Hepimizin ortak yaşamak zorunda olduğu bu dünyada neyi paylaşamıyoruz sormak istiyorum. Öncelikle Sosyal finansın temel kuralını, paranın araç olarak kullanılması esasına dayandığı gerçeğini bir kez daha hatırlatmak isterim.
Hiç kimse bu dünyaya kendi seçimi ile gelmiyor malumunuz. Ancak doğduğumuz ailenin içinde başlayan ilk eğitim, adeta bizi yaşantımız boyunca etki altında bırakabiliyor. Farklı kültürlerde yetişmiş olsak bile, insan olmanın getirdiği ortak değerler, dünyanın neresinde olursak olalım hep aynıdır: önce saygı, sonra sevgi… Yani şunu söylemek istiyorum insani eğitimle büyümüş her aile bireyi, ileriki yaşantısında da üç aşağı beş yukarı düzene uyum sağlayarak var olma savaşını kazanabiliyor dil, din, cinsiyet, ırk ayrımı olmadan.
Evlere kapanarak hayatımızı devam ettirmeye çalıştığımız bu zor zamanlarda, gözlemlediğim en büyük ortak problem, yaşamdan eskisi gibi alınamayan zevkler. Zengin de fakir de aynı noktada. Zengin biraz daha şanslı belki, çünkü yaşamla ilgili daha çabuk kararlar alabilme şansına sahip; ama dar gelirli kesim şartlara uymak mecburiyetinde. Şartlara uyayım derken de her türlü şiddete karşı savunmasız. Değişimin her alanda hızla baş gösterdiği bugünün dünyasında ortak sorunların hemen hemen en başında, şiddetin her türlüsü geliyor. İnsana, çocuğa, hayvana ve tüm tabiattaki canlıya karşı. Burada yapabileceğimiz çok şey olduğunu düşünüyorum. 'Ben ne yapabilirim ki, Benim gücüm neye yeter ki,' gibi umutsuzluk, çaresizlik ve negatif düşünce yapısıyla dolu kafa yapımızı biraz değiştirebiliriz. Kadere mahkum etmek, benim kaderim buymuş deyip olana razı olmak, bu çağda artık uzaklaşmak gerekli ilk konu. Hatta bir ipucu vereyim: Bir ortamda bu tarz konuşmalar yapılıyorsa derhal ortamı değiştirin ya da süratle oradan uzaklaşın. Şuna inanın ki bu ortamlar size iyi gelmeyecek. Şiddete davetiye çıkaracaktır. Özellikle içinde bulunduğumuz bu zorlu süreçte biraz daha sakinliğe ve kendi kendimizi eğitmeye ne dersiniz? Bir dinleyin kendinizi. Ben ne istiyorum? Ben ne yaptım? Nasıl bir hedefim var hayatla ilgili? Sorun bir kendinize. Hiç cevap gelmiyor mu? Ya da cevap geliyor ve siz o kadar yorulmuşsunuz ki hayattan, bu cevabı bile duyamıyor musunuz? En hazin gerçekte işte o cevabı duyamamak.
Karşılıklı iletişimi sağlayabilmek adına herkesin biraz kendini geliştirmesi gerektiğini düşünüyorum. Kendi konum olan, 'kıymet bilmek kültürü' açısından sizlere bazı konulardan bahsetmek istiyorum. 30 yılı aşkın bir zamandır meslek hayatımda, gerçek olaylardan ve de bizzat yaşadığım ya da çok yakından tanık olduğum vakalarda, hep aynı problem var. Özellikle aile içi şiddetin en başında gelenler arasında, bütçelerin yanlış idare edilmesinin geldiğini gözlemledim. İnsanlar, aile kurmaya başladıkları sırada, birbirleriyle açıkça konuşmaktan kaçınıyorlar ve kuracakları ailenin en temel şartı olan para idaresini doğru dürüst planlayamıyorlar. Yanlış bir finansal modelle (borç harç) bir yuva kuruyorlar. Gelire göre plansız bir biçimde harcamalar yapılıyor. Düğündü, tatlı telaşlardı derken hiç de hesaba katılmayan bütçe idaresi sorunlar oluşturmaya başlıyor.İşte bu sorunlar şiddeti de beraberinde getiriyor. En büyük yapılan yanlış, ebeveynin maddi ve manevi destekleri: 'Aman benim evladım rahat etsin ya da hiçbir sorunu olmasın,' anlayışı. Daha da ötesi 'Nasılsa ailem var, beni hiç kırmazlar,' gibi söylemler aslında iyi niyetle atılan; fakat yuva kurarken yapılan en büyük yanlış adımlardandır. Desteklemek tabi ki güzel ama ölçülü olmalı. Bir zamanı olmalı, hayat boyu değil. İşte burada yetiştiğimiz aile ortamlarına çok büyük görevler düşüyor. Herkes evladının en güzeline layık olduğunu düşünür ve onun için en iyisini ister. Gözlemlenen şu ki, başarısız evliliklerde, evliliğe adım atacak insanların hangi yaşta olurlarsa olsun, ailelerine hala fazlasıyla bağlı kalıyor olmaları. Sözlerim yanlış anlaşılmasın. Ben demiyorum ki onları unutun. Yetişkin bir birey, artık kendi kurduğu ailesinin varlığını devam ettirebilmek ve hem kendisine hem de topluma faydalı fertleri yetiştirebilmek için bunu yapmak zorundadır. Bu unutulmasın. İşte şiddeti önlemenin en önemli adımı; çünkü bu dünyada sadece siz yoksunuz. Ve bu dünyada olduğunuza göre birey olarak ne kadar önemli olduğunuzu da bir kez daha hatırlayın.
