Belki kaç kez inip çıkmışlığım var, belki de çok kez benim güçsüz bedenimi taşımışsındır. Belki bir gün bu merdivenleri çıktığım gibi geri inerim ne dersin? Belki bu son çıkışımdı, bu çıkışın bir de inişi var. Ama son olacak hissediyorum. Bu merdivenlerden ağır ağır inip bir daha asla ardıma bakmayacağım. Eğer ardıma bakarsam tüm basamaklar feryat edecek, belki de hiç umursamayacaklar. Bu merdivenlerin tek farkı yürümüyorlar! Aslında bunlar sadece göz yanılması. Sadece zaman dursun ama o merdivenleri birlikte çıkmalıymışız gibi. Ama yapamam. Bu merdivenler ikimize dar gelir, sığamayız. Güçsüz bedenim senin heybetli kollarında yıkılır, kırılır. Buna ne ben ne de gözlerim dayanabilir.

Ben son basamaktan aşağıya doğru geri geri inmekteyken, bana o meşhur son bakışını atıyorsun. Koluma hafifçe dokunup bana küçük bir elveda bırakıyorsun. Ardıma bakmıyorum artık. Hani derler ya yaşanılan her şey kişiye olgunluk katarmış. Çok olgunlaşmadım, ama çok bildim, çok gördüm. Hep o tepedekiler, tepetaklaklar. Herkes kendine göre tepede, herkes zirvede. Bilhassa sen. Şimdi, merdivenlerin en başındayım. Düşünüyorum da, o merdivenleri çıkmamın en önemli nedeni kimdi? Aklım başıma geliyor. Bir daha asla senin yolundan gitmeyecektim, çıktığın o basamaklara basmayacaktım. Kendime aşağılarda mütevazı bir hayat kuracaktım.

Pişman mıydım? Hayır. Olamazdım. Sen ya da senin gibiler... Şimdi tepedesiniz. Ama ya gözümdeki değeriniz? Sıfırın altında eksi sıfır. Hani hep görürüz ya, yürüyen merdivenlerin insanlığa kolaylıklarını. Ne büyük kolaylık! İnanın bazı insanlar iyiliğe hiç değmiyor. Ben kendi merdivenimde kendi basamaklarımda en başta ve mutluyum. Kendi sanrılarınızla oluşturduğunuz 'tepeler de' MUTSUZLUĞUN DİBİNDE OLMAKTANSA, kendi basamaklarımda ne kadar alçak da olsa MUTLULUĞUMLA YAŞARIM.