Bir kitap iki kişiye nasıl imzalanır?
Bu nasıl olur hiç düşündünüz mü?
Ben böylesi güzel bir olayı yaşadım.
Bundan yaklaşık altı yıl öncesinin hikayesi bu (1997 yılı).
Güneşli bir günde Beyazıt Sahaflar çarşısında dolaşırken, yerlerde ezik ve delik deşik olmuş bir örtünün üzerinde satılan kitapları karıştırıyordum. Birden gözüme H. Hüseyin Yalvaç'ın 'Sevdadan Yana Yaşamak' adlı şiir kitabı gözüme ilişmişti. Şairi o günlerde şiirlerinden ve yazılarından tanıyordum. Yabancı olmadığım ve severek okuduğum için hemen kitabın ücretini ödeyip satın almıştım. Yerlerde, elden ele dolaşan kitapları karıştırmaya devam ederken, birde ne göreyim!, benim kendi kitabımda karşımda bana bakıyordu! Kısa bir şaşkınlıktan sonra hemen kendi öykü kitabımı da satın almıştım. Berfin Yayınlarından çıkan 'Aşk Bu İse', adlı öykü kitabımdı. Uzun zaman ellenmiş ve satılamamış olmalı ki, kapağı oldukça kirlenmiş ve kırılmıştı. İçimdeki tatlı sevinç tuhaf bir duyguyla karışmış, biraz durgunlaşmıştım. Acının ve sevincin bir arada yaşanması gibi bir şeydir bu. İki kitabı koltuğumun altında sımsıkı tutarken, dostum Cezmi Ersöz'ün 'Kafka Market' adlı kitabını da görmüş ve Ersöz'ün kitabını da satın almıştım. Ve kitapları satan çocuklara bunları nereden aldıklarını sormayı ve onlarla konuşmayı istemiş ama tuhaf bir şekilde oradan hızla uzaklaşmıştım.
Eve döndüğümde ilk işim, Yalvaç'ın şiir kitabını okumaya başlamak olmuştu. Kitap benden önce bir başkasına; 'Sırrı B.' ye 10 Nisan 1992 tarihinde imzalandığı görülüyordu. Bir eserin, imzalı bir kitabın nasıl meydanlara karışabilirdi… Doğrusu bunu merak etmiş, hem sevinmiş hem de üzülmüştüm.
Aradan uzun yıllar geçti. Zaman içinde bir çok dergilerde ve sanatsal olaylarda H. Hüseyin Yalvaç'ı beğenerek okumaya devam ediyordum. İmza günlerinde ya da kitap bürolarının birinde tanışma fırsatını yakalayıp kendisiyle tanışmıştım. Yazı ve şiirlerinden tanıdığım için sanki uzun yıllar tanışıyormuşuz gibi sevmiştim Yalvaç hocayı. İnsana yaklaşımı, samimi ve içten oluşunu şairliğinin verdiği bir olgunluk olarak nitelendiriyordum.
Sayın Yalvaç hocamla zaman zaman görüşsekte, bu anlattığım hatıramı onunla daha bir kaç hafta önce, Pera Sanat Evinde (*1) paylaşabildim. Kendisinin düzenlediği şiir dinletisine gittiğim bir gece, adı geçen şiir kitabını çantama koyup öyle gittim. Elinde aynı kitabından belki yoktur, bu yüzden geri isteyebilir ihtimalini göz önüne alarak –kendimden biliyorum, zamanında eşe dosta bol bol kitap dağıtıp sonra kitapsız kalırız- imzalı kitabını bana da imzalamasını isteyip, 'evet' sözünü aldığımda kitabı çantamdan çıkartmıştım. Ve ilk imzasının okuru olması gerektiğini, tanımadığını söylemişti. Yalvaç Hocam, 'Yeni bir imza yeni bir yaşamak olsun sevgili Mustafa Çifci' diyerek imzaladı bana kitabını. Tarih, 28 Nisan 2003
Benim için ikinci olsa da, elbet yeni bir imzaydı. İkinci bir yaşam kolay değil ama Üstat. İnsanın eski yaşamını bir yerlerden kesip yeniden hayata başlaması mümkün mü? Bu olsa olsa yeniden doğmak olurdu. Ama ne yazık ki, insan bir defa doğuyor, bir defa ölüyor. Elbet bunu fiziki anlamda söylüyorum. yaşamda, hepimiz binlerce defa ölüyor, defalarca yeniden doğabiliyoruz. En çokta, içinde bir daha kavuşmanın neşesi olmayan ölümlerle ölüyor, her yeni dostlukta ve yeni bir aşkta tekrar doğmuş gibi hayata bakışımız değişiyor. Ama tüm bunların dışında, gelecek hayatlar yaşadığımız günlerin üstüne kurulabiliyor. Değişim ve yenilik ne kadar mümkün olmuş olsa da, can çıkar huy çıkmaz sözünün de doğruluk payı vardır elbet. insanın özünü değiştirmesi neredeyse imkansız gibidir. Ama burada, sizin sözünüzü tutarak, bu yeni imzanızla hayatıma yeni aşkların girmesi için kucak açacağım. Kim bilir, belki de aşk değiştirebilir beni.
