Sevgi, seviyorum demekle birini asla sevemeyiz.
Sevebilmek için gönül bağının kurulması gerekir.
İnsanlarla gönül bağı nasıl kurulur dediğimizde ise, birlikte bir şeyler yapabilmek, bir değeri paylaşabilmekten geçer. Bu bazen bir etkinlik, bazen bir şiir, bazen bir kitap olur…
Sevgi dediğimiz olay hep farklıdır. Sevginin içini doldurmakla sevgi, gerçek sevgi olur.
Sevgi bir anlamda işin çeşidine göre fedakar olabilmek ve karşı taraf için bir şeyler yapabilmekten geçer. Sevgi aynı zamanda değer verebilmektir.
İnsanın fikirleri ancak ve ancak okuyarak değişebiliyor. Görülen, duyulan ya da algılanan çoğu kez yanlış, hatalı olma olasılığı olabiliyor. Bilginin doğru kaynağı yine doğru yazılan kaynaklardan geçiyor.
Bu yüzden kendimi bildim bileli okuyan, araştıran insanları hep sevmişimdir. En çokta rahmetli annemi sevmiştim. Sonra sevdiğim, derinden bağlandığım kadınlarda oldu elbette ama birçoğu beni terk edip gittiler. Aşkı bulduğumu sandığım, peşinden koştuğum, sevdiğine inandığım ama bir türlü istediğim sevgiyi bulamadığım, bu yüzden sahte sevdaların yollarında yıllarımı, günlerimi heba ettiğim, aldandığım, kandığım, boşa geçmiş bir sürü günlerim oldu. Sevdiğim kadınlardan hep koşulsuz ve olduğu gibi, içinden geldiği gibi beni sevmesini, sadece iç dünyasını vermesini istedim ama sevgilerinde bir zaman sonra çıkara döndüğünü, insanların en çok sevgi konusunda yalancı olduklarını görünce içimdeki yalnızlığımla baş başa kaldığımı fark ettim. Bir kadının sevgisinin aslında bu dünya da her şeye değer olduğuna inandım. İnsanlar da biraz yalnızdı. Belki de bu yüzden benim sevdiğim, benim aşık olduğum kadınların da geçmişte böylesi acı hatıraları olduğundan sevmek isteseler de aradığım ve özlediğim o derinliğini bana vermemekte haklıydılar. Belki de bu yüzden çok tatlı ve heyecanla başlayan aşkların, evliliklerin hayatları bölünüyor, birisi başka insanlara yönelirken diğer taraf acısını sadece ve sadece kendi içinde yine tek başına yaşıyordu. Tıpkı benim gibi, belki de tıpkı sizin gibi. Ve belki de bu hayatın bir çıkmazıydı. Ve acının, hüznün gözyaşının, az da olsa biraz kırıklığın, kırgınlığın olmadığı bir ev, bir oda, bir aile var mıydı? Bunu gerçekten bilmiyorum. 'Doya doya yaşıyorum, her şeyim tamam' diye kimler var acaba? Ya da bu Dünyanın en büyük aşkını, en büyük sevgiyi hissedebilenler kimler? Bunu da bilmiyorum. Bazen düşünüyorum da, bir deniz kenarında maviliğe bakarken ya da ağaçlı yollarda dökülen yaprakların üstünde yürürken; diyorum ki kendime, 'sen yirmi beş kitap yazdın, yüzlerce gazetelerde yazılar yazdın, yıllarca yayınlarda konuştun da, sen ne biliyorsun ki?' Aşkı bilsen sevdiğin seni terk edip gitmezdi. Sen aşkı da sanırım bilmiyorsun. Ve o karanlık duyguların içinde, dökülmüş yaprakların üstüne usul usul basıp gidiyorum. Sanki o yaprakların da sevgiliden ayrılan bir kalpmiş gibi düşünüp, hüzünlü adımlarla geçip gidiyorum yol boyunca…
Siz de sever misiniz bu tür yollarda yürümeyi…
Siz de sever misiniz sahilde saatlerce oturup denizi seyretmeyi…
Sevmeseniz de bir deneyin derim. Ve mutlaka okuyun, araştırın. Çünkü okuyanın görüş, algılama ve farkındalık gözü daha farklıdır, düşünce gücü daha gelişmiştir.
