Kanımızın vücudumuzdaki hareketini sağlayan sudur. Su oksijen ve besin maddelerini taşıyarak hücrelerin sağlıklı çalışmasına yardımcı olur. Yetişkin bir insanın vücut ağırlığının %50 ila %70'i sudur. Çocuklarda ise bu oran % 75 'e kadar çıkmaktadır. Beyin, omurilik ve organların korunmasından, vücut sıcaklığının dengede tutulmasına kadar pek çok açıdan suyun büyük bir önemi bulunmaktadır. Her anlamda hayatımızın devamlılığını sağlayan su ile ilgili olarak yıllardır dile getirilen bir önemli konu da yazılanlardan, düşünülenden, söylenilenden etkilenen bir hafızaya sahip olduğu konusudur.

Bilimsel olarak kanıtlanmış olmasa da üzerinde bilimsel çalışmaların halen devam ettiği bir konu olan suyun hafızası nedir ki ?

İlk kez Japon bilim insanı Dr. Emoto tarafından ortaya atılan bu konuda, suyun her bir taneciğinin birbirinden farklı olduğu göz önüne alınarak yapısındaki değişimler araştırılmıştır. Yapılan çalışmalardan birinde farklı iki su kabının birinin üzerine teşekkürler diğerinin üzerine de aptal anlamlarını içeren kelimeler yazılmıştır. Yine yapılan çalışmalar arasında suya müzik dinletmek, su ile konuşmak gibi denemeler yapılıp moleküler yapıdaki değişimler incelenmiştir.

Suyun bir hafızaya sahip olduğunu düşünen bilim insanlarına göre yüzlerce yıllık birikim ve titreşimler sayesinde suyun insan hayatı üzerinde çeşitli etkileri olabileceği düşünülmektedir. Bu fikre göre suya kaydedilen olumsuz enerjiler insanları olumsuz etkilerken, olumlu enerjilerin de iyi yönde etkilediği düşünülmektedir.

Yapılan farklı bir deneyde ise suya zehirli bir madde eklenmiş ve su miktarının arttırılmasına ve özel karıştırma yöntemleri uygulanmasına rağmen zehrin yok edilemediği görülmüştür. Bu deneyi daha da ileri aşamaya götürdüklerinde yani suya zehrin sadece frekansını eklediklerinde mevcut suyun böcek ve çiçeklere zarar verdiği gözlenmiştir. Bu deney bağımsız araştırmacılar tarafından da tekrar edilmiş ve aynı sonuçlar elde edilmiştir.

Bilim adamlarının net olarak öne sürdükleri bir konuda su hücrelerinin bilgi alışverişini sağladığıdır. Bu sayede insan vücudu bütünlüğünü korur ve hücreler birbirleri ile iletişimi sağlar.

Birçoğumuz mutlaka şahit olmuşuzdur diye düşünüyorum, mevlüt okunan bir ortamda su, şeker ve tuzun bulundurulduğuna ve sonrasında okunmuş olarak nitelenen bu ürünlerin yemeklere şifalı olması için katıldığına. Yapılan bilimsel deneylerden sonra henüz ispatlanmış olmasa da suyun hafızası olabileceği konusu bana pek ütopik gelmiyor. Özellikle yapılan çalışmalar sonrasında su kristallerinin yapısını ve rengini gördüğünüzde siz de benzer düşünceye sahip olabilirsiniz.