Erken seçim kararıyla birlikte gündem 24 Haziran'a odaklanmış durumda. Şimdilik milletvekilleri adaylarıyla ilgili bir tartışma yok. Çünkü 2 Mayıs'a kadar imza gerektiren Cumhurbaşkanı aday adaylarının Yüksek Seçim Kurulu'na başvurması ve 4 -9 Mayıs arası onları destekleyen imzaların toplanması söz konusudur. Bu durum, şimdilik, Vatan Partisi'nin adayı Doğu Perinçek ile 1 Mayıs'ta Cumhurbaşkanı adayını açıklayacağını duyuran Saadet Partisi'ni ilgilendirmektedir. Parlamentoda grubu olmayan diğer partilerin cumhurbaşkanı adaylarıyla ilgili gelişmeler ittifak görüşmelerine bağlıdır.

Parlamentoda grubu bulunan dört partiden AK Parti ve MHP'nin ortak adayı Cumhur İttifakı adı altında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, İYİ Parti adayı Meral Akşener, HDP'nin adayı ise Selahattin Demirtaş'tır.

CHP'nin adayı ise bu satırların yazıldığı saate kadar daha belli değildi. CHP'nin göstereceği aday konusunda bazı isimler telaffuz edilmektedir. Cumhur ittifakını oluşturan partiler ve medyadaki yorumcuların çoğunluğu CHP'yi aday belirlememesi nedeniyle eleştirmektedir. Ancak adayın halen belirlenmemiş olması nedeniyle CHP'nin tartışılması ve eleştirilmesi avantaja dönüştüğü gözlenmektedir.

Cumhurbaşkanı tartışmaları adaylar belli olana kadar devam edecek. Ardından milletvekili adaylarının durumu gündemi oluşturacak. Bu süreç içinde ekonomide yaşananlar ikinci plana itilmiş durumda. Örneğin faizin düşürülmesini sürekli isteyen Cumhurbaşkanı ve bazı bakanlar bile Merkez Bankası'nın faiz artışını gündeme getirmediler. Seçim süreci içinde ekonomideki sıkıntılar dillendirilmeyecek gibi gözüküyor. Ancak bu durum nedeniyle sıkıntılar halının altına süpürülecek. Zaman zaman ekonomi iyi gösterilecek, ama bunun faturası, özellikle döviz kurlarındaki değişiklikler nedeniyle yüksek olacaktır.

Seçim sürecinde vergi tahsilatında bir düşüş yaşanacak. Seçim harcamaları dışındaki ekonomik faaliyetler kısıtlanacak, üstü örtülü ekonomik durgunlukyaşanacaktır.

Özellikle dış ilişkilerde Türkiye'yi kontrol edemeyen küresel güçlerin ekonomik saldırılarda bulunacakları tahmin edilmektedir. Söz konusu saldırılar ya dış ilişkilerde yumuşamaya ve tavizler verilmesine neden olacak ya da seçim sonrasına taşınacak ağır bir fatura birikecek.

Seçim sürecinde ekonomiyi iyileştirmeye yönelik politikaların hızla kararlaştırılıp uygulanması gerekir.

Seçim kararı alındığından bu yana ekonomi düzelecek diyenler, seçim sonrası ödenecek faturayı görmezlikten geliyorlar. Bu nedenle ekonomiyi güçlendirecek yaklaşımların oluşturulmasında elbirliği yapılması şart.