Nazım Ünal Yılmaz’ın Galerist’teki ikinci kişisel sergisi Atsız Süvari, izleyicilerle buluştu. Sanatçı, özne-nesne ve insan-hayvan ilişkilerini ele aldığı eserleriyle güç dengelerini sorgulayan görsel bir anlatı oluşturuyor.  
 

Alexander Koch'un sergi için kaleme aldığı katalog metninde, “Nazım Ünal Yılmaz'ın resimleri ne kadar kişisel ve bazen de mahrem görünse de, açıkça zamanımızın konuları içinde şekillenir; sanatçının, biçim verdiği büyük konular, bireysellik ötesinde, kolektif-kültürel ve evrensel. Belki de resim tarzı 1990'lar civarındaki "vahşi" Alman resmine yakın olabilir – ancak içinde doğduğu Doğu geleneğinin hikâyeciliğinden gelen anlatımcılık Yılmaz´ın resimlerinde daha baskın görünüyor.


 

 Yılmaz'ın sergisi kelimenin tam anlamıyla atları süvarilerin elinden alıyor, ve sonuç olarak her ikisinin de nasıl artık iyi bir figür oluşturmadığını gösteriyor. İnsan adamlar zaman zaman kıyamete benzer bir hikâyenin sahnelerinde başsız bir şekilde hareket ederken, atlar hala haysiyetlerinin geri kalanını içlerinde taşıyor, ancak gidecek hiçbir yerleri yok. Kentaur maceraperestlerin günleri sona erdi. Atsız süvari, süvarisiz at, Yılmaz'ın bize hatırlattığı gibi, ittifakları tarihsel olarak oldukça felaket olmasaydı, her ikisine de acımak gerekirdi” diyor.
 

Nazım Ünal Yılmaz, resimlerinde kişisel hikâyesini toplumsal tarihle birleştirerek özel ve kamusal olan arasında hassas bir denge kurar. Poetika ve siyaseti harmanlama yeteneği, dışavurumcu figüratif resim dilini yenileyerek eserlerine hem güç hem de bireysellik kazandırır. Kimlik, milliyet ve kişisel özgürlük gibi temaları işlerken biçimsel tercihleriyle didaktik veya pedagojik olmaktan kaçınır; aksine, Yılmaz izleyiciyi resmin şifresini çözmeye aktif olarak katılmaya davet eder.
 

Fırça darbeleri, ilk bakışta hızla savrulmuş gibi görünse de her biri son derece özenle yerleştirilmiştir. Tatsızlık, zevksizlik, tasarlanmış amatörlük, hoş olmayan renkler ve bulanıklık, her zaman açıkça kasıtlıdır. Beceri ile ona karşı çalışmak arasındaki bu çelişki, sanatçının resim yapma biçimindeki gerilim, güç ve özgünlüğü doğurur. Geniş anlamda ifade etmek gerekirse, Yılmaz’ın eserleri, son derece kişiselleştirilmiş bir ifade tarzının, politik ve bireysel olanı dengeleyen bir mizacın hizmetinde kullanılmasına örnek teşkil eder.


 

Nazım Ünal Yılmaz'ın kişisel ve yer aldığı karma sergileri arasında: Galleria Michela Rizzo, Venedik (2024); Belvedere21, Viyana (2023); Harkawik, New York (2023); Magenta Plain, New York (2021); Exil, Viyana (2020); Tallinn Art Hall (2020); Crone Berlin (2019); Carbon12, Dubai; Kunstraum D21, Leipzig (2018); PSM Galerie, Berlin (2018); Sanatorium, İstanbul (2017); Funktion Room, Londra (2015); Arp Museum, Remagen (2015); Frankfurter Kunstverein (2012); Pilevneli Project, İstanbul (2012); Ve.Sch, Vienna (2011); Gallery C24, New York (2011); Depo, İstanbul (2011); Das Weisse Haus, Viyana (2011); Kunsthaus Stade (2010); Ernst Barlach Museum, Hamburg (2009); Ausstellungshalle, Frankfurt (2008); Forum Stadtpark, Graz (2008); Galerie Kunstbüro, Viyana (2007). Kunstforum BACA, Viyana (2007); Kunsthalle Krems (2007); Kunsthaus Merano, (2006); Borusan, İstanbul (2005) sayılabilir. Yakın zamanda, sanatçının eseri Belvedere Müzesi koleksiyonuna dahil edilmiştir.


 

Sanatçı, 2024 yılında Avusturya Kültür ve Sanat Bakanlığı tarafından verilen Statsstipendium ödülüne layık görülmüştür.
 

Sergi, 22 Şubat’a kadar görülebilecek.