12 Eylül darbesinin mimarı Kenan Evren 'Başörtüsü farz değildir' derken, cami kürsüsünden ona cevap veren Ahmet Akın Çığman Hocaefendi, yapılan davet üzerine Paşa'nın yanına gitmişti. Orada da çekinmeden bildiklerini bu kez yüzüne karşı anlatmıştı. Evren karşısında korkmadan Hakkı ve hakikati anlatan Çığman Hoca, 'Hakkında nass olan meselede ictihad yapmaya cevaz yoktur' Mecelle kaidesini hatırlattıktan sonra 'Allah'ın ayetlerini inkar edenler kafir olur' deyivermiş. Evren bu görüşmeden sonra ayeti inkar eden bir üslup içine girmedi.
Başkan Recep Tayyip Erdoğan Pınarhisar cezaevinde yattığı günlerde Ahmet Akın Çığman Hocaefendi, merhum İslam Alimi Dr. Emin Acar, ile İskenderpaşa Camisinin avlusunda hasbihal ederken konuyu gece gördüğü rüyaya getirdi:
-Hocam rüyamda Reis Bey'i (Recep Tayyip Erdoğan) gördüm. Bir dağın tepesinde idi. Dağın etekleri tıklım tıklım dolu. Reis Bey'in elinde Kur'an-ı Kerim vardı ve sallıyordu.
Nur içinde yatsın Emin Acar Hocaefendi tebessüm ederek 'O'na hüküm verilecek. Bu devlet ricali görevidir. Devletin başına geçerek millete hizmet edecek' diye yorumladı rüyayı.
Muhterem Mehmet Arslan'ın aktardığı bilgiye göre Dr. Emin Acar Gezi olaylarının yaşandığı günlerde Başbakanlık'ta Recep Tayyip Erdoğan'a giderek 3,5 saatlik bir görüşme yaptı. Söylenen şuydu:
-Artık açıktan tebliğ yap. İyiliği emret, kötülükten nehy et. Korkma ve (oy kaygısıyla) telaş etme Allah'a iman edelim. Rabbim köpeklerini susturur. Onun için Melei A'la'yı çok oku.
Görüşme tarihi Erdoğan'ın dershaneler üzerinden başlayan tartışmalarla cemaat tasfiyesine başladığı dönemden sonra Batı aleminin ve terör örgütlerinin kendisini açıktan hedef aldığı günlere rastlıyor.
Görünen zahir, görünmeyen Batın… Zahir'de olan biten yazılıyor çiziliyor. Mücadelenin zahir de olanı kadar Batın'da olanı da var.
Merhum Necmettin Erbakan hocam gibi makine profesörü olmuş, hayatı matematik gibi değerlendiren hatta kapatma davası savunmalarında bile matematik kurallarına sık sık atıfta bulunan bir siyasi kimliğin güvendiği Hocaefendiler'e batın ilmiyle ilgili başvuru yapması, onların yönlendirmelerini almasına şahit olmuştum. Onlardan RP'nin kapatılacağını öğrendiğinde 'Kader çizgisinde bir nokta' yorumunu yapmıştı. Elbette hizmetinde bulunduğumuzda filkete (çegelli iğne) ile fanilasına tutturulmuş bir muska taktığını görmüştüm. Nazara inandığı kadar, büyüye karşı korumasını da almıştı. Bir çok alim, cin şerri, tılsım, büyüye karşı korunması için O'nu okurdu. Hocam da onlara danışır hatta başvururdu. Hatta büyük bir örgütün liderliğini yaparken görevinden ayrılmak isteyen yeğenini, zorla Hocaefendiler'e götürmüş üzerinde Cin şerri, büyü olup olmadığına baktırmıştı.
Erbakan Hocamın; 'Büyülenmiş', 'Efsunlanmış', 'Şaşırmış', 'Şaşkın' sözlerini hatırlarsınız değil mi ? Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'a büyü yapıldığını iddia ederek, ''Bir doktor gözüyle bakarsan, bunlar büyülenmiş. Samimiyetle söylüyorum, insanlar büyülenirse bu kadar şaşkına döner. Bu büyülenmiş gömleksizler milli menfaatlere aykırı ne varsa bir bir yerine getirmeye çalışıyorlar''demiyor muydu? (11.6.2003 tarihli haftalık basın toplantısı)
İnsanlar güldü, geçti. Siyasi bir demeç, suçlama olarak algılandı. Halbuki 2002 yılından bu yana Başbakan, Reisi Cumhur, Başkan Recep Tayyip Erdoğan'ın başına böylesine ne kadar büyük müsibetler geldi ki yollarına kurban olduğum Hocaefendiler, alimler geceleri yatmayı kendilerine haram eyleyip, Mele-i A'la'yı okudular da okudular.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, İsmailağa cemaati olarak bilinen Nakşibendi tarikatının şeyhi Mahmut Ustaosmanoğlu'nu ziyaret etmişti.
