0

Eğitim sistemimizdeki olumsuzluklar eğitimsizliğimizin acı yüzünün göstergesidir. Bilgisizliğin getirisi olan 4+4+4 eğitim sistemi karanlıkları çağrıştıran korkunç tuzaklarla doludur. Küçük kızların bedenlerini, ruhlarını kuşatan yasal engeller, töre denilen sosyal baskının kaynağıdır. Küçük gelinler, küçük anneler eğitimsizliğin dinmeyen, kanayan bir yarasıdır.

"Kızlar hocaya, oradan kocaya" söylemi ile okulsuzluğa yönlendirilmek, emir kulu ve ümmetçi yetiştirmek bu sistemin getirisidir. Amaç, kız çocuklarını eve kapatmak, erken evliliklerle çocuk kadın sayısını arttırmaktır. Dini eğitimle köreltirken; bilimsel ve çağdaş eğitimden uzaklaştırmaktır. Ayıp, günah gibi yersiz savlarla kızlarımızın eğitim yolunun önü tıkanıyor.

Kırsal kesimlerde adet görmeye başlayan 14-15 yaşındaki kızlar "teyzem geldi / halam geldi.." şifreleriyle bedensel gelişimlerini kulaklara fısıldamaya korkar oldular. Çünkü adet gören kız çocuğu evliliğe hazırdır diye düşünülüyor. Kırsal kesimdeki anneler/babalar, öğretmenler, imamlar ve muhtarlara sosyal gelişim eğitimi verilmelidir. Özellikle çocuk hakları, sosyal ilişkiler, sağlık ve davranış bilinci eğitimi ile düşünce yanlışlıkları giderilmelidir. Kırsal kesimlerdeki yetişkinlerin duyguda, düşüncede ve algıda bilinçlenmeleri eğitimle olabilecektir.

Günümüz eğitim sistemindeki içerik ve uygulama yanlışlıkları kırsal kesimdeki çocuk kızlar için bir tuzaktır. Bu sistemin sonucunda çocuk işçi sayısı artacak, çocuk kadınlar çoğalacak ve çocuk annelerin dramı çığ gibi büyüyecektir. Çocuk yaşlarda evlilik "insan hakları ihlalidir" 18 yaş öncesi evlilik, cinsel istismar ve şiddet insan haklarına aykırıdır. Medeni kanunda evlilik yaşı 18'dir. Çok özel ve zorunlu durumlarda mahkeme kararıyla, bir yaş geriye alınabiliyor. Yasaların bu bağlayıcı kurallarına uyulması gerekmektedir.

Çocuk anneler / çocuk gelinler, kırsal kesimlerde bilinç yokluğunun getirisidir. Yoksulluk, çevre baskısı, zorbalık, berdel (değişim), başlık parası ve inanç gibi dürtülerin çoğaltıldığı çözümü zor kanayan yaralardır. Ülkemizin genellikle Doğu ve Güneydoğu bölgelerinde görülen istenmez acı dolu yönümüzdür. Sorunun kaynağı eğitimsizliktir. Türkiye'de İslami oligarşi kırsal kesimdeki kızların bireysel özgürlüğünü engelliyor. Küçük kızlar çağdaş dünya yaşamından uzak tutuluyorlar. 1. , 2. , 3. , 4. kadın olarak, başlık parası, berdel, baskı vb. nedenlerle yaşlı erkeklerin hareminde yaşamın acı dolu karanlığında boğuluyorlar. İşte eğitimsizliğin acı yüzü budur…

ÇYDD eski Genel Başkanı, ışıklar içinde olsun Türkan Saylan, kızları bu evlilik ve okulsuzluk tuzaklarından kurtarmak için yoğun çalışmalarda bulundu. Binlerce kızımızı okul, yurt, burs olanaklarıyla yaşamın aydınlık yüzüne taşıdı. Eğitimine ışık olduğu binlerce genç kızımız Türkan Saylan'ın "Kardelenleri" oldular. Onlar diğer kızlara örnek, yaşama ve geleceğe umut oldular. Bütün baskılara, zorlamalara göğüs geren Prof. Dr. Aysel Çelikel ve ÇYDD; Anadolulunun umutsuz kızlarına umut olmaya devam etmektedirler. Çalışma ve başarılarıyla ulusal ve uluslar arası dünyamızda, sesleri duyulan ÇYDD ve Sn. Çelikel'in eğitim hizmetleri tüm sivil toplum kuruluşlarımıza da örnek olmuştur.

18 yaş öncesi kızların evliliğini "masumane" olarak görmek yanlıştır. "Kötülük olsun diye evlendirilmiyorlar" deyişi de sığ, bilinçsiz ve bilgisiz kavramlardır. İmamlara medeni kanunun sosyal ilişkiler, insan hakları / çocuk hakları gibi konularında eğitim verilmelidir. Yanlışa, aykırılığa zaman ve zemin hazırlamamalıdırlar. Kızlarımız korku, kaygı, baskı ve şiddetten uzak tutulmalıdırlar. Onları demokrasinin aydınlığından karanlığa sürüklememeliyiz. Çocukluklarını yaşamalı ve olgunlaşmalıdırlar. Geleceğin anneleri gözyaşlarıyla büyümemelidirler.

Eğitim sisteminde yaşanılan olumsuzlukların yarattığı komedi, küçük anneler dramıyla trajikomediye dönüşüyor. İçimiz acıyorken kırsal kesimdeki kızlarımızın canı yanıyor. Birçok köyümüz "taşımalı eğitim savıyla" okulsuz olup imama terk edildi. Küçük kızlara, "cennet anaların ayakları altındadır" öğüdü verilerek, analığın kutsallığı anlatılıp "küçük anneler" ordusu kurulmaya çalışılıyor. Töre kurallarının acımasızlığıyla baskı, şiddet ve korkuyla erken ölümler, intiharlar, cinayetler süregeldi.

Ülkemizde eğitim ağacı tüm Anadolu'da yeşermedikçe; akılcı, bilimsel ve çağdaş eğitimin uygulandığı bir sistem uygulanmadıkça insanımızın canı çokça yanacaktır. Çocuklarımızın geleceği ile oynanıyor. İktidar kendi ideolojisine uygun bir eğitimi uygulamakla ümmetçi bir toplumu yeniden yaratmanın savaşını veriyor. Dünya devletleri eğitimdeki başarılarıyla övünüyorken, bizler OECD ülkeleri arasında sondan üçüncüyüz. Yani, ileri ülkelerin gerisinde, geri ülkelerin en önündeyiz.