Fotoğraf: AA

10 yıllık bir siyasi ömürle ülkeye damga vuran Turgut Özal'sız 25 yıl geride kaldı..

Tarihler 6 Kasım 1983 gösterdiğinde milletvekili genel seçim sonuçlarında sürpriz bir sonuçla beklentilerin aksine sandıktan Malatyalı Turgut Özal'ın genel başkanlığı yaptığı ANAP (Anavatan Partisi) birinci parti olarak çıkmıştı. Türkiye genelinde Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde 17. dönemde görev yapacak 399 milletvekilinin (sayı 400 olması gerekirken ANAP Bingöl aday listesini eksik gösterdiği için yeterli oya rağmen 1 milletvekilini çıkaramadı) partilere göre dağılımı;

Anavatan Partisi (ANAP 211)

Halkçı Parti (HP 117)

Milliyetçi Demokrasi Partisi (MDP 71) şeklinde sonuçlanmıştı.

6 Kasım 1983 seçimleriyle başlayan bu süreç 1923 yılında Türkiye Cumhuriyeti siyasi hayatında Mustafa İsmet İnönü ile başlayan ve aralıksız 1973 yılına kadar elli yıl devam eden Malatya merkezli siyasetin on yıllık aradan sonra yeniden başlangıcı oldu ve 1983-1993 yılları arasında on yıllık bir dönemde etkin bir şekilde devam etti.

Turgut Özal, Türkiye'nin dünyanın gelişmiş ilk on ülkesi arasında olmasını hedef seçmiştir. Turgut Özal başbakan ve cumhurbaşkanlığı dönemlerinde dünya görüşü düşünceleri ve yaptıkları ile önemli bir siyasetçisi konumuna gelmiş bu başarısı, onu Atatürk ve İsmet İnönü'den sonra cumhuriyet döneminin dünya siyasi lideri yapmıştır.

Demokrasiye ara verildiği 1960 ihtilali sonrasında asker kökenli cumhurbaşkanlığı geleneğini bozarak 1989 yılında Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin 8. Cumhurbaşkanı olarak seçilmesinden sonra Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde yapmış olduğu yemin töreninde 'Cumhurbaşkanlığı makamını, her türlü iç siyaset sorunlarının üstünde tutacağım ama halkımın içinde, mütevazı bir vatandaş olarak, halkımla birlikte yaşayarak… ve nihayet sözlerimi şu idrak içerisinde bitirmek istiyorum. Bu sımsıcak milletin, bu güçlü ülkenin ve bu büyük Cumhuriyetin Cumhurbaşkanı olmak, benim için şereflerin en büyüğüdür. Ne mutlu Türküm diyene' diyerek, ülkesine ve milletine olan sevgisini ve bağlılığını en üst seviyede belirtmiştir.

18 Haziran 1988 tarihinde Ankara'da yapılan, genel başkanı olduğu Anavatan Partisi'nin 2.olağan kongresinde kendisine yapılan suikast girişiminde 'Allah'ın verdiği canı, O'ndan başka alacak yoktur' diyerek metanetli, aynı zamanda inançlı bir insan olduğunu ifade etmiştir.

Malatya kültüründe önemli bir sevgi ifadesi olan ve Malatyalıların çok sevdiği 'Allah'ınıza gurban' sözü Türk siyasi hayatında ilk defa Turgut Özal tarafından 1991 yılında yapmış olduğu Malatya ziyaretinde meydanları dolduran Malatyalılara söylenmiş ve bu söz Türk siyasi tarihe geçmiştir.

Turgut Özal, Başbakan ve Cumhurbaşkanlığı yaptığı yıllarda, Türkiye'nin siyasi ekonomik ve sosyal değişim yaşamasında önemli bir katkı sağlamasın yanında kendi memleketi olan Malatya'nın ekonomik ve sosyal değişim için önemli hizmetler yapmıştır.

Özal şimdi siyasiler gibi unutkan değildi verdiği sözün arkasında durmaya önem veren özellikle Malatya konusunda erdiğin sözlerin yerine getirilmesinde özel caba sarf ederdi. Turgut Özal Tıp Merkezi, Çat Barajı projesi ve 1.Organize Sanayi Bölgesi'nin hayata geçirilmesi, üst düzey bürokraside Malatyalıların etkin bir şekilde görev alması ilk akla gelenlerdir.

Bu yıl Cumhuriyetimizin 95. yılı kutlayacağız. Bu doksan beş yılın tam atmış yıllık döneminde, Türk siyasi hayatında bazen iktidar bazen ana muhalefet lideri olarak hep bir Malatyalı oldu, Turgut Özal bunun son dönemiydi.

Turgut Özal'in vefatının ardından tam 25 yıla tekabül eden bir çeyrek asır geride kaldı. Geri dönüp baktığımızda Turgut Özal'a karşı ahde vefa olmadığını görüyoruz. İsmet İnönü ile başlayan Turgut Özal'la zirveye çıkan Malatyalılık ruhunun her geçen gün yok olduğunu görüyoruz. Yılda bir kez bile Turgut Özal'ı anmayı bir yük olarak görüyoruz.

Dikkatinizden kaçmamıştır. 'Gerçek' Malatya ruhunun olduğu her yerde, artık siyaset üstü kişilikler olan değerli hemşehrilerimiz İsmet İnönü ve Turgut Özal'ın fotoğraflarını birlikte görürsünüz. Yurt içinde ve dışında kurulu Malatyalı derneklerinin büyük çoğunda bu durum böyledir. Malatya'daki kimi meslek kuruluşlarında da yöneticilerinin siyasi görüşleri ne olursa olsun, binalarında bu iki Malatyalı liderin fotoğrafları, birlikte asılıdır.

Ancak, Malatya Belediyesi'ni yönetenlerin, eski binadan taşınırken meclis salonundan indirdikleri, artık 'Büyükşehir' unvanıyla kullanmayı sürdürdükleri yeni binanın meclis salonuna asmayı unuttukları (!) İsmet İnönü ve Turgut Özal fotoğraflarının yokluğu, çok da tartıştığımız Malatyalı kimliğinin artık bu kurumda bir öneminin olmadığının göstergesi midir?

Aslında, bunun en önemli nedeni, bazılarımızın 'dar' siyasi ideolojisinin Malatyalı olmasının önüne geçmesidir. Birileri bilinçli olarak bizleri birbirimize karşı ötekileştirerek, Malatya'nın geçmişle olan tarihsel bağı koparıp Malatyalılık ruhunu yok etmeye çalışıyor. Bu şartlanma ile siyasi aklımız normal aklımızın önüne geçiyor. Oysa ki bizim Malatya'yla özdeşleşen insanları siyasi kimlikleri ile değil Malatyalı kimlikleriyle sahiplenmemiz gerekir.

Yine, seçim meydanlarında övgüler dizilen ve Malatyalı seçmenlere vaat olarak verilen Turgut Özal Üniversitesi sözünün bir an önce hayata geçirilmesi tüm Malatyalıların ortak arzusudur.

Malatyalı olduğunu her fırsatta ve mekanda dile getiren Özal,seni unutmadık unutmayacağız…

Vefatının 25. yılında Turgut Özal'ı, bundan 40 yıl önce 17 nisan 1978 tarihinde elim bir terör saldırısı sonucu vefat eden Malatya Belediye Başkanı merhum Şehit Hamit Fendoğlu'nu, rahmet ve şükran ile anıyoruz.

Ruhları şad mekanları cennet olsun.