Gerçek olan aşk, her zaman aşk olmaya devam edecektir. Sevdayla, insan sevgisiyle yoğurulmuş 'Sevdadan Yana yaşamak' adını taşıyan bu şiir kitabının bu konuya çok güzel bir örnek olmaktadır.
Aşkın duygu paylaşımı olduğunu şu dizelerinle nasılda gözler önüne seriyor Hasan Hüseyin Yalvaç,
'gönlü bir bilinmeyen de / girdi koluna / girdi / gittikçe kendisini tüketen yatağa…'
Hani hepimizin içinde biraz sevda ve çocukluk vardır. Büyümeyen bu yanımızı ve çocuk yüreğimizi şu dizeleriyle nasılda güzel anlatıyorsun. Abartılmış sevdalar yaşamadım, derken hep sevdanın içinde yaşadığını saklamıyorsun. 'kimi bir bakışa bağlanıp kaldım/ kimi gülücüklere/ filimlere dalıp gittiğimde çoktur/ dağ çiçekleri arasında sevgilim/ batan güneş karşısında, yanımda biri olmadı/ yaşadığım sevdalar basitti ama/ sevdasız bir anımda olmadı/…/güldüğüm görülmemiştir belki/ oysa sevdiklerim/ acı bıraktılar hep/ insan olarak şu evrende/ yine de güzel, sevdadan yana/ yaşadım diyebilmek'
Yaşamda hep yalanların ve sahtekarların olduğunu da şöyle dile getiriyorsun yalan adlı şiirinde; 'o kadar yalan söyleniyor ki/ doğruları bulup çıkarmak zor/ ama onlarda haklı hani/ yalandan kimseler ölmedi ki…'
'Yarım kalabilir', diyorsun yaşamın 'Yarım Bırakılmış Şiir' inde. 'yarım kalabilir duvarda resim / ya da çok uzun gördüğümüz ömür/ yarım kalabilir dünyanın dönüşü/ dört mevsim yarım kalabilir/ …./koyulurum uzun bir şiir yazmaya/ seninle yüklemek tüm dizeleri/ kapı çalınır beklemediğim bir an/ alır götürürler beni/ve şiirim yarım kalabilir/ hayat bütün değil zaten sevgili/ olur olmadık yerde/ olmadık nedenlerden/ yarım kalabilir'
Ve kitabını şöyle noktalıyor şair; 'açıp ilk sayfasını kitabın/ başlıyor okumaya/ insanlığı satır satır…'
Eline, yüreğine sağlık H.Hüseyin Yalvaç.
Şiirin sıcaklığı hepimizin olsun...2003
SEVDADAN YANA YAŞAMAK
HASAN HÜSEYİN YALVAÇ
Gerçek Sanat Yayınları, 1987- Şiir 124 Syf
[(*1) Hasan Hüseyin yalvaç her pazartesi akşamı Pera Sanat Evi'nde şiir dinletileri düzenlemektedir. Yer, İstiklal Cad. Balyoz Sk. No. 25/1 Beyoğlu Şiir sevenlere, katılmak isteyenlere duyulur. Bu yazı 2003 senesinde yazılmıştır.]