Dünya düzeninin baş bekçiliğini üstlenen ve küresel kapitalist yapılanmanın yönetiminin güvenliğini sağlayan Amerika'da bir siyahinin polis tarafından öldürülmesiyle birlikte karşı yürüyüşlerle bir karmaşa yaşanmaya başlandı.

Amerika'nın eyaletlerine yayılmaya başlayan bu karşıt gösteriler gelişmiş ülkelere de yayılmaya başlandı. Amerika'da güvenliğin sağlanmasında polis teşkilatları yetersiz kalınca, asayişi kontrol altına alabilmek için askeri birliklerden yardım talep edildi.

Toplu gösteri ve yürüyüşlerin Covid-19 nedeniyle sosyal temasın sınırlandırıldığı dönemde alınan önlemlere ve getirilen kısıtlamalara rağmen gerçekleşmesi düşündürücüdür.

Sağlık nedeniyle uyulması gereken önlemlere rağmen yürüyüş ve gösterilerin artarak gelişmesi bir yaklaşımla değerlendirme yapılmasını gerektiriyor. Bu durum akla şu soruyu getiriyor: 'Acaba dünya düzeninin değişmesini kurgulayanlar harekete mi geçti?' Bu soru arkasında şu soruları getiriyor. Mevcut dünya düzenini kontrol eden perde arkasındaki egemenler mi bu karmaşayı yönetiyor ya da söz konusu egemenler bu gelişmeleri kontrol etmekte yetersiz mi kalıyorlar?

Covid-19 yeni bir kuşak felsefesinin oluşmasına yol açtığı bir gerçek. Bu felsefe de yanıtlanması gereken soru 'Dünya Düzeni' yeniden nasıl şekillenecek ve söz konusu yapılanmayı hangi aktörler gerçekleştirecek.