düşmanın açtığı ateş sonucu bir ayağı sakat kaldı. İnebolu'dan cepheye cephane taşırken Mustafa Kemal Paşa'ya rastladı. Ancak rastladığı kişinin O olduğunu bilmiyordu Mustafa Kemal Paşa 'Sen üşüyor musun böyle?' diye sordu. 'Bey, 100 bin kişi kurtulacak. Ben öleceğim de ne olacak?' dedi.

Yaşadığımız her şeyde Atatürk var...

Hayatımızın her alanında...

Ve özgürlüğümüzün en can damarı Atatürk...

Bize bu vatanı canlarını ödeyerek veren tüm şehitlerimizin, Atamızın ve emeği geçen tüm büyüklerimizin önünde saygıyla eğiliyoruz.

Bin yılın tek devrimcisi Ulu Önder Atatürk ruhu şad olsun...