Günümüzün en büyük sorunu mu desek? Ya da en büyük üşengeçliğimiz mi?...

İletişim, insanın varolduğundan bu yana süregelen ve insan varoldukça önemini hiçbir zaman yitirmeyecek bir araçtır. Günümüzde ise her ne kadar iletişim araçları artmış olsa da insanlar arasındaki iletişimin azaldığını farkettiniz mi? İnsanların birbirine tahammül eşiği düşmüş durumda. Birçok kişi iletişim kurarken karşısındakini dinliyor, ama sadece dinliyor. Aslında anlamak için dinlemiyor. Cevap verme sırası gelsin diye bekliyor. İşte bu durum karşıdaki insanı anlamamaya ve bu defa da sağlıklı iletişim kuramamaya neden oluyor. Geçenlerde okuduğum bir yazıda, son yıllarda boşanma davalarının büyük bir kısmı iletişimsizlik ve anlaşamama gerekçesiyle açılmış. Ne acı değil mi?.. Günümüzde birçok iletişim aracına sahip iken iletişim neden bu kadar azaldı. Sanırım artık biz insanlar hayatın hızlı tempoda yaşanması ve sosyal medyanın bizi olması gerekenden daha hızlı yaşattığından dolayı artık insanları uzun uzadıya dinlemek yerine ya da anlamak yerine, iki kelimeyle derdini anlatsın bende cevabını vereyim, sorunu çözmesekte olur, konuyu konuştuk yeterli diye düşünüp çoğumuz iletişimden uzaklaşıyoruz.

Peki ne yapabiliriz. Her şeyden önce ilk başta kendimiz ile bir iletişim kurmalıyız. Sakin bir zaman dilimi yaratmalı ve bu zaman diliminde iç sesimizi, kendi ruh dünyamızı, kendi duygularımızı dinlemeliyiz. İletişime ilk başta kendimiz ile başlamalıyız. Sonra bu konuda nasıl daha farklı davranabiliriz diye yola çıkıp, önemsediğimiz insanlar ve önemsediğimiz konular üzerine birbirimizle tartışıp iletişim becerimizi arttırmaya çalışmalıyız. Sevgili okurlarım, sizler ile kurmuş olduğum iletişimdeki ilk köşe yazım bu. Keyif alarak okuyacağınızı temenni ediyorum.

Sevgilerimle..

Mehmet Nur Bilgin Kimdir?

1992 Yılında Mardin'de doğup lise eğitimimi Mardin'de tamamladım.

Üniversite eğitimim için Hatay'a gittim. Üniversite eğitimimi tamamladıktan sonra tekrar Mardin'e dönüp, çok uluslu bir firmanın Mardin bölgesinde satış temsilcisi olarak işe başladım. Böylelikle profesyonel iş hayatına ilk adımı attım.

Çalıştığım süreçte Lisans eğitimimi tamamlarken bir yanda da Mardin Artuklu Üniversitesinde İnşaat Teknoloji bölümünü (II Öğretim) bitirdim. Yani gündüzleri işimi icraa edip, akşam inşaat bölümü eğitimim için üniversiteye giderken bir yanda da Lisans eğitimim için de online eğitimleri alıp sınavlarıma katıldım.

Yoğun ve yorucu bir tempo olsa da, benim için zaman planlaması açısından büyük yetkinlik kazandıran bir süreç oldu.

Sonrasında vatani görevimi yaptım, Mardin'e döndüğümde ilaç sektörüne adım atma kararı aldım ve çok uluslu bir firmanın Mardin'den sorumlu Tıbbi Tanıtım Mümessili olarak işe başladım.

İki yıl Mardin'de çalıştıktan sonra Mardin'in gerek kariyer olanakları gerekse kişisel gelişim eğitimleri açısından benim için yetersiz geldiğini hissetmeye başladım. Böylelikle yeni bir arayış başladı bende. Tabii ki bunu düşünmek ve bu konuda karar almak pekte kolay olmadı…

Çalıştığım firmanın Gaziantep'te boş kadrosunun olduğunu görünce, Gaziantep'e tayin talebinde bulundum. Talebim uygun görüldü ve Tıbbi Mümessillik mesleğime Gaziantep'te devam ettim. 1 Yıl Gaziantep'te çalıştıktan sonra firma ile yolları ayırma kararı aldık ve yollarımızı ayırdık.

Acaba İstanbul'a gitmenin vakti gelmiş miydi?

Gaziantep aslında benim için bir geçiş noktası, bir basamaktı. Çalıştığım firma ile yolları ayırınca bunun İstanbul'a yerleşmek ve kariyer fırsatlarını çok daha iyi değerlendirmek için fırsatın bana göz kırptığını düşünüp İstanbul'a yerleşme kararı aldım ve Tıbbi Mümessillik mesleğime İstanbul'da anlaştığım bir firmayla devam ettim.

Anlaştığım firmada bir müddet çalıştım ama yetkinliklerim için bana yetersiz kaldığını düşündüğüm için bu firmadan ayrılma kararı aldım.

Eski sektörüm olan FMCG (Hızlı Tüketim Sektörüne) İstanbul'da Yönetici olarak geri döndüm.

Kişisel bakım-temizlik firmasında 20 kişilik bir ekibin başına ekip lideri olarak geçiş yaptım.

Yönettiğim ekiple kısa sürede güzel işler yaptık ve başarılar elde ettik. Bu başarıların neticesinde 6. ayımda bir üst pozisyona terfi teklifi alarak Diyarbakır'a satış ekibinin başına yönetici olarak atandım. Burada bazı aksaklıklar ve birtakım öğrenimleri elde ettikten sonra çalıştığım pozisyonun sürdürülebilir olmadığını anladım, kısa süreli Diyarbakır serüvenimi burada noktalayıp İstanbul'a bir önceki çalışmış olduğum ilaç sektörüne dönme kararı aldım.

Hali hazırda çalışıyor olduğum firma ile görüşmeleri yapıp gerekli anlaşmaları sağladıktan sonra Tıbbi Tanıtım Mümessilliği görevine İstanbul Anadolu yakasında tekrar başladım ve kronik ürünler çalışarak ilaç sektöründeki kariyer yolculuğuma devam etmekteyim.

Kısa süre içerisinde farklı iller, farklı sektörler ve farklı firmalarda çalıştım.

Bu süreçler biraz yorucu olsa da bana kısa sürede çok fazla tecrübe kazandırdı. Bugün ki başarımı ve elde ettiğim kazanımları, geçmişteki tecrübelerime borçluyum…