Her fırsat bulduğumda eğitimin önemini belirtmeye çalışıyorum. Ben de bir eğitim bilimleri fakültesi mezunu olarak eğitim konusunda hassasım. Eğitim yaşamımızın her alanında devam eden bitmeyen bir olgu. Yeni bir eşya, cihaz alırız kullanma kılavuzunu okur yeni bir bilgi öğreniriz. Motosiklet kullanıcısı olarak bizler de her gün yeni bir bilgi öğreniriz bazen isteyerek, bazen bilmeden yolda yaşadığımız tecrübelerle. Ehliyet sınavını geçmiş olmak yeterli değildir. Bu sınav, asgari düzeyde kullanma yeteneğini sınar. Sonrası biz kullanıcıların sorumluluğundadır.

Her geçen sene eğitim alan ve almak isteyen kullanıcıların artması, bu konuda bilinçlenmesi çok güzel. Fakat bu durumu kullanan, insanların heveslerini suiistimal eden sözde eğitmen sayısı da artmakta. Motosikleti 2-3 sene kullanan, 250 cc üstüne sahip olan bazıları kendini eğitmen ilan ediyor. Bu sözde eğitmenlerin çoğu kendilerinin motosikleti artık bitirdiğini, her şeyi bildiklerini, daha öğreneceği bir şeyi olmadığını iddia ediyor. Eğitmen olmak, öğretmen olmak böyle bir şey değil. Bu kutsal meslek bu kadar basit bir şey değil. Öncelikle bir öğretmenin kendisinin öğrenmeye aç olması gerekiyor. Yeni bilgiler, teknikler edinmeye. Yüzlerce yıldır bir çok eğitim felsefesi, tekniği geliştirildi araştırıldı. Bir tanesi çıkıyor sırf konu hakkında bilgiye sahip diye kedisini eğitmen ilan ediyor... konuyu bilmek yeterli değildir, konunun nasıl aktarılacağını öğrenmek asıl iştir. Sırf öğretmen olabilmek için fakülteler, enstitüler kuruluyor. Abimiz sosyal medyada eğitmen yazdı diye kendisini sorgulanamaz sanıyor.

Siz bilgili bir motosiklet kullanıcısı olarak sorgulamalısınız. Kim bu insan? Hangi eğitim süreçlerinden geçmiş? Hangi sertifikaları almış? Hangi kurumlar tarafından onaylanmış? Bu onayları hala devam ediyor mu? Nerede eğitim veriyor? Unutmayın ki bir şeyi yanlış öğrendiğinizde, doğrusunu öğrenmek, hiç bilmiyorken öğrenmekten daha zordur. Bu sözde eğitmenler sizlere yanlış veya eksik bilgiler vererek daha da tehlikeli durumlara sokabilirler. Örneğin yıllardır süregelen bir şey: düşmeyi bilmek... 'baktım araba çıktı, kitledim tekeri, yatırdım motoru. Tabi düşmeyi biliyorum...' gibi ve daha onlarca diyalog. Düşmeyi bilmek kendinizi bir tehlikede motosikleti yatırıp kurtulmaya çalışmak değildir. Zaten motosikletten düşmüşseniz gözlerinizi kapatıp en iyisini ummak yerine, gözlerinizi tehlikelere karşı açık tutup, bez bebek gibi savrulmadan kontrollü bir şekilde sürüklenmeye çalışmalısınız. Bu tarz hurafeler kimi kullanıcıları hayatlarına mal oluyor. Tehlikeyle karşılaştığınızda; bu yola fırlayan bir taşıt veya yaya olabilir ya da motosikletin kaymaya başladığı gibi durumlarda, son ana kadar üzerinde kalmalı kurtarmaya, motosikletin dengesini sağlamaya çalışmalısınız. Şöyle bir örnek vereyim, çarpışma kaçınılmaz bile olsa, son ana kadar frenleyerek hızınızı mümkün olduğunca düşürmeyi mi tercih edersiniz, yoksa kendinizi yere atıp çaresizce mevcut hızınızla sürüklenmeyi mi?

Bu sözde eğitmenler insanlara yanlış veya eksik bilgiler vererek çoğu zaman telafisi olmayacak durumlara yol açabiliyorlar. Biz kullanıcılar bu konuda dikkatli olup bilinen kurumları tercih etmeliyiz. 'merdiven altı' kişi veya kurumlar daha uygun fiyatlı olabilir ama cebinizde kalacak para ne sizi kurtaracaktır, ne de sizden değerlidir. Güvenli sürüşler dilerim.