Bazı insanların bakışları yüreğinden gelir, sanki gözleriyle değil kalpleriyle bakarlar desem yanlış olmaz. Bizler o tür alanlarda, yazarlar ve şairler olarak, yüreğini ortaya koymuş, gönül sesini herkesle paylaşabilecek kadar içinde özgürlüğü ve cesareti hissetmiş, sevdanın en dip heyecanlarını yaşamış, ayrılıkların acısını gözyaşıyla yıkamış güzel insanlarız. Evet, güzel insanlarız. Sanatın içinde olan herkes güzel insandır. Vatana, millete yakınlarına zarar gelmeyen insanlardır. Zarar, vatan sevgisi içinde olmayan yazarın yazdıkları da yeri geldiğinde en derin zehir olabilmektedir, bu gerçeği de unutmamak lazım.
Bu arada yine bizleri ziyaretiyle mutlu eden, o sıcak sohbetiyle günümüze renk katan, bizlere her zaman sahip çıkan, dostluk yönüyle gönlümüzde ayrı bir yere sahip olan kıymetli büyüğüm, ağabeyim değerli Mehmet Öz başkana çok teşekkür ederim.
Yine buradan, mali müşavir değerli başkan Mustafa Umur beye ve kıymetli eşlerine acil şifalar diliyorum.
Ayrıca paylaşımlarıyla tanıdığım Sayın Feride Tekşen standımıza gelip kitaplardan satın almış, sohbetiyle güzel bir hatıra bırakmış ve o günün hatırası olarak notunda şunları yazmış; [Yenikapı memleket günleri organizasyonunda memleketimizin değerli aydını yazarı Mustafa Çifci ile tanışma şansını yakaladım. İmzalı kitabını doğum günün hediyesi olarak kitaplığımda en değerli yerini aldı. Kendisine çok teşekkür eder, başarılar dilerim. Bu memleket ancak değerli üzerinden değerlidir. Değerlerimize sahip çıkalım. Feride Tekşen]
Nazif Çalıkoğlu dostumu da bu vesile orada görmüş oldum. Kendileri yerli felsefecimiz olup, fikirleri ve düşünceleri oldukça farklıdır. Hatta orada ayaküstü, daha çok bilgiye erişmelisin, daha çok topluma bu farklı konularda topluma bilgi aktarmalısın, demiştim. Kendisi de, 'Toplum henüz buna hazır olmayabilir' diye karşılık vermişti. Kendilerine buradan selam gönderiyorum.
Yine uzak yollardan gelip, o tatlı sürpriziyle çok güzel bir hatıra bırakan Dayı Kızı Emine Kuru 'ya kucak dolusu sevgiler, selamlar olsun, iyi ki varsın ve harikasın. Buradan sevgi dolu mesajlarıyla bizi tebrik eden Kastamonu' da bulunan Aynur Aynur'a da selamlarımı gönderiyorum.
Ayrıca oralarda, o kalabalıkta beni yalnız bırakmayan, değerli insan Emine Danacı başta olmak üzere, Melek Uçal, Arzu Yılmaz, Koray Danacı ve İbrahim Yılmaz büyüğüme de bir selam olsun.
Yine Hüseyin Karadeniz'e, ses sanatçısı Ahmet Aykın'a, Seyfi Çullu'ya, yine kalabalıkta orada beni bulup benim ve yanımdaki yazar arkadaşlarımın kitaplarıyla tanışan Sayın Gülay Demirci'ye de çok selamlar olsun…
Ayrıca işini severek yapmak deyince, buradan sayın hocam önce vatan gazetesi editörü Nihat İlikcioğlu'na da bir selam gönderiyorum. Hocam işini o kadar güzel ve olması gibi yapıyor ki, işin güzel olması için defalarca arar, sorar, iyi olması için elinden geleni yapar. Bu aslında insana, yazara, şiire, kitaba değer vermektir. İnsana değer veren, bu dünyada en kıymetli insandır. Çünkü insanın değerini en çok yine bir insan bilebilir. Ve yine insan en çok bir insanı sevebilir.
[Yenikapı Kastamonu Günleri, 08.10.2023]