Bilindiği gibi, motorlu araçların ticaretini mutad bir meslek olarak yapan gerçek kişiler, gerçek usulde ticari kazanç mükellefi sayılarak vergilendirilmektedirler. Son yıllarda motorlu araçları yıl içersinde sık sık alıp satanlar hakkında vergi daireleri tarafından mükellefiyet kaydı açılarak gerçek usulde vergilendirilmektedirler.

GVK'nun 37. maddesinde her türlü ticari ve sınai faaliyetlerden doğan kazançlar ticari kazanç olarak tanımlanmıştır. Ancak, 37. maddede ticari ve sınai faaliyetlerin neler olduğu hakkında açık bir tanımlama yoktur. Ticari kazancın tanımı 7 madde halinde bir bir sayılarak belirtilmiştir. Söz konusu kavramlara açıklık getirmek maksadı ile TTK'na yollama yapılmakla yetinilmiştir.

Son yıllarda vergi daireleri, Gelir İdaresi Başkanlığı'nın bilgi yönetim sistemleri projesinden faydalanarak yıl içersinde sık sık otomobil, panel araç, kamyonet vb. motorlu nakil vasıtalarını alıp satanlarla ilgili mükellefiyet kaydı açmaktadır. Mükellefiyet kaydının açılışı ilgili de yıl içersinde 3'den fazla araç alımı ve satımı dikkate alınmaktadır.

Araç alım ve satımını yapan kimselerle, ilgili olarak bu kişilerin TC kimlik numarasından yola çıkılarak ikametgahlarının bağlı bulunduğu vergi daireleri tarafından mükellefiyet tesisi yoluna gidilebilmektedir.

Sürekli olarak (yılda birden fazla taşıt alıp satmak ticari faaliyet olarak kabul edilmektedir) taşıt alım satımı yapmak ticari faaliyettir. Bu faaliyetin de vergi dairesine mükellef kaydı yapılarak beyan edilmesi gerekmektedir. Burada bir yıl içerisinde birden çok araç alım satımı yapılması faaliyetin sürekli olarak yapılmış olduğu varsayılmaktadır.[1] Böyle bir durumda olan kimse için hem gelir vergisi, KDV, muhtasar ve geçici vergiler yönünden vergi kayıtlarının açılması zorunludur. Bunun yanı sıra böyle bir durumda mükellef olan kişinin defter tasdik ettirmesi kazancını işletme veya bilanço esasına göre tespit etmesi gerekir. Ayrıca, bu mükellef, noterden veya anlaşmalı matbaadan fatura bastırılması gerekmektedir.[2]

Danıştay'a intikal eden bir olay hakkında yüksek mahkeme tarafından verilen kararda; 'birden fazla vergilendirme döneminde çok sayıda taşıt alım satımında bulunduğu saptanan davacının bu faaliyetten elde ettiği kazancın ticari kazanç olarak vergilendirilmesi gerektiği ve vergi idaresince faaliyetin tespit edildiği tarih itibariyle mükellefiyet tesis edilebileceği' hakkında karar verilmiştir.[3] Kararda da belirtildiği üzere 2003 ila 2007 yılları arasında 11 adet taşıt alıp sattığının tespiti üzerine ilgili kişi hakkında açılan vergi kaydının iptali için açılan davada yerel vergi mahkemesi mükellefi haklı bulup vergi dairesi işlemlerini iptal etmiştir. Daha sonra yerel vergi mahkemesi tarafından verilen karar Danıştay tarafından vergi dairesi lehine bozulmuştur.[4]

Son zamanlarda vergi daireleri kendilerine trafikten gelen bilgiler doğrultusunda bir yıl içerisinde sık sık araç alım satımı yapanlara gerçek usulde gelir vergisi kaydı açarak kendilerinden e-beyan yoluyla yıllık beyanname, KDV, geçici vergi ve muhtasar beyanname vermelerini istemektedir. Böyle bir durum karşısında mükellefin araç satışları ile ilgili banka hesap bilgilerinin irdelenmesi alış satış kazancının saptanması yönünden banka kayıtları da önem taşımaktadır. Buradan hareketle araçların alış bedellerinin bilinmesi ve yapılan giderlerin alış bedeline eklenmesi ve sonuçta satış bedeli ile bu tutarların mukayese edilmesi zorunludur. Örneğin, 10.000 TL'ye alınan bir araç daha sonra 17.000 TL'ye satılması halinde ve alışla da ilgili 2.500 TL gider katlanması halinde bu aracın net satış bedeli: 17.000-12.500 = 4.500 TL safi kazanç bulunmaktadır.[5]

Geçmiş yıllarda yıl içerisinde birden fazla araç alım satımı yapanların durumlarını gözden geçirmeleri ve sattıkları araç bedellerinin satış bedeli ile alış bedeli arasındaki farkı bulmaları ve buna göre beyanlarını yapmaları zorunludur. Bazı durumlarda satış bedelinin bilinmemesi veya bulunmaması halinde aracın emsal satış bedeli veya kasko değeri ölçü olarak dikkate alınabilir. Bu gibi durumlarda taşıtın alış bedeli ile bu bedel üzerine yapılan masrafların da dikkate alınması zorunludur. Geçmişe yönelik vergi daireleri tarafından yapılan inceleme ve araştırmalarda satışa konu araçlarla ilgili bedellerin takibi önem taşımaktadır. Trafik idareleri tarafından vergi dairelerine yollanan listelere göre TC kimlik numaraları dikkate alınarak satıcıların vergiye ilişikleri denetlenmektedir. Vergi dairesinde hiç kaydı olmadığı halde sürekli olarak araç satanların son günlerde vergi dairesine beyana davet edildiği rastlanılmaktadır. Aynı durum gayrimenkul alım ve satımlarında da benzeri işlem yapıldığı görülmektedir.[6]

Sürekli olarak araç satımı ölçüsü hakkında bir kişinin bir takvim yılı içerisinde birden fazla araç alıp satması halinde bu durum mutat meslek olarak ifa edildiği kabul olunmaktadır. Bir kişinin bir kez araç alıp satması halinde bu işlem süreklilik arz etmediğinden dolayı mutat meslek olarak yapıldığı iddia edilemez.[7]

------------------------

[1] KIZILOT Şükrü, 'Birden fazla ev veya oto alıp satanı beklenmedik sürpriz', Hürriyet Gazetesi, 28.04.2012

[2] VUK md. 230.

[3] Danıştay 3. Dairesinin, 11.06.2009 gün ve E:2007/3751-K:2009/2092 sayılı kararı. Bu karar için bkz. Vergi Raporu Dergisi, Sayı:143, Ağustos 2011, s.129-131

[4] Trabzon Vergi Mahkemesinin, 4.7.2007 gün ve E:2007/315-K:2007/386 sayılı kararları.

[5] Aracın satılması esnasında yapılan bütün giderler ve ödemeler noter, komisyon, vergi, resim, harç vs. ayni vergiler aracın satın alma bedeline eklenerek maliyet belirlenir.

[6] Ayrıntılı açıklamalar için bkz. SELİMOĞLU Recep, İnşaat Muhasebesi ve Vergi, Hipotez Yayınları, s.6-8.

[7] GVK md.82.