Tüm insanlığın ortak değerlerinden biri olan adalet belki de en çok özlemini duyduğumuz, yokluğunu hissettiğimiz kavram haline geldi. Peki, insanlar adaletin ilahi düzeyde anlamını bilse yine de adaletsiz davranmaya cesaret ederler miydi? Yoksa tüm dünyadaki bu zulüm ilahi adaletin tecelli etmesine mi sebep olacak?

Prof. Dr. Bayraktar Bayraklı adalet kavramını en temelden başlayarak anlattığı yeni kitabında aslında adaletin ne kadar yüce bir değer olduğunu bir kez daha hatırlatıyor.

'Adaleti oluşturan bir kimya vardır. Bu kimyanın elementleri şunlardır: Varlık, akıl, hikmet, doğruluk, özgürlük, refah ve gelir dağılımı, hak, güçler ayrılığı, merhamet, kolaylık.'

Adaletin toplum düzeninde ve bireylerin yaşamında ne kadar önemli bir rolü olduğunu her yönüyle açıklayan kitap bu değerin yokluğunun insanlığı getireceği hale de dikkat çekiyor.

'Adaletin görevleri şunlardır: Hak ve özgürlükleri korumak, ahlaka hayat vermek, psikolojik dengeyi korumak; bunlar anayasal demokrasiyi sağlar, hangi esaslar üzerinde çalışılacağını belirler, kabiliyetlinin ve çalışıp fark yaratanın kıskanılmasını önler. Adaletin bir amacı da kamu yararını ekonomiye sokmak, ölçüyü korumak, toplumu ve insanlığı gözetmektir.'

Destek Yayınları etiketiyle raflarda yer alan Prof. Dr. Bayraktar Bayraklı'nın yazdığı Adalet kitabının arka kapak Yazısında şu bilgiler yer aldı:

'Özgürlüğün olmadığı eylemler evreninde adalet aranıp bulunamaz.'

'Yeryüzü Rabb'inin nuruyla aydınlanacak, amel defterleri ortaya konulacak. Peygamberler ve tanıklar getirilecek. Aralarında adaletle hüküm verilecek ve onlar hiçbir haksızlığa uğramayacaklardır. Herkese, yaptığının karşılığı eksiksiz ödenecektir. Allah, onların ne yaptıklarını en iyi bilendir.' (Zümer, 69-70)

İnsanlığın en muhtaç olduğu değerlerden biri AKIL, diğeri de ADALET'tir. Aklın olmadığı yerde adalet olmaz. Bu sebeple zalimler önce aklı, sonra adaleti yaralayıp zulmederler.

Prof. Dr. Bayraktar Bayraklı delile, şahide, eyleme/amele göre hüküm verilmesi anlamına gelen adalet kavramını, Kuran'ı ve sünneti esas alarak ilahi bir gözlükle inceliyor ve altını çiziyor:

'Her nerede bu benim ideolojimdendir, benim partimdendir deyip de aynı suça farklı cezalar veriliyorsa, orada adalet güneşi batmış demektir. Unutmayalım; Allah bu kainatı akıl için yarattı, adalet için yıkacaktır.'

Prof. Dr. Bayraktar Bayraklı, 1947'de Rize'nin Güneyce Nahiyesi'nde doğdu. İlkokulu ve hafızlığı köyünde tamamladı.

1968'de İstanbul İmam-Hatip Okulu'nu, 1969'da İstanbul Eyüp Lisesi'ni, 1972'de İstanbul Yüksek İslam Enstitüsü'nü, 1975'de İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Sosyoloji Bölümü'nü bitirdi.

1972-77 yılları arasında Lise öğretmenliği yaptı. 1977'de İstanbul Yüksek İslam Enstitüsü'nde Pedagojik Formasyon Dersleri asistanlığına atandı. 1980'de 'İslam'da Eğitim' adlı teziyle Öğretim Görevliliğine getirildi. 1982'de 'Farabi'de Devlet Felsefesi' isimli teziyle İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Sosyoloji Bölümü'nden Doktora payesini aldı. 1983'te Yardımcı Doçent, 1986'da Doçent ve 1993'te Profesör oldu.

1984-85 akademik yılını, sahasında araştırmalar yapmak üzere İngiltere'de geçirdi. 1985 yılında 'international visitor' olarak Amerika'da bulundu, çeşitli üniversitelerde konferanslar verdi. Bu konferansları sonraki dönemlerde İngiltere, Almanya, Hollanda ve Belçika'da yaşayan Türk işçilerine yönelik olarak sürdürdü.

Halen M.Ü. İlahiyat Fakültesi Din Eğitimi Anabilim Dalı Başkanlığı görevinin yanında bilimsel araştırmalarını da aralıksız sürdüren Bayraklı, Arapça ve İngilizce biliyor.