Son zamanlarda ışığı aydınlatmıyordu dünyasını. Kimselere gece lambası olamıyordu. Sönmüş yorulmuş gitmişti. Yavaş yavaş ölüyordu. Işığı da sönerse geri neyi kalırdı? Yıldızlar başını döndürüyordu eskisi gibi göremiyordu onları. Düşme vaktinin geldiğini ve ışığının söndüğünü anladı.

Yavaş yavaş kendini dünyanın kollarına bıraktı. Düşüyordu, düştüğü yeri dahi göremeyecek hale gelmişti. Bir yandan içini bir sevinç öteki yandan bir hüzün kaplamıştı. Ağaçların arasına düştü, öldüğünü sanmıştı. Gözlerini açamıyordu. Bir süre bekledi. Gözlerini araladı, başında iki ağaç ona acıyla bakıyordu. Periler gövdesine konup onun o tatlı kraterli tenini okşuyorlardı. Mutlu oldu, belki gökyüzündekinden daha çok. Bu zamana kadar kimse ona bu denli şefkatle dokunmamıştı.

Ağaçlar ona neden düştüğünü sordular. O ise cevap veremedi. Sadece yüzündeki acı ifade ile gülümsedi. Gülümsemesi perilerin çok hoşuna gitmişti. Çok masum ve tatlılardı periler. Ağaçların kavuklarında yaşar en özel sırlarını ağaçlarla paylaşırlardı. Ağaçlar bilgeydi. Ay'ın neden düştüğünü anlamışlardı. Onlar da yaşlılığın verdiği sönüklüğü anlayabilirlerdi, anlıyorlardı da. O yüzden fazla diretmediler. Yüzlerin de acı bir ifade olsa da asla yardım etmeden yaşayamazlardı. İki ağacın aklına harika bir fikir gelmişti. Bu Ay'ı tekrar gökyüzünde görebilirlerdi belki. Hem Ay kendini iyi hisseder hem de ağaçlara ışık olurdu. Mutluluk ışıktı. Ay mutlu olduğunda ışığı daha da parlak olurdu. İki ağaç planlarını perilere anlattı. Periler ormanın derinliklerine dalıp ip aramaya koyuldular. Plan, sağlam bir kaç ip bulup Ay'ı tekrar gökyüzüne çekmekti. Periler bir süre sonra bir kaç iple geri döndüler. Ellerindeki tüm ipleri Ayı'n çıkıntılı köşelerine bağladılar. Hep birlikte Ay'ı en yükseğe yavaş yavaş çıkardılar. Gökyüzünün sonsuz maviliğine değmese de Ay tepedeydi. Eskisinden de daha iyi görünüyordu. Mutluydu, en önemlisi de buydu.

Ay mutluluk ışıklarını saçıp kendisine yardım eden arkadaşlarını ışıttı. Belki mutluluk dostluktu, yardımdı, sevgiydi, gülümsemeydi. Ay mahcup bir şekilde arkadaşlarına teşekkür etti. En güzel hediyesi ışığı ve gülen yüzüydü. Dostlarının ise en önemli hediyesi yardımsever ve ona kucak açmasıydı... Her gün yere inip gece olduğunda ışığı arkadaşlarına gece lambası oluyordu. Gülüşü ise sıcak bir yaz günü kadar neşe doluydu.