0
15 Temmuz 2016 gecesi Türkiye Cumhuriyeti Devletinin egemenliğini, demokratik hayatı ve milli iradeyi hedef alan bir darbe girişimi yaşadık. Asker ve sivillerin bir tarikatın liderliğinde oluşturdukları bu örgütün darbe girişimi, iktidar ve muhalefetin birlikteliğinde halkın tepkisiyle amacına ulaşmadan kısa sürede püskürtüldü.
Oluşturulan örgüt kamuoyu için yabancı değildi. Kısaca FETÖ olarak adlandırılan bu örgüt, 1980 askeri darbesinden sonra palazlanmaya başlayan ve 'Fethullahcılar' diye bilinen bir tarikatın mensuplarından oluşuyordu.
Fethullahçılar, 'Fethullah Gülen' tarafından 'Nur Tarikatı' içindeki müritlerinden oluşturulan, ekonomik gücü yüksek şirketlere ve medyaya sahip bir cemaattir. Cemaatin 'Nur Tarikatı'ndan ayrılmasıyla birlikte toplumdaki dinsel etkisi konuşulmaya başlanmıştı. Dini ve idari liderleri vaiz olarak çalışmış bir din adamı olan Fethullah Gülen'dir. Önceleri tarikat olarak adlandırılan grup daha sonra cemaat kavramını ad olarak kullanmayı tercih etmiştir.
Fethullah Cemaatinin, gerek yurt içinde ve yurt dışında kurduğu okul, öğrenci evleri, öğrenci yurtları ve dershanelerle eğitim alanında geniş bir yapıya sahip olmasıyla birlikte etkisi artmıştır. Cemaat yetiştirdiği öğrencileri özellikle kilit görevlere getirerek devlet içinde yapılanmıştır. Ayrıca, sahip olduğu gazete, dergi, televizyon ve radyo sayısı artıkça medya gücünü kullanarak siyaset dünyasında etkin olmaya ve yabancı misyonlar nezdinde itibar sahibi olmuştur.
Bu gelişmelere karşı, Cumhuriyeti savunanlar tarikat anlayışının devlete sızmasının devletteki hiyerarşiyi bozacağına dikkati çekerek cemaatle mücadele etti. Ancak, cemaat din ögesini kullanarak AK Parti iktidarında asker, polis, maliye ve yargıda devlet içinde devlet olacak şekilde yapılanarak gücünü pekiştirdi.
Bu gelişme Türkiye'ye karşı emelleri olan yabancı güçlerin cemaatle kol kola girmesinin yolunu açtı. Bu konuda itiraz edenlere karşı cemaati AK Parti yöneticileri, milletvekilleri ve bakanları savundu.
Ancak 17 ve 25 Aralık operasyonlarından sonra, AK Parti cemaat ile tartışma sürecine girdi. Bu tartışma ile birlikte Fethullahçılar kendilerini 'hizmet grubu' olarak ifade etmeye başladılar. Ancak kavga büyüdükçe, cemaat arayış içinde olduğunu hissettiren saldırgan davranışlara girdi. Bu davranışlar cemaatin askeri ve sivil güçlerini birleştirerek örgütlenmesini, daha sonra bunun fiiliyata dönüşmesiyle 15 Temmuz gecesi darbe girişimi başlatıldı.
FETÖ olarak adlandırılan bu yapı hem darbeci hem terörist bir kimlikle TBMM'nin bombalanması dahil başta Cumhurbaşkanı ve Başbakan olmak üzere devlete yönelik kanlı darbe girişimini hep birlikte izledik.
Halk ve devlete bağlı güçlerin yanı sıra iktidar ve muhalefet el ele vererek cemaatçi yapılanmanın terör ve darbe girişimini önledi. Başta Türkiye Cumhuriyeti Devleti olmak üzere demokrasi ve milli irade korundu. Bu nedenle 15 Temmuz 'Demokrasi ve Özgürlük Günü' olarak tüm halkımızın bayramıdır.