Yorgun bir günün ardından eve geldiniz, akşam yemeğinizin yanında izleyecek bir şeyler ararken karşınıza çıkan film türleri arasında geziyorsunuz. 'Hayır, bu yeterince iyi bir senaryo değil', 'Bu yönetmenin bir tane bile ödüllü işi yok'. Gerçekten her zaman bunları sorguluyor muyuz? Bazen sadece para kazandırmak için çekilen, hiçbir derinliği olmayan filmleri hepimiz izliyoruz. Zaten bu filmlerin para kazandırmasının en önemli sebebi de bu. Peki belli bir izleyici kitlesine hitab etmeyen, üzerinde çok da fazla düşündürmeyen bu filmler, hayatımızdan 2 saat çalmaktan başka neler yapıyor?

Zamanınızı nasıl daha iyi değerlendirebilirsiniz, iyi bir film seçerken nelere dikkat etmeliyiz diye devam eden bir yazı çok daha zekice olurdu. Fakat her birimizin sanat üzerine derin düşüncelere dalmadığı, toplumsal bir sorunun kaynağına parmak basmayan bu filmler, aslında sandığımız kadar az şey anlatmıyor. Bir yönetmen ne kadar çok ödül alsa da, kafasında kurduğu dünyayı ne kadar iyi yansıtsa da her insanın bir filmden alacağı şey çok farklıdır. Örneğin 'Joker' filmini duymayanınız yoktur. Kimileri arkasında çok önemli bir sanatsal temel barındırdığını düşünse de, kimilerine göre sadece daha sıkıcı çekilmiş bir çizgi roman filminden öteye gidemiyor. Ben kendi fikrimi ise söyle açıklıyorum; herkes bir film izlerken hayatından izler bulmayı sever, karakteri kendi ile özdeşleştirir. Filmin derinliği de, izleyiciye ulaşma şansı da bana göre tam burada başlıyor. Algımız o konuya ne kadar açıksa, bir şeyler hakkında düşünme ve filmden etkilenme oranımız da o kadar artıyor. Fakat yine de kendi almak istediğimiz kısımları alıyor ve belki de kimsenin önem vermediği kısımlardan çok derin anlamlar çıkarabiliyoruz. Bu da doğal olarak kişiden kişiye değişiyor. Yani aynı filmi beğenmek bile herkes için farklı bir anlam taşıyor.

Bir animasyon filmi, sanılanın aksine sizin için diğer bütün türlerden daha derin olabilir. Anlatılmak istenenin ne şekilde anlatıldığı da burada izleyicinin film tercihini belirliyor. Yani sanat da, filmin size sunduğu farklı bakış açısı da sizin beyninizde bitiyor. Basit bir senaryo ile, izleyiciyi sıkmadan çekilen ve belki de tek amacı para kazandırmak olan bir film, izlerken size kendi hayal gücünüzü serbest bırakma fırsatı veriyorsa, o zaman size bir şey katıyor demektir. Bir 'sanat' filminin de gerçek anlamı tam olarak izleyicinin algısına kalıyor.

Belki de o gün hiç bir şeyden hiç bir anlam çıkarmak istemiyorsunuz. Sadece biraz günlük hayattan uzaklaşmak ve kendinizi farklı bir dünyada, bambaşka insanların hayatlarına dahil hissetmek hoşunuza gidiyor. Bu da sizi daha az zeki yapmıyor, her insanın birbirinden farklı olduğu gibi, bir insanın da her anı birbirini tutmuyor. Bu filmler de, farklı bir anda tekrar izleyip belki bambaşka anlamlar çıkarmak için bizi orada bekliyor.