0
KDV Kanununun 30/b maddesine göre, faaliyetleri kısmen veya tamamen binek otomobillerinin kiralanması veya çeşitli şekillerde işletilmesi olan sürücü kursları, rent a car firmaları, gerçek usulde vergiye tabi taksi işletmeleri, bu amaçla satın aldıkları binek otomobillerinin alımı sırasında yüklendikleri KDVnin tamamını ilgili dönemde indirim konusu yapabileceklerdir. Ancak, bu tür işletmelerin de amaçları dışında (örneğin sürücü kursu işletmesine işletme sahibince kullanılmak üzere alınan binek otomobilleri gibi) satın aldıkları binek otomobiller nedeniyle yüklendikleri KDVyi indirim konusu yapmaları mümkün değildir.
Öte yandan, faaliyetleri kısmen veya tamamen binek otomobillerinin kiralanması veya çeşitli şekillerde işletilmesi olmayan mükelleflerin işletmelerinde kullanmak üzere satın aldıkları binek otomobiller nedeniyle yüklendikleri KDVyi Kanunun 30/b maddesi gereği indirim konusu yapmaları mümkün bulunmamaktadır.
Uygulamada, binek otomobillerinin alımı sırasında yüklenilen ancak Kanunun 30/b maddesi gereği indirim konusu yapılamayan bu KDVlerin, doğrudan gider mi yazılacağı, yoksa maliyet unsuru olarak mı dikkate alınacağı hususunda tereddütlerle karşılaşılmaktadır.
Maliye Bakanlığı, binek otomobillerine ait olup indirilemeyen KDVnin doğrudan gider veya maliyet unsuru olarak dikkate alınmasında kanunen bir sakınca olmadığı görüşündedir. Maliye Bakanlığının bu konuda tayin ettiği bir özelgenin tam metni ise, önemine istinaden aynen aşağıdadır:([1])
"KDV Kanununun 30/b maddesine göre, faaliyetleri kısmen veya tamamen binek otomobillerinin kiralanması veya çeşitli şekillerde işletilmesi olanların bu amaçla kullandıkları hariç olmak üzere işletmelere ait binek otomobillerinin alış vesikalarında gösterilen KDV hesaplanan katma değer vergisinden indirilemez.
23 Seri No.lu KDV Genel Tebliğinin I bölümünde indirim konusu yapılamayan bu verginin Gelir ve Kurumlar Vergisi Kanunları çerçevesinde işin mahiyetine göre gider veya maliyet unsuru olarak dikkate alınabileceği belirtilmiştir.
Öte yandan, 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 269. maddesinde gayrimenkuller gibi taşıtların da maliyet bedeliyle değerleneceği hüküm altına alınmıştır. Aynı Kanunun 270. maddesinde ise "Gayrimenkullerde, maliyet bedeline, satın alma bedelinden başka, aşağıda yazılı giderler girer ... Noter, mahkeme, kıymet takdiri komisyonu ve tellaliye giderleri ile Emlak Alım ve Taşıt Alım Vergilerini maliyet bedeline ithal etmekte veya genel giderler arasında göstermekte mükellefler serbesttirler." denilmektedir.
Buna göre, taşıtların maliyet bedeliyle değerlendirilmesi sonucunda Taşıt Alım Vergilerinin maliyet bedeline eklenmesi veya genel giderler arasında gösterilmesinde mükelleflere ihtiyarilik tanınmıştır.
Bu nedenle, binek otomobillerine ait indirilemeyen katma değer vergisinin doğrudan gider veya maliyet unsuru olarak değerlendirilmesinde kanunen bir sakınca bulunmamaktadır.
Bu çerçevede, binek otomobillerine ait olup indirilmesi mümkün olmayan KDV, doğrudan gider olarak dikkate alınabileceği gibi, maliyete de dahil edilebilecektir.
[1] MBnin, 20.06.2000 tarih ve 53/5379-31-84/29609 sayılı Özelgesi.