Bu yazıyı okuyan bir kişinin 'efsane, mistik duygular, metafizik kaygılar' dediğini duyar gibiyim. Ancak bilin ki 15 Temmuz'da zahirde kurşunların, bombaların altında can veren şehitlerimiz, buğday başağı gibi yere düşen gazilerimiz olduğu gibi batında da şehitlerimiz ve gazilerimiz vardı. 15 Temmuz madden olduğu kadar manen de savuşturulmuş bir beladır.
Bakalım isterseniz:
Eski Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek 24 Temmuz 2016'da CNNTürk'te Hakan Çelik'in sunduğu programda 15 Temmuz gecesine ilişkin açıklamalarda bulunmuştu. Gökçek şunları söylüyordu: 'Size çok komik gelecek ama bunu enteresan bir metotla yapıyor. Üç harflilerle yapıyor. Herkes bundan sonra biraz da onu tartışsın. İnsanları cinlerle esir alıyor. Bakın etrafımızda birçok insanın belli konularda esir alındığı aşikardır. Böyle bir kabiliyeti var. Haşhaşiler denmesinin nedeni bu. İnsanlar büyüleniyor ve esir alınıyor. Bana da getirdiler verdiler bir dönemde. Onun (Fethullah Gülen) böyle ufak altın şeyi var. Altın değil de değerli bir metali var ondan dağıtırlar. Derler ki 'bu üzerinde olduğu takdirde sen her şeyden korunursun.' Bir de cevşeni var. içinde de belli bir takım formüller vardır. Bunlarla insanları etkileyip esir alıyor.' (https://www.youtube.com/watch?v=XGi3UJKMi3Q)
Gökçek'in belirttiği madalyon yakalanan bir çok FETÖcünün üzerinde çıktı. Gümüş madalyonun üzerinde Kuran-ı Kerim'de anlatılan Ashab-ı Kehf'in (Yedi uyurlar) cennetle müjdelenenler 'Yemliha, Mekselina, Meslina, Mernuş, Debernuş, Sazenuş, Kefetatayyuş' ile onlarla birlikte olan köpeğin ismi olan Kıtmir yazılı. Madalyonun yanı sıra 'Kıtmir Duası' diye bilinen hususi bir dua bulunuyor. Kalem Suresi'nin iki ayeti (51-52)olan Nazar Ayeti (Gerçekten o küfredenler Kur' anı işittikleri zaman az kalsın seni gözleri ile yıkacaklardı. O mutlaka mecnundur diyorlar. Oysa Kur' an bütün alemler için uyarıcıdır.)
FETÖ'nün dağıttığı madalyon
Kolyenin arka yüzünde Akabe tepesimde Hz Muhammed Efendimize ilk biat eden Medineli ensarlardan altı önemli sahabenin (Ebu Ummame Esad bin Zürare, Avf bin Haris, Rafi bin Malik, Kutbe bin Amir, Ukbe bin Amir, Cabir bin Abdullah bin Riab) isimleri yazılıdır. Ele geçen FETÖ militanları bir çoğunun üzerinden olan bu madalyon ve dua ile ilgili şu not ise dikkat çekicidir: 'Hocaefendi'nin (!) tavsiye ettiği üzere duanın ve isimlerin taşınmasında ve okunmasında fayda vardır. Şifa ve inayet Allah'tandır.'
FETÖcülerde yakalanan Kıtmir yazılı dua
Öte taraftan Şia'da da var olan Bediuzzaman'ın tavsiye ettiği bir çok Risale-i Nur talebelerinin okuduğu hatta Güneydoğu'da bir çok medresede okutulan Cevşen-i Kebir ile ilgili tahrifat iddiası var. Örgüt mensupların yakalanmasında ele geçen FETÖcülerin okuduğu Cevşenlerin tahrif edildiği, içine sıkıştırılmış bazı ifadelerle 'büyüleyici ve cemaate bağlayıcılığın sağlandığına' ilişkin iddialar var. Bunun alimler, Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından açıklığa kavuşturulması, tahrifat iddialarının açıklığa kavuşturulması gereklidir.
15 Temmuz'da bazı savcılık ifadelerine de giren 'Sarıklı, beyaz cüppeli' ihtiyarlar mevzuu üzerinde yorum yapmadan bana ilginç gelen çok konu var, onları da kısaca anlatayım. Örneğin 15 Temmuz gecesi vurulan ünlü bir istihbarat komutanı sabaha kadar dünya Kur'an okuma birincisi bir hafızın evinde kalıyor. Onun koruması altında. O gece tedavi gördüğü iki hastanede öldürülmek istenmesine karşı Hafız'ın evinde sabahlıyor, tedavi altına alınıyordu. O gece Jandarma genel komutanlığını kurtarmak isteyen komutanlar camiyi harekat merkezi yaparak askere komuta ediyordu. FETÖcü pilotların kullandığı savaş uçakları kaç kez sorti yapmasına rağmen Hisarcıklıoğlu Camii'ni vuramadılar, bombalayamadılar? O gece rehin alınan Albay Güven Sağban'ın karın bölgesine ateş eden FETÖcü albayın silahının ateş almamasını kim izah edecek?Emniyet Genel Müdürlüğü Terörle Mücadele Daire Başkanı Turgut Aslan'ın başından vurulmasına, aylarca ölüme direnmesine ne diyeceğiz. Saraçhane'de kurşunlar yağmur gibi yağarken gidip süs havuzunda şehadet için abdest alarak karşı darbecilere karşı koyanlara ne diyeceksiniz ? Bunların hepsine takdir demez miyiz? Kaderin üzerinde bir kader var demez miyiz ? Aldıkları duanın kendilerini koruduğunu görmez miyiz ?
