Seni sevmek, benim için her şeydi.

Seni sevmek, sende bulduğum aşkın ötesinde başka bir şey aşk yok demekti. Son olan sendin.

Seni sevmek, özgürlük demekti. Bu senin özgürlüğündü. Başka sevgilerin bizi bitireceği hiç aklıma dahi gelmedi çünkü böyle bir ihtimal dahi yoktu. Günü birlik sevdaların peşinde kendimi kandırdığım zamanlarım da hiç olmadı. Seviyesiz ve saygısız davranışların içinde kendi kendimi eritip bitiren ve bu yüzden yokluğa doğru hızla sürüklenen birisi de olmadım. Senin sevginle öyle doydum ki, başka sevgilere özlem duymadım. Sevinçle beklenen hafta sonlarının yine bir sonraki güne ertelenmesinde bile, her gün büyüyen hasretin aslında yokluğa doğru gitmeyip, daha da büyüyen bir duygu oldu. Hem kendi sevgisini, hem de sevdiği kadının sevgisini küçük kıskançlıkların içinde bitiren zavallı birisine dönüşmedim.

Senden uzak kalmak, hayattan uzak kalmaktı ama senden hiç uzak kalmadım.

Senden uzak kalmak, unutulmak demekti ama senden hiç uzak kalmadım.

Şimdi görüyorum ki, senden uzak kalmak, içimdeki aşkını her gün büyütürken, senin gönlünde de sevgim büyümüş. Ayrılamaz, kopamaz, yerine bir başkasını koyamaz bir olgunluğa erişmişiz. Senden uzak kaldığım zamanlarda sende sıradan bir kişiliğe dönüşmedin, peşinden koşanlara önem vermedin, gururumu yok etmedin, başımı öne düşürmedin. Sevgimi hiç sahipsiz bırakmadın. Senin de dediğin gibi, senin sevginle başkalarının gözünde hep kıskanılan birisi oldum. Çünkü biz kıskanılacak bir bütünlük yarattık. Örnek olabilecek bir dostluk kurduk. Eski bir aşk öyküsü, o eski sevgilimdi, olmadık. Hep yenilendik, yenilendikçe yeni yönlerimizle birbirimizi olduğu gibi kabul ettik, olduğumuz gibi sevdik.

Burada tarihe mal olmuş bir tespiti daha yazmadan geçmek istemiyorum.

Derler ki; 'Akıllı kadın erkeğini kral yapar, kendisi de kralın karısı, kraliçe olur. Akılsız kadın ise erkeğini çöpçü yapar, kendisi de çöpçünün karısı olur.'(*1)

Bu aşkı kral yapan sendin.

Kraliçe olan da sendin.

Şimdi bir kez daha iyi anlıyorum; gerçek büyüklük yaşadığımız sevdaların toplamıdır. Aşka düşen insan, hayatın gelip geçici sıkıntılarını unutup yaşamın güzelliğini görebilen kişi oluyor.

Seni sevmek çok özel bir duyguydu her zaman…

Seni sevmek, aşka ve dostluğa dair her ne varsa yaşamaktı.

Seni sevmek, en karanlık, en yalnız gecelerimde korkularımla baş başa kalsam bile senin varlığın tüm kötülüklere kol kanat oluyordu.

Seni sevmek, yalnızlığımı senin sevginle yok etmem, güçlü olmam demekti benim için.

Seni sevmek, gördüğüm tüm güzellikleri Tanrının bir armağanı olarak kabul ettiğimdi. Ve seni tanımak benim için en büyük şanstı. Ve yıllarca aradığım, aradıklarımın hepsi sende vardı.

Seni sevmek, hayatın kendisi demekti.

Seni sevmek, geleceğin güzel olacağına inanmaktı.

Seni sevmek aşkı doya doya yaşamaktı.

Seni sevmek çiçek dolu bir bahçenin kokusunu doya doya içime çekmek gibiydi…

Seni sevmek, bir ırmağın akışı gibiydi; yorulmadan, usanmadan, buharlaşıp yok olmadan kaynak suyu gibiydin. Özlemle beklenen sendin. Öyküm olan sendin. Aradığım sendin.

Seni sevmek, her gün sevginle çoğalmaktı.

Bizim için aşk, vazoda birkaç gün sonra solup gidecek çiçekler değildi, bizim çiçeğimiz bahçemizdeki fidanları beraber suladığımız gerçek çiçeklerdi.

Ve sen, yaptığın, söylediğin, sergilediğin o güçlü, o vefalı, o mükemmel Türk Kadını özelliğinle her gün beni kendine tekrar tekrar aşık ediyorsun…

Dedim ya seni sevmek benim için böyle bir şey...

Bugünlerde yüreğim heyecandan yerinde duramıyor, kıpır kıpır her anı. Sanki her an arayacak; 'Gel beni al, gidiyoruz' deyişini duyacakmışım gibi heyecan içindeyim.

Seni sevmek böyle bir şey işte.

Hadi gülümse.

Bu şehrin bütün duvarlarına senin fotoğrafını yapıştırıp, üstüne seni seviyorum yazacağım.

Benim sonsuz aşkım.

Benim ölümsüz aşkım.

Benim canım, benim her şeyim olan güzel insan.

Sevdiğim kadın.

Kadınım…[09.06.2023]

[Yazarın Notu: Yazılarım basit bir aşk öyküsü değildir. Yazılanları, yaşadığınız sevgi ve aşkla karşılaştırabilirseniz farkındalık yaratacaktır. Bu yazılar, ilişkilerin sos yo - psikolojik olarak değerlendirilmesi kişinin kendisinde fayda sağlayacaktır. (*1) - Bu söz genelde Hz. Ali'ye atfedilmiş olup, konuya dair bir kanıt belge bulunmamıştır. Hz. Ali'ye ait sözlerle ilgili kitaplarda böyle bir söze rastlanmamış olup, yaşadığı yüzyıllarda kral –kraliçe kelimelerinin kullanıldığı yazılı kaynaklara da rastlanmamıştır. Bu yüzden anonim olarak kabul edilmiştir.]