12 Ağustos, Birleşmiş Milletler tarafından “Uluslararası Gençlik Günü” olarak ilan edilmiştir.
Uluslararası Gençlik Günü, gençliğin sorunlarını ele alıp bu sorunlara dair farkındalık yaratmak amacıyla her yıl 12 Ağustos'ta kutlanıyor. Uluslararası Gençlik Günü, Birleşmiş Milletler ‘in 1999'da, “Gençlik Günü” kutlama kararı vermesinin üzerine ilk kez 2000 yılında gerçekleşti.
Bugüne özel, yıllar önce kaleme aldığım yazımı güncelleyerek paylaşıyorum.
Pek çok düşünür, siyaset adamı, yazar vs. ‘Gençlik’ üzerine pek çok özlü söz, özdeyiş söylemişler. Yüzyıllar öncesindeyse ünlü düşünür Aristoteles; “Gençlerin yetişmesine önem veriniz; çünkü bu yolda en küçük ihmal, ülkenin yapısını ve geleceğini yok eder” sözü bir ülkenin geleceğinin şekillenmesinde gençliğin önemini çok çarpıcı bir şekilde vurguluyor.
Gençlik geleceğimizse, bir ülkenin geleceği gençlikse, teknolojik ve bilimsel gelişmeleri takip eden, geleceğin şekillenmesinde etkin olacak bireylerin yetiştirilmesi konusu önceliğimiz olmalı.
Gelecek gençlerin akıl ve vicdanlarında yükseliyorsa, fikri ve vicdani hür nesiller, akıl ve bilimin ışığında yetişen, değerlerine sahip çıkan, gençliği yetiştirmek bizlerin sorumluluğunda olmalı. Genç nüfus oranı yüksek, dünyanın sayılı ülkelerinden biriyiz. Bunu avantaja çevirmenin yolu, onları, bilim ve akıl yolunda ilerlemelerine öncülük ederek olmalı.
Çünkü çağımız “Akıl teri çağı”
Geçen yüzyılın doğanları ile bu yüzyılın doğanları birlikte geleceğe yürüyoruz.
Sadece geçen yüzyılın ve bu yüzyılın doğan kuşakları değil, yapay zekâdan güç alan robotlarla da geleceği paylaşıyoruz…
Bilim ve meslek insanları olarak, yapay zekânın temel ilkelerini, akademik ve mesleki oynayabileceğimiz ve oynanması gereken roller, yapay zeka risk ve fırsatlarını anlamalıyız.
Farklı kuşaklardan da olsak yenidünyanın insanları olarak, gelecek, hepimiz için gelecek…
Öte yandan başarının tanımı, ‘ANLAM ve DEĞER’ yaratmaktan geçiyor…
Bir akademisyen olarak sadece bilgi öğreten mi, yoksa geleceğin insanı olacak donanımlı bireyler yetiştirmek için öğrenmeyi öğreten mi olacaksınız?
Bir meslek insanı olarak mesleğin şekillendirdiği insan mı olacaksınız yoksa mesleğinizi şekillendiren, geleceğin meslek insanı mı olacaksınız?
Gün, bilim ve meslek insanları olarak birlikte donanarak geleceğimizi tasarlama günüdür.
Mesleklerin alın teri gerektiren işlerini teknoloji alırken, robotlara bırakırken, akıl teri gerektiren alanlarında evrildiği, evrileceği bir çağın içindeyiz.
Böyle bir dönemin eşiğinde mesleklerin geleceği üzerine öngörü, daha uygun bir ifade ile uz görüde bulunmak gerekirse; yapay zekâdan güç alan robot teknolojisi ile şekillenecek bir iş hayatının çok uzak olmayan bir gelecekte olacağını dikkate almamız gerekiyor.
Değişimi ve geleceği yönetmek için hazır mıyız?
