Bir gökkuşağı şemsiyem vardı ki her açtığım da üzerime yağmur yağardı. Ben ağlamazdım, ağlayamazdım. Benim yerime gök ağlardı, yer çekimi etkisini kaybedip seni bana getirirdi. Sorsan ne kadar sevdiğimi bile bilmezdim. Ama severdim. Hayatımın neresine koymalıyım onu bile bilmezdim. Kelimelere sığdıramazdım. Sanki dünya bu yoğun ve şiddetli hislerimden dolayı yitip gidecekmiş gibi gelirdi. O kadar yoğun yaşardım ki. Yanından geçtiğim ağaçlar sallanırdı. Çiçekler dile gelir şarkılar söylerdi. Ama hep yağmur yağardı gecelere, uyanırdım bir bakardım ki tüm kainat bana küsmüş. Yağmurlar bile aşk kokardı. Korkardım. Yağmurlar kesilirse aşkın o yoğun kokusunu alamamaktan korkardım. Bir umut derdim hep. Belki de yağmur tekrar yağardı üzerime. Umut... Işık yılı kadar uzaktaki tek şeydi. Umudu hayal etmek imkansızdı ve bir o kadar da cazip geliyordu. Umudumu yanıma alıp sarılır uyurdum. Sabah olduğunda beni terk edeceğini bile bile.

Ve bir gün sonsuza dek, sağanak yağmurlar benden vazgeçecekti bilirdim.