Tekrar edeyim. Tarikatlar, cemaatler konusundaki hassasiyetimi 14 Ağustos 2018 tarihli 'İmamı Şaşani' yazımda açıkça belirtmiştim:
'Tarikatlar devlet yönetmez, devlette söz sahibi olmaz. Devlette çalışan müritleri, dervişleri, müntesipleri vardır, olabilir. Onların gönül sigortası olan tasavvuf sayesinde motivasyonu, çalışma ahlakını, beytül malı korumayı öğrenirler. Onlar devlete hizmet eder. Dünya yoktur tekkede. Benlik yerle birdir. Hiçlik makamı istiyorsan ordasın. Zaten başka makam vermezler adama…/...Bir tasavvuf hareketinin, bir cemaatin elinde Türk bayrağı, vatanın birliği ve bütünlüğü için sokakta, caddede, meydanda, müdafaa nerede varsa orada hazır kıta asker gibi duran 'Vatan sana canım feda' derken, vatan sevgisinin imanın bir parçası olduğunun bilincinde olan, kahrolsun emperyalistler, kahrolsun Siyonistler derken ABD ile birlikte İngiltere'yi, Almanya'yı, Fransa gibi İslam düşmanlarını kastediyorsa, dışı Anadolu evladı içi gavur aşığı değilse, emrolundukları gibi dosdoğru iseler başımın üstünde yerleri var. Vallahi de billahi de ellerinden yüreklerinden öperim o dervişlerin…'
Bu mantıkla hareket eden tasavvuf geleneğiyle büyüyen savcıların Ankara'da İstanbul'da soruşturma başlatarak15 Temmuz gecesi vatan ve millet yanında hazır bulunduklarını TÜRKSAT'da bürokratların, oyunları bozmak için can verdiklerini görmezlikten gelemeyiz.
Geçenlerde tasavvufun 'ölmeden önce ölünüz' rüknünü hayatına kandil yapan, bir çok alimin, gönül ehlinin yol arkadaşlığını yapan bir mühendis büyüğümüzün yanında şunu sordum:
-Neden alimler, hoca efendiler sabahlara kadar Mele-i A'la'yı okudular. ?
Saffat Suresi'nin 8-9 ayetinini mealini okudu bana: 'Onlar, mele-i a'layı (ileri gelen melekler topluluğunu) dinleyemezler. Kovulmaları için her taraftan taşa tutulurlar. Onlar için sürekli bir azap da vardır.'
Devam etti:
'O gece çarpışma manen oldu ilk önce. Onların göğsündeki haçı çıkarttılar. Yahudi cinler marifetiyle yaptıkları tüm oyunlar, o gece Rabbimin ismiyle boşuna çıkarıldı. O adam (FETÖ lideri) Yahudi Cinleri kullanıyor. 15 Temmuz gecesi her alim bir füzeydi sanki. Ayeti kerimede geçen bir kelime var: Yakıcı bir alev onu takip eder…Buradaki (şihabün) kelimesine dikkat edelim. Bugün İran'da 'Şahap' füzeleri yapıldı. O gece alimler öyleydi. Bundan sonra sayın Erdoğan için üç aşama vardır: Fetih(İnna fetahna Ieke fetham mübına/ Şüphesiz biz sana apaçık bir fetih verdik.), Nusret (Ve yensurakeIIahü nasran azıza/AIIah sana, şanIı bir zaferIe yardım etsin.) veAziziyet(Aziz İsminin sıfatları ile sıfatlanmış, O'nları haiz olan, yaşamında O'nlarla hallenen)…Bundan sonra Fetih Suresi'nin ilk üç ayeti kerimesini devamlı okuyun. Tesbihat yapın.'
Demek ki FETÖ lideri 15 Temmuz gecesi Yahudi Cinleri kullandı. Kullanmaya da devam ediyor.17 Aralık darbe girişiminin başarısız olmasından sonra Fetullah Gülen'in Pensilvanya'da ettiği bedduanın cifir hesabıyla hazırlandığı, beddua sahibini perişan edecek bir kabala ritüeli, cinni bir beddua olduğu belirtilmişti. Seremoni de kullandığı üç harflilerin seremonisi…
Beddualara karşı gelen isimsiz, ünvansız, makamsız, mevkisiz alimler, gönül ehli mutasavvıflar…Görünmez kahramanlar…'Bizi Yoksay' dedikleri için yazmıyorum isimlerini…Yoksa hepsi aramızda, kiminin ise tasarruf eden halleri yanı başımızda.
Bunları duyunca, öğrenince 'İyi ki Diyanet'in eline kalmamışız' diye dua edesi geliyor insanın.