İtalyan şef Andrea Minguzzi ile çellist Yasemin Akıncılar'ın oğlu Mattia Ahmet Minguzzi İstanbul'un Kadıköy ilçesinde bıçaklanarak öldürülmüştü.
Ahmet Mattia Minguzzi henüz 15 yaşında ve yaşamının baharındaydı. Dünüyadaki tüm çocuklar gibi hepimiz-in çocuğuydu. Düşleri vardı.
Dünyadaki tüm çocuklar gibi özgür, sağlıklı ve mutlu bir gelecek için kanat çırpıyordu.
Şimdi ocağına ateş düştü. O ateş büyüdü hepimizi yaktı. İnsanların gözyaşları ve yüreklerdeki sızı dinmiyor.
Ahmet Mattia Minguzzi’nin mezarı duruşma öncesi çirkin bir saldırıya uğradı. Mezara saldırı Ceza Yasasına göre suçtur. Bu saldırı her türlü terbiye, ahlak, töre ve namus anlayışına ve vicdana karşıdır. Mezara gider, dualar eder, konuşur, dertleşir, ağlar güleriz. Mezarlar anılarımızın yaşadığı en kutsal alandır. Bu açıdan baktığımızda, mezarlıklara yönelik herhangi bir saldırı, sadece mezar taşına yapılmış bir saldırı değil, mezarlıkta bulunanın bırakmış olduğu mirasa yapılmış bir saldırıdır. Düşmanımın bile olsa mezara saldırı hepimize karşı yapılmış sayılmalıdır.
Yurttaşlar Yasamızın (TMK) 28. maddesinin başlığı “Doğum ve ölüm” dür. Yani iki kapılı hana gelişimiz ve gidişimiz bu iki büyülü sözcükle özetlenmiştir.
Bu maddeye göre “kişilik ölümle sona erer”.
Evet ölümle insanın maddi varlığı sona eriyor.
Ahmet Mattia Minguzzi dahil olmak üzere bugüne kadar binlerce ölünün mezarı saldırıya uğramış, tahrip edilmiştir. Peki bir cansızın mezarı niçin saldırıya uğrar?
Çünkü o mezarda bazen bir tarih saklıdır, çünkü o mezar bazen bir haksızlığın anıtıdır, bazen anıları saklar, bazen bir başarının ve çoğu zaman aşkların, sevgilerin öykülerini.
Sevgili Ahmet'in mezarının saldırıya uğramasının nedeni ailesine ve sevenlerine gözdağı vermek olduğu kadar, Türkiye’de son zamanlarda çok yaşanan şiddet ve acımasızlığı yansıttığı içindir.
Yasalarımıza göre ibadethanelere, bunların eklentilerine, buralardaki eşyaya, mezarlara, bunların üzerindeki yapılara, mezarlıklardaki tesislere, mezarlıkların korunmasına yönelik olarak yapılan yapılara yıkmak, bozmak veya kırmak suretiyle zarar veren kişi, bir yıldan dört yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır (TCK m.153/1).
İbadethanelere ve mezarlıklara zarar verme suçu "mal varlığına karşı suçlar" başlığı altında düzenlenmiştir. Çünkü mezarda yatanın maddi ve hukuki kişiliği sona ermiştir.
Ancak uygulamada mezar ve yeri ailenin malı olarak değerlendirip saldırılar mala yönelik yapılmış sayılmakta ve buna göre soruşturma yapılmaktadır.
TCK 130 maddesine göre bir kimsenin ölümünden sonra hatırasına hakaret eden ve en az üç kişiyle ihtilat edilmesi halinde kişinin hatırasına hakaret suçu işlenmiş olacaktır. Bu eylem ile işlenen kişinin hatırasına hakaret suçunun cezası, üç aydan iki yıla kadar hapis cezası veya adli para cezasıdır. Hapis cezası verilmesi halinde adli para cezasına hükmedilemeyecektir. Ancak alenen işlenmesi halinde ceza, altıda bir oranında artırılacaktır. Ölen kimsenin kısmen veya tamamen ceset veya kemiklerinin alınması veya kemikler hakkında tahkir edici fiillerde bulunulması halinde kişinin hatırasına hakaret suçu işlenmiş olacaktır. Bu eylemin failinin cezası üç aydan iki yıla kadar hapis cezası olarak öngörülmüştür.
Bazı hukukçular bu maddenin yorumunda kişi ölünce onun haysiyeti ve onuruna hakaretten söz edilemez, çünkü kişiliği sona ermiştir diye düşünmektedirler. Ancak burada ölen kişiye değil o kişinin hatırasına-anısına hakaret söz konusudur. Kişi ölmüştür ancak anıları yaşamaktadır.
Acımasızlıkla yaşamdan koparılan Mattia Ahmet Minguzzi’nin mezarına ve diğer mezarlara yapılan utanç dolu saldırıları bu şiddetle protesto ediyor ve şiddetle kınıyorum. Bu yaşananlar unutulamaz. Suçlular derhal bulunup adalete teslim edilmelidir.
Verilecek ceza ile acılar dinmez fakat gelecek için bir ders, bir örnek olabilir.