0

"Türkiye ekonomisi dünyadan nasıl görünüyor?" sorusuna çok farklı biçimlerde cevap vermek mümkün. Aralık ayında yayınlanan iki raporda iki farklı bakış açısını gördük. IMF raporu daha çok para politikası ağırlıklı analizlere yer veriyordu. Dünya bankasının yayınladığı Türkiye’nin yaşadığı dönüşümler adlı rapor(1) ise Türkiye’de reel ekonominin nerden nereye geldiğini anlatıyor.

Dünya bankası raporu: Orta sınıf büyüdü

Rapordaki analizler Azevedo and Atamanov’un 2014 yılında yaptıkları çalışmaya dayanıyor(2). Söz konusu çalışmaya göre, 2002-2011 döneminde Türkiye’de aşırı yoksulluk oranı %13’ten %5’e düşerken; ılımlı yoksulluk oranı %44’den %22’ye düştü. Buna göre orta sınıfın nüfus içindeki payı 2002 yılında % 21 iken 2011 yılında %41’e yükseldi. Yazarlar çok sayıda ülkede orta sınıfın gelişimini 1993 ve 2011 yılları için karşılaştırıyor. Türkiye’de orta sınıfın nüfus içindeki payının benzer gelişmişlik düzeyindeki ülkelerin gerisinde olmasına rağmen söz konusu yıllarda ikiye katlandığını vurguluyorlar.

Dünya bankası raporunda orta sınıftaki büyümenin Türkiye’de kurumsal reformlar için itici bir güç yarattığı belirtiliyor. Bu tespite tamamen katılıyorum. Ve soruyorum. Orta sınıftaki büyümenin önümüze getirdiği reform yapma fırsatlarını kullanabilecek miyiz?

Verimlilik artışını sürdürebilecek miyiz?

Reformlar verimlilik düzeyimizi artırmanın olmazsa olmaz şartı durumunda. Verimlilik artışlarının büyümeye katkısının nasıl bir eğilim gösterdiği bu açıdan son derece önemli. Dünya bankası raporunda üç farklı dönem ortalama büyüme oranları ve büyümenin kaynakları açısından karşılaştırılıyor.

Tabloda birinci sütun dönemler itibarıyla ortalama büyüme oranını gösteriyor. Sonraki üç sütun ise sırasıyla işgücü, sermaye ve verimlilik artışının büyümeye katkısını gösteriyor. Tablodan izlenebileceği gibi önceki on yıllarla karşılaştırıldığında 2000’li yıllarda verimlilik artışının büyümeye katkısı yükseliyor. Bu son derece önemli.

Tekrar soralım: Devam ettirebilecek miyiz?

Ve çok farklı görüşlere sahip iktisatçıların üzerinde uzlaştıkları bir hususu hatırlayalım: Bir ekonomide uzun dönemde refah artışının esas itibarıyla tek kaynağı verimlilik artışıdır. Verimlilik düzeyi arttırılmadan uzun dönemde mal ve hizmet üretme kapasitesinin büyümesi mümkün değildir.

Rüşvet ve Yolsuzlukla Mücadele

Verimlilik artışının büyümeye katkısını arttırmamız gerekiyor. Orta sınıf büyürken; orta sınıfın talepleri kurumsal reformlar için bir itici güç oluştururken Türkiye’de verimlilik artışının önündeki engelleri kaldırmamız gerekiyor.

Tersinden bakarsak verimsizlik kaynaklarını azaltmamız, yok etmemiz gerekiyor.

Türkiye’de verimsizliğin en önemli kaynaklarından birisi kayıt dışı ekonomi.

Kayıt dışılık sadece vergi kaybına yol açarak kamu kesimi için verimsizlik sebebine dönüşmüyor. Bundan daha önemli olmak üzere yaşamaması gereken iktisadi faaliyetlerin varlığını sürdürmesini mümkün kılıyor. Ve bir alandaki verimsizlik diğer alanlardaki verimsizliği besleyerek bulaşıcı bir hastalık gibi yayılıyor.

Kayıt dışılığın her türü ile mücadele etmemiz gerekiyor.

Başta rüşvet ve yolsuzluklarla mücadele geliyor.

Çünkü rüşvet ve yolsuzluğun girdiği her alan kendisini reformlara kapatıyor. Reformlara karşı oluşan direncin en güçlü kaynaklarından birisi haline geliyor.


(1) file:///C:/Users/user/Downloads/TurkeysTransitions%20(1).pdf

(2) https://openknowledge.worldbank.org/bitstream/handle/10986/17722/WPS6834.pdf?sequence=1