Bir önceki yazımında bahsettiğimiz Türk Ceza Kanunun 37 ila 41. Maddeleri arasındaki vergi kaçakçılığı suçuna iştirakin unsurları ve uygulanacak yaptırım ile ilgili açıklamalar şu şekildedir;
İştirak, bir tek kişi tarafından işlenebilen bir suçun birden çok kişi ile bir işbirliği içinde işlenmesidir. Nitekim TCK md. 37'ye göre; 'Suçun kanuni tanımında yer alan fili birlikte gerçekleştiren kişilerden her biri, fail olarak sorumlu olur.' TCK'nın md. 40'a göre de 'suça iştirak için kasten ve hukuka aykırı bir filin işlenmiş olması yeterlidir.
İştirak halinde işlenen suçlarda üç kavram önem arz etmektedir. Bunlar, faillik, azmettirme ve yardım etmedir. Bunların sırasıyla;
1- Faillik
TCK'nın 37/1 maddesinde müşterek faillik düzenlenmiş ve suçun kanuni tanımında yer alan fili birlikte gerçekleştiren kişilerden her birinin fail olarak sorumlu olacağı belirlenmiştir. Yine aynı maddeye göre; suçun işlenmesinde bir başkasını araç olarak kullanan kişi de fail olarak sorumlu olur.
Vergi kaçakçılığı suçunda da müşterek faillikten söz edilebilmesi için TCK'nın 37. maddesine bakılması ge ekmektedir. Müşterek failliğin söz konusu olabilmesi için suç teşkil eden filin birden fazla kişi tarafından birlikte gerçekleştirilmesi gerekir. Müşterek faillliğin bir başka özelliği de müşterek failler arasında birlikte suç işleme kararının bulunmasıdır. Buna göre, VUK' un 359. maddesindeki fili birlikte gerçekleştiren, fil üzerinde ortak hakimiyet kuran, suçun icrasında doğrudan doğruya hareketi yapan kimseler de fail olarak sorumlu tutulacaktır.
Örneğin, VUK' un 359/c maddesinde, Maliye Bakanlığı ile anlaşması bulunan kişilerin basabileceği belgeleri, Bakanlık ile anlaşması olmadığı halde basanlar veya bilerek kullananların iki yıldan beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılacağı belirtilmiştir. Bu suçun işlenmesinde, tasarımı gerçekleştiren kişi ile siparişi alarak bu belgeyi basan kişi müşterek fail olarak vergi kaçakçılığı suçundan sorumlu olacaklardır. Zira bu kişiler suçu oluşturan fili birlikte ve işbölümüne dayalı olarak gerçekleştirmiş olan ve suçun icrasında doğrudan hareketi yapan kimselerdir.
Müşterek faillikten söz edilebilmesi için VUK madde 359'da tanımlanan filin doğrudan birlikte ve işbölümüne dayalı olarak icra edilmesi (objektif unsur) ve birlikte vergi kaçakçılık suçunu işleme kararının olması (sübjektif unsur) gerekmektedir.
2- Azmettirme
Manevi nitelikte iştirak olan azmettirmeyi düzenleyen TCK'nın 38. maddesine göre, 'başkasını suç işlemeye azmettiren kişi, işlenen suçun cezası ile cezalandırılır'. Azmettirme, belli bir suç işleme konusunda fikri olmayan bir kişinin başkası tarafından bu suçu işlemeye karar verdirilmesidir. Azmettirme ancak kasten hareket etme ile mümkün olur. Bu işlemi yapan kişiye 'azmettiren' denir. Azmettiren konumundaki iştirakçi suçu oluşturan hareket unsuruna ilişkin fillere katılmaz. Azmettiren yaptığı yoğun manevi ve psikolojik telkin ve baskılarla suçu işleyenin, suç işleme niyet ve boyutu üzerine etki ederek suçun işlenmesine sebep olan kişidir. Ancak azmettirenin cezalandırılabilmesi için suçun işlenmiş olması gerekir.
Örneğin, mali müşavirin ödeme sıkıntısı içerisindeki bir müşterisine o ay çıkabilecek KDV yükünün 'sahte veya yanıltıcı belge kullanmak yoluyla yok edilebileceği, aksi halde iflasa kadar gidebileceği veya makinelerinin haczedileceği' yolundaki telkini sonucu bu yola başvuran mükellefin filinde müşavirin azmettiren olarak cezalandırılması mümkündür.
3- Yardım etme
TCK md. 39'da bir filin işlenmesine yardım eden kişinin de belli indirimlerle de olsa cezalandıracağı hükme bağlanmış ve aşağıdaki hareket tarzları 'yardım etme' olarak nitelendirilmiştir.
a) Suç işlemeye teşvik etmek veya suç işleme kararını kuvvetlendirmek veya filin işlenmesinden sonra yardımda bulunacağını vaat etmek. (manevi yardım).
b) Suçun nasıl işleneceği hususunda yol göstermek veya filin işlenmesinde kullanılan araçları sağlamak (maddi yardım).
c) Suçun işlenmesinden önce veya işlenmesi sırasında yardımda bulunarak icrasını kolaylaştırmak (maddi yardım).
Suçun işlenmesine yardımdan söz edilebilmesi için bu yardımın en geç suçu oluşturan hareketlerin tamamlanmasından önce yapılmış olması gerekir. Yardım da kasten yapılabilecek niteliktedir.
Vergi Kaçakçılığı suçuna yardım etme şeklinde iştirak halinin belirlenmesinde de, TCK'nın aktardığımız 39. Maddesi önem taşımaktadır. Buna göre, faili VUK m. 359'daki filleri işlemeye teşvik eden, suç işleme kararını kuvvetlendiren, filin işlenmesinden sonra yardımda bulunacağını vaat eden, yol gösteren, kullanılan araçları suçun icrasından önce sağlayan, suçun işlenmesini kolaylaştıran kişiler yardım eden olarak sorumlu olacaklardır. Buna karşılık filin suç teşkil ettiğini bilmeden yapılan hareketler yardım olarak nitelendirilemez.
Mali müşavir ve muhasebecilerin yaptıkları mesleki işler doğası gereği mükellefe yardım niteliğindedir. Ancak mükellefin hareketinin suç olduğunu bilmeden yapılan hareketler suça yardım olarak nitelendirilemez. Örneğin bir avukatın cübbe satın alımına ilişkin makul fiyatlı bir faturayı, cübbe satın almadan temin ederek defterine işlenmesi için muhasebecisine vermesi halinde, muhasebecisinin bu faturayı deftere işlemesi yardım filini oluşturmaz. Yardım fili ile suçlama için, muhasebecisinin bu cübbenin satın alınmadığını bilerek hareket ettiğinin veya bu faturayı onun temin ettiğinin ileri sürülmesi ve kanıtlanması gerekir.
Ancak, uygulamada meslek mensuplarının, mükelleflerin işlediği vergi kaçakçılığı suçuna yardımda bulunduğu her zaman iddia edilebilirse de kanuni ödevini yapan bir meslek mensubuna iştirakçi denmesi mümkün değildir.
Yargıtay da sahte faturaları düzenleyen mükellefin muhasebecisi veya mali müşavirinin beyanname vermesini, vergi kaçakçılığı suçuna iştirak için yeterli saymamış ve mali müşavir/muhasebeci açısından iştirakin ne şekilde gerçekleştiğinin ortaya konması gerektiğine hükmetmiştir.[1]
[1] TÜRMOB, 'Vergi Kaçakçılığı Suçlarına İştirak', Mali Mevzuat Yorum / Uygulama Sirküleri, Sirküler No:1, Ekim 2020, s.14-19.