İnsanlığın en büyük devrimi yazının icadıdır.

Çünkü tarihsel kayıt yazıyla başlar.

Yazı, aydınlığın ve insanlığın sosyal hayata katılması yazıyla başlar. Dünyanın ilk aşk şiirine baktığımızda ise aslında insanın hiç değişmediğini görmüş oluruz. İlk çağda kadın ve erkek nasılsa bugünde öyledir. Dünyada her şey değişmiş sadece insanın duygu ve düşünceleri değişmemiştir. X, Y gibi kuşaklara ayırmak, bölmek, sınıflandırmak sermayenin bir oyunudur. Dede ile torun nasıl ayrı olabilir? Çünkü değişen insan değil, değişen teknolojidir.

Bir memleketin yükselen değerlerin başında eli kalem tutan insanlar gelir. Çünkü bugünü yarınlara aktaranların en başında ülkenin yazarları, bilim adamları ve şairleri gelir. Yazarların ve bilim adamlarının fikirleri ve çalışmaları birbirinin rakibi değil, birbirini destekleyen ve geleceğe taşıyan yeni fikirler oluşturur. Bu anlamda biz yazarların hepsinde gönül dostluğumuz vardır. Hepimiz birbirimizden öğreneceğimiz çok şey vardır.

Etkinlik günlerinde değerli yazar Hidayet Yünsel İSTİKLALIN KARARGÂHI adlı yeni araştırma kitabıyla okurlarının karşısına çıktı. Çok değerli bir çalışma olmuş, tebrik ediyorum. Tanıtım için sahnede konuşması çok güzeldi. Anlatmak istediklerini bıraksalar sabahlara kadar anlatabilirdi. Her zaman olduğu gibi değerli şeylere nedense zaman hep az verilir. Diğer yönden baktığımızda şarkı türkü gibi etkinliklerde alanın çok daha kalabalık olduğunu görürüz. Bir yanda kurtuluş savaşından vatandan söz edilirken dinleyici sayısına bakmak, birde türkülü olan saatlerde dinlenme sayısına bakmak, aslında kültürel ve bilgiye olan ilgiyi anlatıyordur. Burada bir yazar ATATÜRK diyor, vatan diyor, özgürlük diyor, dinleyici sayısı ne kadar? Diğer yandan eğlence zamanında dinleyici sayısı ne kadar? Bizim artık türküye, şarkıya ayıracak zamanımız yok. Buna ihtiyaçta yok. Tarihe bakarsak binlerce yıldır aynı geçti. Bize lazım olan tek şey eğitim. Bize tek lazım olan şey ATATÜRK DÜŞÜNCESİ. Şimdi burada hemen müzikte lazım diye eleştiri yapacak olanlar hemen çıkar. Ama öte yandan zaten herkes telefonda istediği zaman şarkısını dinliyor ama istediği zaman bir yazarı dinleme imkanı olmuyor. Çoğunluğun kulağında kulaklık var ama elinde kitap yok. Sosyal medyada çoğunluk görsel güzellik. Ayrıca merakta ediyorum; o sahne performansları kapalı alanda olmuş olsa ve ücretli olsa, o kalabalığın yüzde kaçı para verip oraya girerdi? Aslında bunu bir denemek lazım değil mi? Bu bir öneridir.

Gerçek bilgi, bilet satışı ile kitap satışlarını karşılaştırmalı bir veri olabilir mi? Böylece memleketin ne kadar kültürel etkinliklere, eğitime, kitaba ilgisi ortaya çıkacaktır.

Aslında hiçbir veri bu dediğim konularda ortaya çıkmamış bugüne kadar.

Satılan yiyecek malzemesi, adet kğ her ne ise, birde kültürel olarak bir etkinlik grafiği olmuş olsa güzel bir data olmuş olurdu…

Diliyorum ki, önümüzdeki yıllarda tüm etkinlik boyunca o sahneyi yazarlar da, şairler de konuk edilir ve şarkıya türküye ödenen telifler yazarlara da ödenir. Bu bir gereksinimdir. Vatanı sevmek, sahip çıkmak öncelikle bilgiyle, ilimle, fenle akılla olur. Seviyorum demek, tek başına öyle boş ve anlamsız bir kelimedir ki, içi doldurulmayan bu kelime sözde kaldığında bir boşluktan başka bir şey değildir.

Vatan sevmek nedir?

Vatanı sevmek, örneğin bir öğretmensen öğrencilerini önce Atatürk ışığında eğitebilmektir.

Vatandaş isen, ülkenin üretim kaynaklarına sahip çıkabilmek, üretebilmektir.

Yaptığın her ne ise, geçmişte atalarının bu topraklar için kan döktüğünü, doğruyu yanlışı görerek bu günlerin ATATÜRK sayesinde olduğunun farkındalığını yaratacak bilgiye sahip olmandır. Bu arada ATATÜRK vatan demektir. Atatürk tüm şehitlerimiz demektir. Ve vatanı sevmek, tarihini bilmekten geçer.

[Yenikapı Kastamonu Günleri, 08.10.2023]