0
Vergiye karşı koyma türlerinden vergiden kaçınma ve vergi kaçırma olguları, vergi yönetiminin üzerinde önemle durduğu başlıca faaliyet konularını oluşturur. Bu amaçla, vergi idaresinin sağlıklı çalışması için vergi denetimi önem kazanmaktadır. Gerek vergiden kaçınma uygulamalarında yanlışlık yapılmasını önleme, gerekse vergi kaçırma amacıyla beyanda hiç bulunmamayı veya eksik beyanda bulunmayı engellediği için, vergi yönetiminde vergi denetiminin etkinliği önemlidir.
Vergi kayıpları, hem devletin ekonomi yönetimini ve toplumsal yapıyı, hem vatandaşlar arasındaki ekonomik ve sosyal denge ile işletmeler ve sektörler arasındaki rekabeti olumsuz etkilemektedir. Vergi kayıpları, bir taraftan devlet harcamalarının karşılanmasına gerekli katkının sağlanmasını engellediği için kamu açıklarının büyümesine neden olmaktadır. Diğer taraftan ise, herkes devlet harcamalarına gücü oranında katılmadığı için vergi adaleti bozulmaktadır. Bu da gelir ve kaynak dağılımının bozulmasına neden olmaktadır. Vergi kayıpları, işletmeler ve sektörler arasındaki rekabeti bozmakta, 'vergi yükü'nün haksız dağılımı nedeniyle ekonomik ve sosyal gelişmeyi olumsuz etkilemektedir.
Vergi kayıplarının sosyal ve ekonomik anlamda bir diğer olumsuz etkisi ise vergi yükümlülerinin kanunlara karşı gelerek sivil itaatsizlik alışkanlığı oluşturmasıdır. Bu da kamu otoritesinin sarsılmasına ve toplumsal düzeni sağlayan kanunların ve bu kanunların sağladığı kamu otoritesinin sayılmamasına yol açmaktadır.
Türkiye'de vergi yükü dağılımındaki dengesizliğe ve adaletsizliğe öncelikle yürürlükteki yasalar olanak vermektedir([1]). Örneğin bir asgari ücretli vergi verirken, devlet tahvili veya hazine bonosundan milyarlarca lira faiz geliri elde edenler vergi ödememektedir([2]). Vergi yükümlüsü işletmelerin vergi ödeme eğilimlerinde, kurumlaşma etkilidir. Vergi yükümlüsü işletmeler hukuki organizasyonlarını şirketleşerek kurumlaştırdıklarında vergi ödeme eğilimleri artmaktadır. Vergilendirmede beyan esasına dayalı vergi sistemine geçilen 1950 yılından bu yana kurumlaşmayı özendirmek amacı güdülmüştür. Bu özendirici önlemler zaman zaman değiştirilerek vergi hukukunun güvenliği, vergi yönetimince ihlal edilmektedir. Örneğin, Anonim Şirket şeklinde kurumsallaşarak yapılanan vergi yükümlülerinin ortaklık paylarını elinde bulunduranların, bu payları sattıktan sonra sağlanan gelirlere vergi muafiyeti, geçtiğimiz yılarda yapılan kanun değişikliği ile önce sona erdirilmiş, buna karşılık borsada işlem gören payların üç ay sonra satılması halinde vergi muafiyeti tanınmıştır. Bu konuda yapılan eleştirileri dikkate alan siyasi otorite, kısa bir süre sonra fikir değiştirerek, borsada işlem görmeyen hisselerin elde edildikten bir yıl sonra satılması durumuna, tekrar vergi muafiyeti tanımıştır.
Vergi sistemindeki bu tür çarpık düzenlemeler, doğal olarak vergiye karşı direnç yaratmakta ve vergi yükümlülerini veya yükümlü olmayan vatandaşları, vergiye karşı koymaya ve direnç göstermeye iterek vergi kaçırmaya özendirmektedir.
Vergi kayıpları konusu yıllardır bilinen ve tartışılan bir konudur. Vergi kayıplarına neden olan eylemlerin ortaya çıkarılması ve vergi kayıplarının hesaplanması denemelerine hem uygulamada hem öğretide rastlamak mümkündür. Gözlemler vergi yönetiminde 30 yıla yakın bir süredir vergi kayıplarının ve özellikle vergi kaçağının azaltılması çalışmalarının yoğun bir şekilde sürdürüldüğünü göstermektedir([3]).
[1] Kemal KILIÇDAROĞLU ' Kayıtdışı Ekonomi Ve Bürokraside Yeniden Yapılanma Gereği' TÜRMOB Yayınları No: 33, Ankara 1997, s. 13
[2] A.g.e., s. 13
[3] Adnan KAHVECİ 'Türk Vergi Sistemi ve Ekonomi Üzerindeki Etkileri Semineri (Açış Konuşması) Türk Vergi Sistemi ve Ekonomi Üzerindeki Etkileri, İstanbul Mülkiyeliler Birliği, İstanbul 1990, s. 13