Etrafımızdaki nesneler, yaşam biçimleri değişirken özne olan insan da değişiyor. Varlığımızın sürekliliği için bu değişime ayak uydurmak zorundayız. Bizim bu dünya üzerindeki mevcudiyetimizin bir anlamı olmalı. O anlam da insanlığa ve dünyaya katkı sunmanın sorumluluğunda ve bilincinde yatıyor. Bu sorumluluk ve bilinç bizlere önceki kuşaklardan bir değer olarak ulaştı. Bizden sonra gelecek her kuşağa bu sorumluluk ve bilinç değerini taşımak görevimiz olmalı.
Yapay zekâdan güç alan robotlarla geleceği paylaşacak olsak bile akademik ve mesleki hayatta önce insanı, insan merkezli düşünceyi esas almalıyız.
Meslek etiği ve ahlakı bu süreçte pusulamız olacak.
Bilgi öğreten değil, öğrenmeyi öğreten, analitik düşünce temelli öğretim eğitim yaklaşımımız olmalı.
Uygulama odaklı, vaka metodu ile eğitim yapılmalı.
Akademik araştırmaların konu, teori oluşturma, kalite boyutları ile literatüre katkı sağlayıcı nitelikte olması teşvik edilmeli.
Akademik eğitim kaynakları olan ders kitaplarının akademisyen, iş ve meslek insanları tarafından güncel sürekliliğini sağlayacak çoklu yazarlı, marka kitaplar olması yönünde çalışmalara ihtiyacımız bulunuyor.
Eğitim programlarının uluslararası eğitim standartlarında, paydaşlarla işbirliği ve meslek kuruluşlarının desteğiyle birlikte geliştirilmesi ve gelişimi için akreditasyon sürecine dahil edilmesi gerekli görülüyor.
Ünlü bir düşünürün ifade ettiği gibi, “Bir insanın yüreğini ve aklını anlamak için, başardıklarına değil, istediklerine bak…” sözleri öz geçmişimizin farkımızı fark ettirmeye yetmediğini, öz geleceğimizi tasarlamanın geleceğe hazırlanmak için önemini gösteriyor.
Üniversite sıralarında geleceğe donanımlı hazırlanabilmelerini sağlayabilmek için öz gelecek tasarımı konusunda gençlerimizin farkındalığı sağlanmalı.
Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün “İnsanların hayatına, faaliyetine egemen olan kuvvet, yaratma, icat yeteneğidir” sözleri de geleceğin yönetilmesinde katılımcı, yaratıcı, etki odaklı eğitimin öneminin özlü bir ifadesi olarak değerlendirilmesi gerekiyor.
Geleceğin hikâyeleri aşağıdan yukarı yazılacak…
Gün, yeni bir sayfa açma yeni bir hikâye yazma vaktidir.
Dünün hikâyeleri yukarıdan aşağıya yazıldı, geleceğin hikâyeleri ise aşağıdan yukarı yazılacak.
Akademik ve mesleki gelişim, değişim ve dönüşüm için yeni nesle kulak vermeli, onları dinlemeli, anlamalı, iki yönlü etkileşim ile geleceği birlikte tasarlamalıyız.
Geleceği, geleceğin sahiplerine alan açarak, onlara öz güven kazandırarak, hayallerini gerçekleştirmeleri için cesaretlendirerek güzel ve iyi gelecek yapabiliriz.
Gençler, genç fikirli olanlar, nasıl bir gelecek istiyorsanız, onu kurmanın sizlerin elinde olduğunu unutmayın. Hayal kurmaktan hayalinizin peşinden gitmekten vazgeçmeyin. Yarın, sizlerin hayal gücünde ve akıl terinizde yükselecek, bunu hiç unutmayın…
Akıl, öngördüğü ve hayal ettiği her şeyi başarabilir. Bir gün amacınıza ulaşmak için her gün hayalinizi yaşayın, kendinize ve hayalinize inanın.
Bu vesileyle, ülkemizin aydınlık geleceğinin teminatı, geleceğin insanları olarak gördüğüm gençlerimiz ile birlikte “Uluslararası Gençlik Günü” müz kutlu olsun!
Cumhuriyetimizin geleceğini gençlere emanet eden Gazi Mustafa Kemal Atatürk’e sevgi, saygı ve şükranlarımızla…