Pınar Eğilmez'in üçüncü romanı, Gece Geçen Gemi, okuyucuyu gerek eser içinde gerekse kendi içinde ters köşelere savuracak bir psiko-kurgu. Yazar, okurlarını; karakterlerin ruhsal dönüşümlerine şahit ederken, kitabı bitirdiklerinde kendi evrenlerindeki öznel değişimi de fark etmeye davet ediyor.
Pınar Eğilmez'in kaleme aldığı eser; platonik aşk, aile içi travmalar, zihinsel problemler, sanat evsizlik, göç gibi evrensel temaları, okura; baştan sona aksiyon hızını hiç düşürmeden aktarıyor.
Karakarga Yayınlarından çıkan Gece Geçen Gemi’nin arka kapağında şöyle yazıyor:
Bazen başımıza pat diye gelenleri, apansız öğrendiklerimize bölsek; bölüm hayret, kalan aşk. İstanbul, Atina, Kuzey Afrika. Dört benzemez karakter, dört benzemez aşk.
Bir eliyle boğduğu için diğer eliyle helva dağıtanlar, sevdiğini yumuşak karnında saklayanlar, bir yere kök salamayınca kökünü kendi içine salanlar, kapıları içeriden kilitleyenler, yarasının üstüne beton dökenler, tüm hak edenlerin kurtuluşa kavuştuğunu sananlar, dümdüz ziyan olanlar, kendini yekten bilmeyen adamlar, namuslarını değil dengelerini korumak için yaşayan kadınlar, büyük bir gürültüyle birbirinden kopan kıtalar ve gerilla deniz kızları...
Çünkü hiçbir şey uzun süre görmezden gelinen acılardan daha güçlü değil.
Çünkü bütün cinayetler kazayla ve isteyerek işlenir.