Beyaz yalanlar, kuyruklu yalanlar, asla affedilmeyecek yalanlar… Kimimiz bize söylenen yalanları anında fark ederken; kimimiz belki de karşımızdaki insanın profesyonelliğinden dolayı yalana maruz kaldığımızı anlamayız. Kimimiz hiç yaşanmamış bir olayı gerçek gibi anlatmakta ustayken, kimimizin en küçük bir yalanda yüzü kızarır. Kimileri söyledikleri yalanları asla unutmaz ve uzun süre devam ettirebilirken, kimimizin yalanı da atasözünde olduğu gibi ancak yatsıya kadar dayanır.

Ne yazık ki hayatımız boyunca yalancı insanlarla karşılaştığımız gibi yalan söylemek zorunda kaldığımız anlar da olmuştur. Mitomani denilen durumsa patolojik yalan söyleme hastalığıdır. Bu kişiler yalan söylemeye veya konuları abartmaya eğilimlidirler.

Yalan söylemek hiçbir zaman toplumda kabul gören bir eylem olmamıştır. Bazı insanlar bunu bilerek ve isteyerek yaparken, bazıları da çeşitli nedenlerden dolayı yalan söyler ya da buna zorunlu olduğunu düşünür. Çocukluğumuzdan beri bizlere en çok vurgulanan kavramlardan birinin yalan söylememek gerektiği olduğu düşünülürse zorunlu veya isteyerek bu yola başvurmamız büyük bir çelişkiyi ortaya koymaktadır.

Yapılan araştırmalar normal psikolojide olan kişilerin günde 1 veya 2 kere yalan söyleme eğiliminde olduğunu göstermektedir. Beyaz yalan olarak nitelendirilen; durumu kurtarmaya yönelik, kişilere ve sosyal çevreye zarar vermeyen yalanlar patolojik olarak değerlendirilmemektedir. Ancak sık sık tekrarlanan, söyleyen kişinin de artık inandığı ve yalan söyleme durumunda kendini rahat hissettiği durumlar patolojik yalancılığa girmektedir.

Bu sorunu yaşayan kişiler toplumda ilgi çekmek, odak noktası haline gelmek isterler. Kendileri de söyledikleri yalana inandıkları için toplumda kahraman ya da tam aksi mağdur olarak nitelendirilmek onları mutlu eder. Normal bireylerde yalan söyleme durumu bir rahatsızlık, utanma durumu yaratırken mitomani sorunu bulunan kişiler yalan söylediklerinde rahatlarlar. Bunun yanı sıra yüz kızarması, gözlerini kaçırma gibi fiziksel durumlar da gözlenmez. Kurdukları yalana bağlı olarak gelen sorulara hızlı ve akıcı bir şekilde cevap verebilirler. Sözel yetenekleri gelişmiştir. Ne yazık ki bu kişiler hastalıklarının farkında olmadıklarından tedavi olma konusunda direnç gösterebilirler. Genel olarak ergenlik döneminde başlayan bu durum tedavi edilmediği takdirde yaşam boyu devam edebilir.

Ergenlik ve yetişkinlik döneminde ortaya çıkan her türlü psikolojik sorununun kökeni çocukluğa dayanmaktadır. Çocukken ailesi tarafından onay görmeyen, ilgisiz bırakılan, dışlanan, özgüveni oluşturulmayan ve aile içinde yalan söyleme davranışa maruz kalan çocuklarda mitomani görülme ihtimali bulunmaktadır.

Mitomani psikolojik alt yapısı olan bir sorundur. Çevremizde bu rahatsızlığı yaşayan bir kişi olması halinde, onu suçlamak, ona kızmak, onunla iletişimi koparmak olumsuz etkiye neden olacaktır. Kişinin yalan söylemeye başladığının anlaşılması durumunda konuşmayı sonlandırmak ya da onu gerçeğe yöneltmek için sorular sorarak konuşmanın yönünü değiştirmek faydalı olabilir. Bu kişilerin psikolojik bir destek almaya yönlendirilmesi çok önemlidir. Tedavi edilmediği durumunda hastalık şizofreniye dönüşebilir.