Geçtiğimiz aylarda YÖK Başkanı Prof. Dr. Yekta SARAÇ, çok önemli bir konuya değinmişti. Üniversitelerarası Kurul, YÖK Başkanı Saraç'ın önerisiyle para karşılığı yayın yaptığından 'yağmacı' (predatory) adı verilen dergilerde yayımlanan bilimsel makalelerin, akademik yükseltmelerde dikkate alınmamasını kararlaştırmıştı.
YAĞMACI DERGİLER
Başkan Saraç, Anadolu Ajansı'na verdiği mülakatta, Türkiye'deki akademik yayınların sayısında sorun olmadığını, asıl sorunun ise yayınların niteliğinde olduğunu belirtmiş; 'Bunun sebebi araştırıldığında 'yağmacı' şeklinde tanımlayabileceğimiz para karşılığı yayın yapan dergilerin giderek artması gösterilebilir. Aslında bu, bütün dünyada bir sıkıntı, bizim ülkemize has bir durum değil. Avrupa Üniversiteler Birliği de bunun üzerine çalışıyor fakat henüz alınmış bir kararları yok. Biz ilk defa bir karar aldık ve artık bu yağmacı dergilerdeki yayınların akademik yükseltmelerde kullanılmasına müsaade etmeyeceğiz. Üniversitelerarası Kurul da YÖK'ün önerisiyle bu kararı almış oldu. Bundan sonra açık ve net şekilde ifade ediyoruz ki yağmacı dergilerde yayın yapanlar, bu yayınlarını akademik yükseltmelerde kullanamayacak. Ancak yağmacı yayıncılık ile mücadeleyi YÖK'ün son zamanlarda önem verdiği açık erişim/açık bilim çalışmalarına zarar vermeden yürüteceğiz.' demişti.
YÖK'ün bu konudaki hassasiyeti oldukça önemli. Ancak, yapılması gereken bazı başka düzenlemeler de var.
DERGİLER YÖNETİLEMİYOR
Türkiye'de yaklaşık 2.300 adet akademik dergi olduğu belirtiliyor. Bu dergilerin önemli bir kısmı da üniversiteler bünyesinde çıkarılıyor. Ancak, üniversite dergileri arasında öyle dergiler var ki hakem süreci düzgün işlemiyor, yayıma gönderilen makale aylarca bekletiliyor ve dahası bazı dergilerde muhatap dahi bulunamıyor. Oysa elektronik yolla sürecin yürütüldüğü günümüzde, bu gibi sorunların olmaması gerek.
Diğer taraftan Başkan Saraç'ın da haklı olarak dikkat çektiği gibi para karşılığı makale yayımlanması, konuşmacılardan başka kimsenin bulunmadığı salonlarda sunulan bildirilerin yaygınlaşması (bu da para karşılığı bildiri olmuş oluyor), Türkiye'de zaten düşük olan akademik yayın kalitesini daha da düşürüyor.
ŞİKAYET MERCİİ GEREKLİ
Ulusal akademik dergilere ilişkin olarak mutlaka bir şikayet merciinin olmasıgerekiyor. Böyle bir mekanizma, hem çalışmaların hem de dergilerin kalitelerini daha da artıracak. Özellikle hakem inceleme sürelerinin belirli bir kısıta tabi olması, gerekçesiz hakem raporlarının dergi tarafından kabul edilmemesi ve hatta yazarların çalışmalarına ilişkin intihal raporlarının da makale gönderim sürecinde dikkate alınması gerekiyor.
HANGİLERİ ULUSLARARASI YAYINEVİ?
Bir de sıklıkla tartışma konusu olan Türkiye merkezli yayınevlerinin ulusal mı yoksa uluslararası statüde mi yayınevi olmaları durumu var. Bu konu da gerek akademik puanlamada gerekse akademik teşvik başvurularında sorun alanlarından birisi olarak karşımıza çıkıyor. Bir yayınevinin uluslararası nitelikte olup olmadığının sınırlarının net olarak belirlenmesi ve hatta resmi kurumlar tarafından bu sınıflandırmanın yapılmasında yarar var.