[email protected]

Kovid-19 virüsünün kadınları ya da erkekleri biyolojik olarak daha fazla etkilediğine dair bir bulgu yok. Ancak yapılan araştırmalar gösteriyor ki; kadınlar, erkeklere göre pandemi döneminde toplumsal cinsiyet eşitsizliğine daha fazla maruz kalıyor. SES Eşitlik ve Dayanışma Derneği, yaptığı araştırmalar sonucunda kadınların pandemi döneminde(diğer dönemlerde olduğu gibi) erkeklere kıyasla daha dezavantajlı olduğuna dikkat çekti.

Son yıllarda, hem dünyada hem de Türkiye'de kadın çalışmaları ve hareketleri sayesinde toplumsal düzeyde bir iyileşme söz konusu. Binlerce yıldır emek ve hakları sömürülen, varlıkları hiçe sayılan ve metalaştırılan kadınlar, 20. yüzyıl kolektif hareketleri ile birlikte geçmişe kıyasla toplumsal cinsiyet eşitliği hususunda çeşitli kazanımlar sağladı. Bu değişim ve devinimler ''normal'' zamanlarda makul ve anlaşılır görülse bile pandemi gibi olağanüstü durumlarda henüz yeni yeni oturmaya başlamış toplumsal cinsiyet eşitliği kavramı; ataerkilliğin ve arkaik alışkanlıklarımızın esiri oluyor.

Nitekim UN Women Türkiye tarafından gerçekleştirilen, Türkiye'de COVID-19 Etkilerinin Toplumsal Cinsiyet Açısından Değerlendirilmesi adını taşıyan araştırmaya göre, salgın döneminde işini kaybeden kadınların oranı, erkeklere kıyasla %32 daha fazla. İşveren kadınların kapanan iş yerleri, erkeklere oranla %100 daha fazla. Kadınlar ücretsiz izne erkeklere kıyasla %42 daha çok gönderildi. Ev temizliği ve bakım işlerinde kadınların iş yükü erkeklere oranla %65 arttı. Yemek pişirme ve servis etme oranı ise %150 kat daha fazla oldu. Bu süreçten kadınlar erkeklere göre duygusal ve psikolojik olarak %10 daha fazla etkilendi.

Genelde istatistiklere girmeyen, yer yer emek olarak dahi görülmeyen, kadınların ev içinde ücretsiz emek harcayarak yaptığı işler, pandemi döneminde 4 kat arttı. Aynı araştırmanın verilerine göre ücretli ve ücretsiz toplam iş yükü açısından erkeklerin çalışma süreleri günlük ortalama 1,2 saat azalıp 4,3 saate inerken; kadınların toplam çalışma süreleri günde bir saat artarak günde 5,5 saate ulaştı.

Kadın SES'i projesini başlatarak bu soruna dikkat çeken ve çözüm önerileri getiren SES Eşitlik ve Dayanışma Derneği Kurucu Başkanı Gülseren Onanç; ''Pandemi sürecinde kadınlar uzun yıllardır verdiği mücadele ile elde ettikleri kazanımları kaybediyor. Araştırmaların da ortaya koyduğu üzere kadınların toplam iş yükü ve ücretsiz çalışma süreleri arttı. Bu nedenle kadınlar iş yaşamından çekilmek zorunda kalıyor. Toplumsal cinsiyet eşitliğini sağlamak üzere hükümetlerin yapması gereken tedbirler var. Sadece 8 ülke alınması gereken bu tedbirleri aldı.

SES Eşitlik ve Dayanışma Derneği olarak yaşanan bu sorunlara dikkat çekmek için hem kadınlara hem de erkeklere çağrıda bulunuyoruz: Ev ve bakım işlerinde yardım değil; iş bölümü yapmalıdır. Böylece erkekler hayatın her alanında toplumsal cinsiyet eşitliğinin bir parçası haline gelmelidir. Toplumsal cinsiyet kalıplarını yıkmak hem kadını hem de erkeği özgürleştirir. Sosyal medyada bu konuyu görünür kılmak için herkesi #YükseltSesiniDünyaDeğişsin etiketiyle paylaşım yapmaya davet ediyoruz.'' açıklamasında bulundu.

'Kadın SES'i'nin yükseltilmesi yoluyla karar mekanizmalarındaki kişiler üzerinde etkin olmayı, toplumsal cinsiyet, toplumsal barış ve sürdürülebilirlik, kadın yoksulluğunun azaltılması, kadına yönelik şiddet, kadının politikaya katılımı, iklim adaleti, medya özgürlüğü, kadın ve kız çocuğu mültecilerin sorunlarının giderilmesi gibi acil konulara ilişkin aksiyon alınması yönünde farkındalık oluşturmayı amaçlayan proje; sosyal medyada kadın kullanıcı sayılarının ve temsiliyetinin etkili şekilde artırılmasını da hedefliyor.

Tüm bunların yanında, kadın hareketlerinin ve toplumsal cinsiyet çalışmalarının eril zihniyet perspektifinden basitleştirilmeye çalışılması sık görülen durumlardan biri. Erk iktidar ile, üstenci bir tavırla ''altın tepsi''de sunulmaya çalışılan taleplerin manasız olduğu da vurgulanmalıdır. Zira toplumsal cinsiyet eşitliği, kadınlara erkekler tarafından ''bahşedilen'' bir ''kıyak'' gibi algılanmamalıdır. Nitekim, bu eşitlik hareketleri dışarıdan yalnızca kadınların faydası için yapılan eylemler gibi gözükse de; müreffeh, adil, medeni, demokratik ve uzlaşı üzerinde birleşmiş bir toplum için elzemdir. Unutulmamalıdır ki, bunların tümü toplumun içerisinde yaşayan herkese eşit derecede gerekmektedir.

#YükseltSesiniDünyaDeğişsin