Buradan finansal anlamda yaşanan sıkıntıların büyük ölçüde sebep olduğu şiddet konusunda bir çağrıda bulunmak istiyorum. Biraz daha nefsinizi terbiye etmeye çalışın. Ve parayı buna kurban etmeyin; çünkü para sadece bir araçtır hayatta. Kendimize hakim olamayışımızın bedelini yıllarca paraya yükleyip durduk; ama artık yeter. Bitmek tükenmek bilmeyen istekleri için yapılan harcamalar neticesinde, ödenemeyen faturalar aile içi şiddette en başta gelen sebeplerdendir. Bu nedenle, bütçe idaresini ve disiplini iyi oturtmak, kıymet bilme kültürünü hayatımıza nakşetmek çok çok önemlidir.
Hanımlar size buradan özellikle sesleniyorum. Hani derler ya 'Yuvayı yapan dişi kuştur,' diye. Sağlam temeli olan bir yuvanın, doğru finansman modelini uygulayan bir yuvanın, sosyal faydası da çok büyüktür, unutmayın. Milli mücadele tarihimizin yazılmasından tutun, günümüzde birçok kadın, içlerindeki girişimcilik ruhuyla bu dünya için savaş vererek büyük başarılar kazandılar. İnançlarıyla, iyi ahlaklarıyla, kararlılıkları ve çalışkanlıklarıyla başarı basamaklarını tırmandılar. Tanıdığım çok kıymetli hocalarımdan defalarca dinlediğim hayat hikayeleri başarılı erkeklerin ardında hep gizli bir kahramanın olduğunu (akıllı kadın, akıllı anne, akıllı eş) gösterdi bana. Kimi eşlerinin eğitim hayatını tamamlaması için fedakarlıklar yaptı, kimi onlar için sadece evde huzuru temin etti. Kimi de milli mücadele dönemlerinde olduğu gibi yalnızlığına ve kaderine razı olmaktansa, silahını kuşandı ve de cepheye gitti. Hikayeler aşağı yukarı aynı ama ortak özellikler aklını kullanan çalışkan ve mütevazı kadınlar. Hepsini saygı ve hürmetle kaybettiklerimi de rahmetle anıyorum.
Beyler size de buradan açık bir çağrıda bulunmak istiyorum. Sosyal finansta sizlerin de katkıları çok önemli. Yapabileceğiniz çok şey var. Sadece bir kadın girişimciyi dinleyerek veya ona katkı sunarak, en azından yaptıklarını sergilerken, satış yaparken ya da dinlemek gerekirse lütfen yanımızda olun.Yanımızda olun ki şiddetin her türlüsünü birlikte önleyelim.
Evet, şiddeti önlemekte en önemli konu doğru iletişim. Kadına şiddeti önlemekte İstanbul sözleşmesini yürekten desteklediğimi belirtmek isterim. Bizler inançlarımız gereği kadına saygının en önde olduğu bir millet olarak tarihte yer aldık. Saygı ve sevgi konusunda birçok 'atasözü' milli değerlerimiz haline geldi. Sözlerimi, büyük Atatürk'ün bir özdeyişiyle bitirmek istiyorum;
'Dünyada her şey kadının eseridir. Kadınlarımız eğer milletin gerçek anası olmak istiyorlarsa, erkeklerimizden çok daha aydın ve faziletli olmaya çalışmalıdırlar.'
Kimse birbirini üzmemeli. Kimse birbirini kırmamalı.
Hayatı ne kadar sağlıkla yaşayabileceğimiz hiç ama hiç belli değil.