Genetik biliminin son yıllarda ne kadar önemli olduğunu, yaşamımızı nereden alıp nereye taşıyabileceğini öğrendik ve öğrenmeye devam ediyoruz. Ancak son zamanlarda sıkça konuşulan, ilgi odağı olan başka bir konu da var: Epigenetik

Acaba yaşamımızı etkileyen, bizi oluşturan her şey DNA'lar la aktarılmıyor olabilir mi? Bunun dışında DNA'dan bağımsız olarak yaşamımıza şekil veren farklı durumlar da var mı?

Epigenetik denilen şey; biyolojide DNA değişiklikleriyle oluşmayan ama aynı zamanda ırsi olarak gen değişikliklerini inceleyen bir bilim dalıdır. Daha özeti bizlere aktarılanlar kalıtsak olup genetik değildir. Hücrelerimizi etkilerler ancak DNA dizilimimize etki etmezler.

Epigenetik mekanizmalar yardımıyla anne ve babalar yaşadıkları çevrenin etkilerini çocuklarına, torunlarına hatta onların torunlarına aktarabilirler. Yediklerimiz, tükettiğimiz sigara, alkol gibi maddeler, obezite olmamız ya da sporla iç içe geçen yaşantımız, fiziksel travmalarımız, geçirdiğimiz bulaşıcı hastalıklar, çalışma hayatımızda gece vardiyasına kalmamız bile epigenetiği aktaran epigenomlarımızı etkiler.

Epigenetik aktarım hem anne hem de baba tarafından gelen mirası içerir. Bu aktarımlar çevresel faktörlerle şekillenir. Anne tarafından gelen aktarım hamilelik süresince yaşanılan çevreye duyarlıdır. Anne ve baba tarafından aktarılan epigenetik mirasın miktarı ve etkisi farklı olabilir. Epigenetik aktarım bazı durumlarda değişken ve geçici olabilir.

Hamilelik sırasında annenin beslenmesi, yaşam tarzı, çevresinde maruz kaldığı etkiler çocuk üzerinde epigenetik değişikliklere neden olabilir.

Sağlık sorunlarının önlenmesi ve tedavi edilmesi aşamasında epigenetiğe etki eden faktörlerin tespit edilmesi önemlidir. Yaşam düzeninin değiştirilmesi, beslenme alışkanlıklarında yapılacak değişiklikler mevcut sorunların, rahatsızlıkların giderilmesi sağlayabilir.

Günümüzde epigenetik araştırmalara büyük bir önem verilmektedir. Hastalıkların nesilden nesile nasıl aktarıldığı anlamak ve bunun evrimsel süreçlerini incelemek adına çalışmalar yapılmaktadır. Çevresel faktörlerin epigenetikle sıkı ilişkisi bilim insanlarını stres, kimyasallara maruz kalma, yaşam tarzı gibi alanlar üzerinde çalışma yapmaya yönlendirmiştir. Kanser, kalp rahatsızlığı, nörolojik hastalıkların epigenetik temelleri üzerinde araştırmalar yapılmaktadır.

Epigenetikle ilgili hayvanlar üzerinde yapılan en etkileyici çalışmalardan biri maymunlar üzerinde gerçekleştirilmiştir. Maymun hiyerarşisinde en üst düzeyde olan maymunların plesantaları ile düşük sosyal hiyerarşik düzeydeki maymun plesantası karşılaştırılmıştır. Hiyerarşik olarak üst seviyede olan maymunların erişkinliklerinde daha sağlıklı oldukları gözlenmiştir.

İnsanlar üzerinde yapılan incelemelerde ise doğal afetlere, terör olaylarına, savaşa maruz kalan hamile bireylerin bebeklerinde otizm, metabolik hastalık ve bağışıklık sistemi hastalıklarına daha sık rastlandığı tespit edilmiştir.

Bir diğer ilginç örnek ise fareler üzerinde gerçekleştirilmiş: Belirli sayıdaki bir fare grubuna koku koklatılmış ve bu aşamada farelere minik elektriksel uyarı verilmiştir. Bu koku ile hiçbir teması olmayan fare nesillerinin aynı kokudan korktuğu gözlenmiştir.

Epigenetik olarak bizlere aktarılanlar DNA'mızla bize aktarılanlardan farklı olarak değişime açıktır. Aile geçmişimizi bilmek, yaşanılan travmaları tespit etmek, çevresel etkilerden haberdar olmak epigenomlarla bizlere aktarılan olumsuzlukları tespit etmemizi ve bunları değiştirmemizi sağlar.