Geçmişten günümüze insanlar ve toplumlar değişimlere uğramıştır. Bu değişimleri ekonomik, siyasal, toplumsal, kültürel olarak sınıflandırabiliriz. Bir algı vardır ki kanımca değişimin temelidir 'mükemmel olmak'. Bu algı din ve ahlak ile eş zamanlı topluma karışmıştır. 'Tanrı'nın sevdiği kul, Tanrı'ya uygun'. Bu düşüncelere ve toplumdaki tabulara uygun olma ihtiyacı mükemmeliyetçiliğin temelidir.
Her şey gibi bu kavram da bulunduğu toplumda evrimleşmiştir. Günümüz insanı için mükemmel olmak mutlu bir hayata eş değerdir. Bugünün gençleri bu düşünce üzerine hayatlarını şekillendirmektedir. Kendisini daha iyi bir hale getirmek, kendisini kendi içinde geliştirmek olması gerekendir. Ancak, günümüzdeki düzende gençler kendi fikirleri yerine, başkalarının belirlediği 'mükemmel' kavramına uyum sağlamaya ve sahip olmaya çalışıyor.
Bunun sebebi sosyal medyadır. Sosyal medyanın yarattığı, bu 'mükemmel' hayatlarla birlikte toplum her geçen zaman 'dahası' için yaşamaya başlıyor. Bazen bu yoğun çaba nedeniyle aslında sahip olduklarından uzaklaşıyor. Daha fazla para kazanmak, daha gösterişli, daha başarılı olmak uğruna, sosyal medyanın etkisinde olan toplum bu değerlerin mutlu bir hayata eş olduğuna inanıyor. Ancak bu inanç, kişinin kendisini yıpratmasından öte bir şey değildir. Daha fazla para kazanmak isteyen bu kişiler, aykırı yollara saparak, borca düşerek, daha gösterişli, güzel olmak uğruna psikolojik ve fiziksel hastalıklarla kendi güzelliklerinden uzaklaşmıştır.
Bu çabalar kişinin kendi sınırlarını zorlaması, kendisiyle yetinmeyi ve mutlu olmayı öğrenmediği sürece vakit ve enerji kaybından başka bir şey değildir. Bana göre teknoloji ve internet günümüz gençlerine mükemmel olma kavramını bilinçaltı aşılamıştır. Bu algı sonucunda da onları kontrolü altına almıştır. Bunun sonucunda kendi özlerinden uzaklaşan, mükemmeliyet takıntısı ve kaygısıyla yaşayan bir jenerasyon yetişmektedir.