Yeşil binalar ve enerji verimliliği konusunda Türkiye’nin ilk Avrupa’nın ise önde gelen sürdürülebilirlik yönetim şirketi Altensis’in Yönetici Ortağı Dr. Emre Ilıcalı, 1-7 Mart Deprem Haftası kapsamında yaptığı açıklamada; yeniden yapılanma sürecinde sürdürülebilir şehir planlamasının kaçınılmaz bir gereklilik olduğunu vurgulayarak, ‘’Deprem sonrası hayata geçirilecek konutların ve kentsel dönüşüm projelerinin yeşil bina stratejileriyle şekillendirilmesi gerekiyor. Enerji verimliliği ilk aşamadan itibaren planlanmalı ve sürecin parçası olmalı.’’ dedi.
Dünya genelinde enerji kaynaklarının hızla tükenmekte olduğunu hatırlatan Ilıcalı, özellikle konut sektöründe enerji tasarrufunun büyük bir potansiyel sunduğunu belirterek, "Türkiye’de kullanılan toplam enerjinin yüzde 32’den fazlası binalarda tüketiliyor. Bu nedenle, enerji tasarruf sürecinin, yeniden yapılanan bölgelerde en baştan planlanması ve hayata geçirilmesi büyük önem taşıyor." ifadelerini kullandı.
Yeşil Dönüşüm Kentsel Planlamanın Bir Parçası Olmalı
Deprem riski altındaki 7,5 milyon bağımsız birimin yeniden inşası, hem kentsel dönüşüm çalışmalarını hem de 6 Şubat Kahramanmaraş merkezli depremlerin ardından yeniden yapılanma sürecini daha da kritik hale getiriyor. Bu noktada yalnızca deprem riskinin azaltılması değil, aynı zamanda sürdürülebilir, çevre dostu yaşam alanlarının oluşturulması gerektiğini de vurgulayan Ilıcalı, "İnşa edilecek şehirlerde yalnızca eski ve riskli yapıların yerine yenilerini yapmak yeterli değil. Aynı zamanda karbon salımı düşük, çevre dostu binalar ve şehirler geliştirilmesi gerekiyor. Bu çerçevede sürdürülebilir şehir planlaması, kentsel tasarım ve çevreci teknolojilerin entegrasyonu büyük önem taşıyor." yorumunda bulundu.
Maliyet algısı dönüşümü zorlaştırıyor
Deprem sonrası yeniden yapılanma sürecinde, yeşil binaların yaygınlaştırılmasının kritik bir adım olduğunu ancak kamuoyunda yeşil binaların yüksek maliyetli olduğu yönündeki algının bu dönüşümün önündeki en büyük engellerden biri olduğunu vurguyan Dr. Emre Ilıcalı, “Bu bilerek gündemde tutulan yanlış bir algıdır. Gelinen noktada bu konular zaten zorunlu hale geldi. Bu sebeple ek bir maliyet değil, doğal bir maliyet olarak değerlendirilmeli.’’ dedi.
Günümüz teknolojileri sayesinde, inşaat sektöründe kullanılan malzeme ve ekipmanların yeşil bina standartlarını karşıladığını belirten Ilıcalı, ‘’ Buna rağmen hala yanıltıcı rakamlarla yeşil bina kriterlerine uyumun ek bir maliyet yükü getirdiğini iddia eden ve aslında zorunlu olan uygulamalar için teşvik beklentisi içinde olan yatırımcılara rastlamaktayız. Yenilenebilir enerji kullanımı, yüksek performanslı ısı izolasyonu, yağmur suyu geri kazanımı, gri su, elektrikli araç şarj istasyonları, bisiklet parkları gibi uygulamaları içeren yeşil binalarda uygulanan verimlilik stratejileriyle uzun vadede büyük tasarruf sağlanıyor. Bu sebeple günümüzde standartlara uygun inşa edilen yeşil binalar, ek maliyet değil sürdürülebilir bir yatırım anlamına geliyor. Bunlara eklenen daha yenilikçi uygulamalar ise ilgili binaların yaşam boyu maliyetini kısaltan, ileriye yönelik vizyoner uygulamalar olacaktır” şeklinde konuştu.
‘Geleceğin Şehirleri’, akıllı ve sürdürülebilir olmak zorunda
Deprem sonrası kentsel dönüşüm projelerine sürdürülebilir ve akıllı şehir stratejilerinin dahil edilmesi gerektiğini aktaran Ilıcalı, “Akıllı ulaşım sistemleri, yenilenebilir enerji altyapıları, elektrikli araç şarj istasyonları ve yeşil alanların artırılması gibi unsurlar, şehirleri daha yaşanabilir hale getirebilir. Deprem Haftası vesilesiyle yapılan tartışmalar, sadece binaları güçlendirmekle sınırlı kalmamalı; aynı zamanda geleceğe yönelik sürdürülebilir, çevreci ve enerji verimli çözümler geliştirilerek şehirlerin daha dayanıklı hale getirilmesini hedeflemelidir.’’ ifadelerini kullandı.
Bu süreçte yerel yönetimler, kamu kuruluşları, özel sektör ve vatandaşların ortak çalışması gerektiğini vurgulayan Ilıcalı, ‘’Yeniden yapılanma süreci ise yalnızca geçmiş hataları telafi etmek için değil, aynı zamanda yaşam kalitesi yüksek, daha yaşanabilir ve dirençli şehirler oluşturmak için bir fırsat olarak değerlendirilmeli. ‘Geleceğin Şehirleri’, akıllı ve sürdürülebilir olmak zorunda” dedi.