Kötülük insanın içinden mi gelir kanında mı vardır bilinmez. Kötülüğü yapıp yapıp pişman olanlar var ki evlere şenlik. Pişman olacaksan uslu dur diyesi gelir insanın.
Aslında pişman olup ağlayanların büyük çoğunluğu ‘timsah gözyaşı’ dökmekte ki karşıdan çok belli oluyor böyle olduğu.
İnsanoğlu bu bir kefeye koyamıyorsun da kefenin ağzını da büzemiyorsun da. Kötü sözünü de çekmiyorlar, kötülüğü de yapmaktan vaz geçmiyorlar. O zaman sonuna kadar tadını çıkarsınlar, timsah gözyaşları dökmek yerine.
Nedense insanların pişmanlığının samimiyetsizliği vuruyor yüzlerine. Yarım ağız konuşmalardan ya da aşırı samimiyetli davranışlarından belli oluyor sahtelikleri.
Bir yandan canınızı yakarken bir yandan da etrafa neşe saçacaklar ki asıl kötüyü anlaşılmasın. Hedef şaşırtmayı “Ben döndüm yaptıklarımdan, karşımdaki kabul etmedi.” diye yapamazlar ki sonra.
İnsanları anlamaya da çözmeye de ömrümüz yetmeyecek, o belli oldu ama en azından şerleri de bulaşmaması umulur.
İçinde durduramadıkları bir zehir varken, bu zehri akıtmadan rahat da edemezler ama bundan dolayı da suçlanmak da istemezler ya, tam da bunun içindir timsah gözyaşının imdada koşuşu. Yoksa ellerindeki son dostları da yitirip yalnız kalmakla yüz yüze geleceklerdir ki kim ister bunu?
Yalnız kalma korkusu insanın pişman da eder iyilik meleği de yapar. Aslında çok iyiler de biz görmüyoruzdur. Hep sorun çıkaran taraf olmuş çıkmışısınızdır bir anda. Neden? Diğer tarafta masum gözyaşı var çünkü, neden olsun.
İnsanlar hesaplı canlılar. Diğer canlılarda bu kadar hesap olmadığı için rahatlar. En kötü kendi alanlarını korumak için atağa geçerler. İnsanlar öyle mi ama ya. Her zaman teyakkuzda olmanız gerekir ki hem iğneyi batırıp hem de masum kalınabilsin.
Kısacası aldanmamak gerek, ‘timsah gözyaşları’ bunlar…