Bu haftanın ilk günlerinde KUZEY KORE Başkanı Kim ile ABD Başkanı TRUMP'ın Singapur'da yaptıkları görüşme uluslararası ilişkiler gündeminin başına oturdu. Bütün uluslar arası TV kanallarının sürekli birinci haberi görüşme olurken perde arkasını eşeleyen yorumlar ise dikkatle izlendi.
Bilindiği gibi uluslararası camiada küresel hegemonyanın çatısı altında hareket etmeyen bu nedenle çeşitli gerekçeler ileri sürülerek terör destekçisi ilan edilerek ambargo uygulanan iki ülkeden birisi Kuzey Kore'dir (Diğer ülke İran'dır). Aslında gerçek iki ülkenin ortak özelliği olan nükleer silah geliştirmeleridir. Bu iki ülke bu nedenle ABD öncülüğünde uluslararası camiada, özellikle Batı'da yalnızlaştırılmak istenmekte ve sürekli baskılanmaktadır.
İran'ın zengin doğal enerji üreten gaz ve petrol yataklarına sahip olması, ambargo'nun delinmesine neden olmuştur. RUHANİ'nin Cumhurbaşkanı seçilmesiyle birlikte uyguladığı batıya açılma politikası sonucunda normalleşen ilişkiler ABD Başkanı TRUMP tarafından askıya alındığı açıklamasına rağmen enerji, Batılı ülkeler İran ile normalleşme sürecine bağlılıklarını sürdürüyorlar.
Babasının yerine Kuzey Kore Başkanı seçildikten sonra nükleer silahlanmaya ve tatbikatlarına ağırlık veren Başkan KİM, yaptığı çıkışlar ve askeri uygulamaları ile bütün gözlerin Kuzey Kore'ye çevrilmesine neden olmuştu. TRUMP'ın tehditlerine daha ağır tehditlerle yanıt veren KİM; ABD'nin yumuşama politikalarına yönelmesine neden oldu. Bu nedenle önce Güney Kore Başkanı devreye girdi. Kuzey Kore Başkanı ve Güney Kore başkanları İkinci Dünya Savaş'ndan bu yana ilk kez ve ard arda iki kere buluştu.
Bu süreçte istihbarat diplomasisi çalışmaya ve kamu oyuna KİM ile TRUMP'ın buluşması yayılmaya başladı. Bu arada diplomatlar da boş durmadı. TRUMP'ın inişli çıkışlı söylemleri ve genel yaklaşımındaki zikzaklar bir hayal olarak düşünülen KİM-TRUMP görüşmesi nihayet gerçekleşti.
Küresel hegemonyanın yaydığı ve yorumcuların da hoşuna giden 'savaş oyunları söylemi' uluslar arası medyanın manşetlerinin odaklandığı eksen haline geldi. Şu anda kesin bir tahminde bulunmak zor olsa da bir yumuşama havasının dünyayı kapladığını söylemek mümkün.
Gerek TRUMP'ın gerek KİM'in açıklamalarına bakıp 'barışa'yönelik bir havanın estiğini söyleyebiliriz. Ancak ABD'nin klasik politikası olan yaramaz çocuklar olarak nitelendirdikleri ülkelerle önce dostluk kurup ardından savaşa yöneldiği de bilinen ve yakın tarihimizde sürekli yaşanmış bir gerçek.
Bu ilişkilerin sonradan 'savaşa'dönüşme olasılığı her zaman söz konusu olabilir. Kapalı devlet anlayışıyla yönetilen Kuzey Kore'nin ABD ile ilişkilere diplomatik ve istihbarat dünyasında bu olasılığı birinci sırada dikkate alan bir bakış ile hazırlanması doğal bir yaklaşım olarak görülmelidir. nedenle KİM-TRUMP ile başlayan KUZEY KORE-ABD ilişkileri barış ve savaş ihtimallerini birlikte dikkate alarak değerlendirmek gerekir.