Ak Parti ile ilgili son iki yazımızda ısrarla üzerinde durduğumuz konu vardı. Ak Parti içindeki karışıklıkların işaretlerini vermiştim. Ak Parti içinden parti kurmayları, bakanlar hatta onların ulak olarak gönderdiği gazeteciler, iş adamları 'Ne oluyor?' diye başlayan cümleler ile merak adı altında ayar çekmeye çalıştılar.

Onlara en iyi cevabı Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan Antalya'dan verdi.

'Biz bu yola çıkarken pazara kadar değil, mezara kadar beraberiz dedik. Bırakın gidenler gitsin, hiç umursamayın.'

Demek ki gitmek isteyenler var.

Demek ki gitmek isteyenleri durdurmak isteyen kadrolar var.

Birbiri arkasından konuşan kadrolar var.

'Birbiri arkasından konuşan dava adamı değildir' diyor Erdoğan.

Bu kadrolardan niyet 'Ana kademe'

Ana kademe dediği Ak Parti yönetimi. Başkanlık divanı ve Merkez Karar Yönetim Kurulu üyeleri ve milletvekilleri…

Açıklama net:

'Ben buradan birkaç hususa değinmek istiyorum. Daha çok çalışacağız. Peki, daha çok nasıl çalışacağız. Öncelikle milletvekillerimiz, gerek tüm ana kademe; bir, bütün, kardeşçe olacağız.'

Erdoğan maddeleri sıraladı:

-Kıskanma yok.

-Birbirinin hakkında ileri-geri konuşmak yok.

-Birbirimizin arkasından en ufak bir laf etmeyeceğiz.

-Birbirimizi Allah için seveceğiz, makam ve mevki için değil, Allah için seveceğiz.

-Ve öyle bir dayanışma içinde olacağız.

-Bu sıradan bir parti değildir. Biz bir tüzük kuruluşu da değiliz. Biz bir davayız. Eğer dava isek bu davanın adamları birbirininim aleyhine konuşamaz.

Ayarsa ayar… Raconsa racon… Partisi için korku salmak isteyenlere net ve açık bir cevap…

Erdoğan bu sözleri ne zaman söylüyor. Joe Biden'in ile görüşmesinin ertesi haftasında…

Hani 'Biden ile anlaşalım. Yoksa parti bitecek, vekiller gidecek' diyenlerin ünlü toplantısı vardı ya? Erdoğan, onların gözlerine sokarcasına konuştu.

Erdoğan'ın konuşmasıyla Ak Parti'de her şey bitmiş, etraf süt liman olmuş değil. Esas kriz bundan sonra…

Bunun emareleri var. Olaya bir de şu gözle bakalım:

Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu, Halk TV'de katıldığı programda gündeme ilişkin değerlendirmelerde; 11'inci Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu ve Deva Partisi Genel Başkanı Ali Babacan'a yönelik tespit yaptı:

'AK Parti'den ayrılanlar, kendileriyle beraber o topluluğu taşıyamadılar. Gerek başbakanlık yapmış Ahmet Davutoğlu gibi bir arkadaşın, gerek Ali Babacan gibi uzun yıllar ekonomide etkisi olduğu bilinen bir kişinin ve geçmişte cumhurbaşkanlığı yapan Abdullah Gül'ün... Bunları bir bütün olarak ele aldığımız zaman bu ayrılmaların AK Parti tabanında yüzde 20-30 çözülmeyi sağlayacağını düşünürdüm, ama olmadı.' .

Bu sayın Karamollaoğlu'nun kendi tespiti mi yoksa Kılıçdarğlu'nun 'Dostlarım' dediği 'Millet ittifakı bileşenleri'nin mi tespiti ?

Hangisi daha vahim. Bir de Oğuzhan Asiltürk'ün tarihi çağrısına bu gözle bakın.

Demek ki Ak Parti'de kimseyi götüremediler, demek ki tabanı alıp götüremediler. O zaman iş Ak Parti içine kalıyor. Erdoğan'ı gitmekle, istifa etmekle tehdit edenlere karşı 'Bırakın gidenler gitsin, hiç umursamayın' ifadesi bu yüzden kullanılıyor.

Geçen Ak Parti üzerine yazdığım iki yazı ile ilgili Metin Külünk Bey aradı. Uzun bir konuşma yaptık. Detayları yazmayacağım. Çünkü söz verdim. Ancak kullandığı ve Erdoğan'ın Antalya'da üzerinde durduğu 'Ak Parti sıradan bir parti değildir. Biz bir tüzük kuruluşu da değiliz. Biz bir davayız' sözlerini teyit edercesine şunları söyledi:

'Biz bir davanın adamıyız. Biz merhum Erbakan Hocamızdan çok şey öğrendik. En başta sabrı öğrendik. Gündemimize sadakati de lidere sadakati öğrendik. Sabrediyoruz.'

Ak Parti içinde lidere sadakatin sorgulandığı bir durum var. 2015 yılında 7 Haziran seçimleri öncesi gibi Erdoğan'ın ifadesiyle 'ana kademe'nin huzursuzluğu, içten içe kaynaması var. O dönemde bu kaynamanın faturasını 15 Temmuz'da nasıl da ağır ödedik.

Oldu bitti belirtirim. Ak Parti içinde de hükümette de, bürokrasi de de iki türlü kadro var:

Biri adanmış kadrolar…

Diğeri ise dadanmış kadrolar…

Erdoğan adanmış kadrolar ile yola devam edeceğini söylüyor.

Dadanmış kadrolara ise mesajı açık:

'Bırakın gidenler gitsin, umursamayın…'

'Amenna' diyen kadrolar şimdi soruyor:

-Bırakıp gitsinler de kalan sağlar ne halde?