Suriye'deki iç savaş, Ortadoğu’yu şekillendiren en karmaşık ve yıkıcı krizlerden biri olarak tarihe geçti. Beşar Esad rejimi, baskıcı politikaları ve savaş suçlarıyla ülkeyi insani bir felakete sürüklerken, uluslararası toplum bu trajediyi durdurmakta büyük ölçüde başarısız kaldı. Ancak bölgesel güç olarak Türkiye, bu süreçte önemli bir aktör olmaya devam etti. Esad’ın devrilmesi senaryosunda Türkiye'nin üstlenebileceği olumlu rol, sadece Suriye'nin değil, tüm bölgenin geleceğini etkileyebilir.
 

Türkiye, Suriye ile yaklaşık 900 kilometrelik sınırı, kültürel bağları ve coğrafi yakınlığı nedeniyle krizin merkezindeki ülkelerden biri oldu. Hem güvenlik kaygıları hem de insani sorumlulukları nedeniyle Suriye politikasında aktif bir tutum sergiledi. Türkiye'nin şu ana kadar üstlendiği roller, gelecekte Esad sonrası dönemde de kritik bir öneme sahip olabilir.
 

Türkiye, Suriye muhalefeti ile uzun yıllardır yakın bir ilişki sürdürüyor. Suriye Milli Ordusu ve muhalif gruplar üzerindeki etkisi, Esad rejiminin devrilmesi durumunda siyasi bir geçiş sürecinde Türkiye'yi önemli bir arabulucu haline getirebilir. Türkiye, geçiş sürecinde farklı gruplar arasında denge sağlayarak yeni bir yönetimin kurulmasına katkıda bulunabilir.
 

Suriye krizi boyunca Türkiye, dünyada en fazla mülteciye ev sahipliği yapan ülke oldu. Esad sonrası dönemde bu mültecilerin güvenli bir şekilde geri dönüşlerini teşvik edecek projeler geliştirebilir. Ayrıca Türkiye, altyapı projeleri, sağlık hizmetleri ve eğitim alanında sağlayacağı desteklerle Suriye’nin yeniden inşasında kilit bir rol oynayabilir.
 

Türkiye, Suriye'deki terör örgütleriyle mücadelede aktif bir rol oynuyor. Özellikle PKK/YPG ve DEAŞ gibi grupların etkisiz hale getirilmesi, Suriye'nin toprak bütünlüğü için kritik öneme sahip. Esad sonrası dönemde Türkiye’nin bu konudaki tecrübesi, bölgenin güvenliğini sağlamada değerli olabilir.
 

Esad sonrası dönemde Türkiye, bölgedeki diğer ülkelerle iş birliği yaparak Suriye’yi bölgesel bir entegrasyon modeline dahil edebilir. Bu, Suriye’nin ekonomik toparlanmasını hızlandırabilir ve bölgesel istikrarı güçlendirebilir.
 

Türkiye, Suriye’de demokratik bir sistemin kurulmasına yönelik deneyimlerini ve siyasi desteğini sunabilir. Bu, sadece Suriye halkı için değil, bölgedeki diğer ülkeler için de ilham kaynağı olabilir.
 

Esad rejiminin devrilmesi ve Suriye’de yeni bir dönemin başlaması, bölge için hem fırsatlar hem de riskler barındırıyor. Ancak Türkiye, sahip olduğu stratejik pozisyon ve deneyimle, bu sürecin olumlu sonuçlanmasına en fazla katkı sağlayabilecek aktörlerden biridir.
 

Türkiye’nin aktif ve yapıcı bir rol üstlenmesi, sadece Suriye halkının değil, tüm Ortadoğu’nun daha güvenli ve istikrarlı bir geleceğe kavuşmasına yardımcı olabilir. Esad sonrası dönemde Türkiye’nin barış ve refah için sağlayacağı destek, bölgesel iş birliği ve insani dayanışmanın güçlenmesi adına da önemli bir örnek teşkil edebilir.