0

Bilindiği üzere 64. Hükümeti kurma görevini Cumhurbaşkanı Erdoğan 17 Kasım 2015 tarihinde Adalet ve Kalkınma Partisi Genel Başkanı Davutoğlu'na vermiş, yeni kabine 24 Kasım 2015 tarihinde, Hükümet Programı ise 25 Kasım 2015 tarihinde açıklanmıştı.

Özellikle hükümeti kurma görevinin verildiği tarih ile yeni kabinenin açıklandığı tarih arasında geçen bir haftalık süre; haber ve spekülasyon açısından yoğun bir dönem olmuş ve bu süreçte Cumhurbaşkanının; Başbakanla senkronize olmalarının çok önemli olduğunu vurgulaması gündemde yer edinmiş ve yeni kabinenin oluşumu hakkında bazı ip uçları vermişti. Kabine listesinin kesinleşmesinin bir hafta sürmesi, kabinede yer alacak bakan isimleri hakkında görüş farklılıkları olduğu şeklinde yorumlanmış olmakla birlikte, daha kısa sürede oluşturulacak bir listenin de farklı eleştirilere muhatap olacağı anlaşılmıştır.

64. Hükümetin profiline baktığımızda; beş Başbakan Yardımcısı ile yirmi bir bakandan oluşan kabinenin yaş ortalamasının yaklaşık 53 olduğu, her bölgenin kabinede temsiline dikkat edildiği ve bu kapsamda İç Anadolu'nun yedi, Marmara'nın beş, Akdeniz ve Karadeniz'in dört, Ege'nin üç, Doğu Anadolu ve Güneydoğu Anadolu Bölgelerinin ise ikişer bakanla(*) temsil edildiği görülmektedir. İl bazında ise; İstanbul, Ankara ve Bursa ikişer bakanla(*) bu listede yer bulmuştur.

Yeni Hükümetin merakla beklenen ekonomi kurmayları açısından bir değerlendirme yapıldığında görünen tablo ise şöyledir (seçim için kurulan 63. Hükümet hariç tutularak): 62. Hükümette ekonomik konularda genel koordinasyondan sorumlu olan Başbakan Yardımcısı Ali Babacan'ın kabine dışı kaldığı yerine 62. Hükümetin Maliye Bakanı Mehmet Şimşek'in getirildiği, boşalan Maliye Bakanlığı'na ise Naci Ağbal'ın atandığı, Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci'nin de kabine dışı kaldığı yerine Mustafa Elitaş'ın getirildiği, Kalkınma Bakanı Cevdet Yılmaz'ın 64. Hükümette de ayni görevine devam etmesi konusunda bir tercih oluştuğu, Başbakan Yardımcısı Lütfi Elvan'a ise; reformların ve yatırımların koordinasyonu ve izlenmesi ile yatırım ortamının iyileştirilmesi görevlerinin verildiği görülmektedir.

Yeni kabinenin oluşturulması sürecinde kimlerin bakan olacağı hususunda yapılan tahminlerin kısmen doğru çıktığı, bazı kulis bilgilerinin ise gerçekleşmediği anlaşılmıştır. Özellikle 64. Hükümetin ekonomi politikasını yürütecek ekip içinde 62. Hükümetin ekonomi politikalarının uygulanmasında görev alan bazı bakanlara yer verilirken, yeni isimlerin de bu kadroya ilave edilmesi; kabinenin ekonomi alanındaki kadrolarda kapsamlı bir değişikliğin düşünüldüğü ancak bunu zamana yayarak risk alınmak istenmediği, iç ve dış ekonomik çevrelerde ve piyasalarda bir tedirginlik ve güvensizlik doğmaması için kısmi değişikliğe gidildiği anlaşılmaktadır. Ancak, bu görevlendirme dizaynı; gelecekte ekonomide ortaya çıkabilecek bir sıkıntıda veya görüş ayrılığında ekonominin patronunun da değişebileceği ihtimalini akla getirmekte ve zaman zaman gündeme gelen ve yasal değişiklik gerektiren; yeni bakanlıkların kurulması, mevcut bakanlıkların bölünmesi veya birleştirilmesi gibi düşüncelerin eyleme geçirilmesi aşamasında bu ihtimalin de yeniden değerlendirilmesi gündeme gelebilecektir. Ayrıca, Nisan ayında görev süresi dolacak olan Merkez Bankası Başkanı'nın yeniden atanması veya atanmaması olasılığının da bu çerçevede ilişkilendirilmesi sürpriz olmayacaktır.

Diğer dikkat çekici hususları ise şöyle sıralamak mümkündür: Yeni kabinenin belli olmasından bir gün sonra Hükümet Programının açıklanması; kabinede yer alan bakanların bu Programa katkılarının fiilen mümkün olmadığını göstermiş, bürokrat ve teknokrat ağırlıklı bu çalışmaya; konuyla ilgili birikimi olan siyasetçiler ve bazı bakanlar tarafından son şeklinin verildiği izlenimi edinilmiştir.

Hükümet Programının içeriğine bakıldığında; kapsamlı, kulağa hoş gelen, bazı seçim vaatlerini de içeren ve Kalkınma Planı, Orta Vadeli Program, yıllık program gibi resmi iktisadi dökümanlarda yer alan bir çok saptamanın ve hedefin yer aldığı bir metin olarak dikkat çekmektedir. Dolayısıyla, ancak gerçekleştirildiğinde anlam ifade edebilecek bir siyasi niyet belgesi olarak da değerlendirilmesi mümkündür.

Ayrıca, anılan Hükümet Programının 'İstikrarlı ve Güçlü Ekonomi' başlıklı bölümünde; sürdürülebilir bir ekonomik kalkınmayı, ileri demokratik standartlara ve evrensel hukuk normlarına dayalı olarak işleyen adil bir yargı düzenine endeksleyen güncel bir saptamanın yer alması, bir başka ifadeyle; ekonominin, diğer alanlardaki performanslardan ciddi olarak etkilenebileceğinin vurgulanması önemlidir. Öte yandan, söz konusu Hükümet Programında; ekonomi alanında yeni bir döneme girildiği belirtilmekte, ekonomik dönüşüm sürecinden bahsedilmekte, ancak bu kadar önemli olan konunun yeterince altının doldurulmadığı görülmektedir.


(*) Bakanla veya Başbakan Yardımcısıyla